Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ebû Hanîfenin Eserleri.
Ebû Hanîfe fıkhî meseleleri, geniş tabanlı ictihad şûrası sayılabilecek ders halkasında istişareye açıp çeşitli müzakerelerden sonra ortaya çıkan çözümleri talebelerine yazdırdığı için öğrencisi Muhammed b. Hasan’ın kaleme aldığı zâhirü’r-rivâye metinleri, ona isnat edilen ve Hanefîler’ce de kendisine ait olduğunda ittifak bulunan görüş ve ictihadları ihtiva eden sağlam kaynaklar olarak değerlendirilebilir. Bu usul sonucu ortaya çıkan fıkhî hükümlerden birbirine benzeyenler konu ve cinslerine göre “kitab”lara, bunlar da nevilerine göre “bab” ve “fasıl”lara ayrıldı. el-Aṣl (el-Mebsûṭ), ez-Ziyâdât, el-Câmiʿu’l-kebîr, el-Câmiʿu’ṣ-ṣaġīr, es-Siyerü’l-kebîr, es-Siyerü’ṣ-ṣaġīr adlarını taşıyan bu zâhirü’r-rivâye eserlerde Hanefî fıkhı tahâretten başlamak üzere ibadetler, münâkehat, muâmelât, hudûd, ukūbât... miras şeklinde ayrı bölümler halinde tedvin edilmiş oldu. Bu sebeple Hanefî fıkhının tedvininin Ebû Hanîfe ile başladığını söylemek mümkündür (İA, IV, 22). Ebû Hanîfe’ye doğrudan nisbet edilen eserler şunlardır: 1. el-Müsned. 2. el-Fıḳhü’l-ekber. 3. el-Fıḳhü’l-ebsaṭ. 4. el-ʿÂlim ve’l-müteʿallim. 5. er-Risâle. 6. el-Vaṣiyye. 7. el-Ḳaṣîdetü’n-Nuʿmâniyye. Bunların dışında kaynaklarda Ebû Hanîfe’ye nisbet edilen Mücâdele li-eḥadi’d-dehriyyîn, eḍ-Ḍavâbitü’s̱-s̱elâs̱e, Risâle fi’l-ferâʾiż, Duʿâʾü Ebî Ḥanîfe, Muḫâṭabetü Ebî Ḥanîfe maʿa Caʿfer b. Muḥammed b. Aḥmed er-Rıżâ, Fetâvâ Ebî Ḥanîfe ve Muḥammed b. Ḥasan eş-Şeybânî, el-Maḳṣûd fi’ṣ-ṣarf, er-Red ʿale’l-Ḳaderiyye, Maʿrifetü’l-meẕâhib gibi çoğu akaid alanında birçok eserden söz edilmekte, Brockelmann ve Sezgin tarafından adı geçen eserlerin kütüphane kayıtları verilmekteyse de (GAL [Ar.], III, 237-245; GAS [Ar.], I/3, 37-50) bu eserlerin Ebû Hanîfe’ye aidiyetini ihtiyatla karşılamanın daha doğru olacağı muhakkaktır. Nitekim söz konusu kaynaklarda Ebû Hanîfe’ye nisbet edilen, Râmpûr ve Bengal’de nüshalarının bulunduğu bildirilen Maʿrifetü’l-meẕâhib adlı eserin gerek üslûp ve yazım tekniği, bakımından, gerekse içerisinde daha sonraki dönemlerde teşekkül etmiş itikadî fırkaların zikredilmesi sebebiyle Ebû Hanîfe’ye ait olmadığı hususu büyük kuvvet kazanmıştır (bk. Abdülalîm, I/1, s. 163-177).
Sayfa 134 - MUSTAFA UZUNPOSTALCI
·
1 artı 1'leme
·
51 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.