Köşk sakinleri, yazın, bir dilberin gülümseyen gözleri gibi ışıldayan denizi temaşa ederek zevkyâb olurlar. Mehtaplı gecelerde de, deniz lâtif rüzgârlarla dalgalanırken, arif’ler gezmeğe çıkarlar. Bahçelerde, kuşların türlü türlü nağmelerini dinleyen kederli yürekler daima ferahlanırlar. Köşklerde, yaran
muhib’lerle dost ve post’larla oturduğumuz veya bir az şenlenmek
üzere meyhane’ye girdiğimiz, faslı lâtif hanende ve sazende meclisinde
şarkı dinlediğimiz vakit mest ve hayran olurduk. Fakat bütün bunlar
geçici şeylerdir. Görenler, duyanlar ve içip zevkini tadanlar bugün toprak
olmuşlardır. Onların mezarlarını gördük.