Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Taşlar tespih olup anıyorsa Allah'ı!
Taşlar tespih olup anıyorsa Allah'ı, zaman zaman olup mabedi doğurmaz mı! Amelelerin bileğine, kalfaların zekâsına vurmaz mı her sabah semadan ışık. Sinan herkes uyurken yatağından fırlayıp koşmaz mı mabede gözyaşlarıyla. Fiziğin yükselemediği yerde dualar tutmaz mı elinden. Tutmaz mı iki ay sonra sözünü Sinân. Padişahla Rüstem Paşa değişmez mi yüzlerini. 1557'de bir Haziran günü, ilk cuma namazı için toplanmaz mı ahali. Süleymaniye adlı o eşsiz güzeli tahtırevanda taşımaya başlamaz mı İstanbul'un gözde tepesi. Yedi yıllık çileyle Mevlevilerin başını döndüren Bektaşi Sinân iki gümüş anahtar sunmaz mı Sultan'a. 67 yaşındaki Sermimar, yoluna taş koyanlara inat yol yapıp çıkmaz mı semaya. Sultan sultanlığını anahtarları geri vererek göstermez mi tebaasına. "Bu bina eylediğin beytullahi, dua ile açman muradımdır," diyerek. Kayseri sancağının Kesi nahiyesine bağlı Ağrınaz köyünden çıkıp, 84 cami, 52 mescit, 57 medrese, 22 türbe, 7 darülkurra, 17 imaret, 3 darüşşifa, 7 su yolu ve kemeri, 8 köprü, 15 kervansaray, 33 saray, 32 hamam, 6 mahzen yapmadan ölmeyen Sinân 96 yıllık ömrünün baharında gülümsemesini uzak bir yıldız gibi göndermez mi asırlara. Gönderir. Yirmi sekiz yıl Sultan Süleyman'ın, sekiz yıl II. Selim'in, on dört yıl III. Murat'ın mührünü beldeden beldeye, kıtadan kıtaya gönderir Sinân. Köprüler, camiler, türbeler, medreseler, hastaneler ve kervansaraylarla soğuk değil, sıcak mührünü basar İslâm'ın. Şahsi mühründe "El-Hakir-ül-fakir Mimar Sinân" yazmakta olan bu zengin ruhu, tevazu gösteren her kulu gibi yüceltir Allah. Niyetlerini bilir çünkü. On üç günde bir köprü kurmuşken Purut nehrinin üzerinde, "Köprünün başında bir de kule olsun," diyen Ayaş Paşa'ya hangi dille söyler bakın: "Münasip değildir. Kâfire gayret düşüp birkaç adamla kuleyi alırsa, namı bir kule almış olur!"
·
28 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.