Çok. Her şeyden çok fazla. Sözcüklerin, imgelerin, duyguların, duyumların, renklerin, kokuların, seslerin kitap sayfalarından taşan çokluğuna rağmen bir olmamışlık duygusu sürekli varlığını hissettiriyor. Kitaplarına tıkış tıkış sıkıştırdığı bu çokluğa, sayfalardaki kaosun taşıdığı potansiyele ve delhi sokaklarına benzeyen karmaşaya bakıp bakıp üzülüyorum. Oysa ne lezzetli şeyler vaad ediyor yazar, pek çoğu havada kalan ne olası cennetler.
Ah GABO aşkım. Kimse senin gibi olamıyor.