Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

264 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Sinekler Tanrısı'ndan sonra okuduğum en mükemmel alegorik anlatım.
Yoğun çok yoğun geçen bir dönemin ardından tembellik hakkımı kullanarak hiçbir şey yapmadığım(İşe tıpış tıpış gitmem sayılmıyor.), kitap okumaktan bile muzdarip olduğum son dönemlerde bu kitaba dört elle sarıldım. Ve çok beğendim o kadar çok beğendim ki benim gibi inceleme yazma özürlüsü(aslında üşengeçlikten ötürü yazmayı sevmiyorum.) birisine çoktandır bitmesine ve artan yoğunluğuna rağmen inceleme yazdırabildi. Koku: Bir Katilin Hikâyesi filminin uyarlandığı kitaptır kendisi. Filmlerin uyarlandığı kitaplarla birebir olması elbette beklenemez. Çünkü kitap yazarın, film ise yönetmenin eseridir. Ancak uyarlama filmlerde kitabın özüne, vermek istediği mesaja, kitapta anlatılanların geçtiği evrenin kurallarına dikkat edilmesi gerekmektedir. Film tamamen cinayetlerin üzerinde yoğunlaşmışken kitapta cinayetler hemencecik geçiştirilmiş. Çünkü yazarın derdi, anlatmak istedikleri cinayetler değildi. Koku saplantısı olan bir seri katil değildi. Kitabın temelinde anlatılmak istenen şey “SEVGİ” idi. Daha kitabın ilk sayfaların aklıma ister istemez “Game Of Thrones” dizisinin spinn off dizisi diyebileceğimizi, “Buz ve Ateşin Şarkısı” serisinin beşincisi olan “Ejderhaların Dansı” kitabının uyarlaması olan “House Of The Dragon” dizisinden bir sahne geldi. Güç Yüzükleri faciasından sonra ilaç gibi gelmişti. GOT dizisinin ilk dört sezonu tadında güzel bir dizidir. İzleme tavsiyesidir. !!!SPOİLER YEMEK İSTEMEYEN DİREKT BİR SONRAKİ PARAGRAFA GEÇSİN!!! Spoiler uyarısı yaptığımıza göre devam edelim. Sezon finalinde Prenses Rhaenyra Targaryen, oğlu Lucerys Valeryon’nun, Aemond Targaryen tarafından öldürüldüğünü haber aldığı gibi sırtını izleyicilere ve salondaki herkese dönerek ellerini karnına götürmüştü. Çünkü babalık sonradan öğrenilen bir şey olmasına rağmen annelik doğuştan gelen bir hissiyattı. Ve evladın anne rahmine ilk girdiği andan itibaren koparılamaz bir bağ kurulur anne ile evlat arasında. Rhaenyra Targaryen’ın oğlunun kaybını tüm benliğiyle hissettiğini çok güzel anlatmıştı o sahne. Peki, böyle uzatarak anlatmak istediğim ne? Kitabımızla alakası ne? Kitabın ana karakteri kendine ait bir kokusu olmayan Grenouille daha anne karnındayken bile sevgiden mahrumdu, doğduğu gibi balık leşleri ve pislikleri içinde ölüme terk edildi. Kara yazgısı hiç değişmedi. Evlatlık verildiği sütanneleri onu terk etti. Küçüklüğünden itibaren insanlar tarafından görülmedi, değer verilmedi, hissedilmedi, sevilmedi. Ölürse bile zayiatı yoktur denilerek en pis ve tehlikeli işlerde çalıştırıldı. Kimin yanında bulunduysa ve çalıştıysa onlara bolluk getirdi ama her zaman ustaları mucizeyi ve beceriyi kendilerinde gördüler ve onu görmezden geldiler. Ve bu durum her defasında Grenouille yanlarında ayrıldığında felaket ile sonuçlandı. Böyle devam eden silsileler sonucunda toplum kendi içinde kendisine benzeyen sadece kendisini ve saplantılarını düşünen birini yarattı. Burnu çok iyi koku alıyor diye canavar olarak adlandırıp onu bu hale getiren toplumun diğer fertlerinden ayrı konuma koyamayız. Çünkü bu egoist, sevgi nedir bilmeyen katil içinde olduğu toplumun bir toplamıydı. Sadece sevgi miydi Patrick Süskind’in anlatmak istediği. Elbette değildi. Toplum olarak belirlediğimiz ahlak kurallarına toplum olarak karşı çıkıp çiğnediğimizde hiç yaşanmamış gibi yapabiliyoruz. O zaman suç olmaktan, ayıplanacak bir şey olmaktan çıkıyormuş toplu halde işlenince. Hadi beeee oradan…. O bölümleri okurken bu kez aklıma Nolan abimiz tarafından çekilen Kara Şövalye Üçlemesinin ikinci filmi olan Kara Şövalye’deki Joker abimizin(Bir gülüşü var kelebek görse ömrü uzar) çok güzel bir repliği geldi. “Biliyor musun neyi farkettim;Her şey plana göre gittiğinde kimse paniklemiyor. Plan korkunç olsa bile”. Aynı bu repliktekine benzer şekilde herkes unuttu yaşanılanları, yaptıkları vahşet dolu olsa bile. Çünkü birlikte yaptılar. Çünkü hepsi birlikte hareket ettiler en ufak bir şekilde paniklemeden. Neyse… Patrick Süskind’in Koku adlı kitabı
Yüksel Yüksel
Yüksel Yüksel
Üstadımın dediği gibi hacmi ufak, kütlesi yoğun… Cıva gibi… Az sözle çok şey anlatmak herkesin harcı değildir. Patrick abimiz bu eserinde bunu başarmış. Dili sade, okur kelimelerle boğuşmak zorunda kalmıyor. Tabi benim gibi Fransızca isimleri okurken ağzınız şekilden şekile girmiyorsa. Saygı değer
Oya kaya
Oya kaya
Hocama bu kitabı önerdiği ve Patrick abimizi tanıma şerefini bahşettiği için teşekkürü bir borç bilirim. Okuma tavsiyesidir.. Filmini izlediyseniz şayet filmini boş vererek okuyun. Yeter ki sadece gözlerinizle değil aklınızla da okuyun…
Koku
KokuPatrick Süskind · Can Yayınları · 201921,9bin okunma
·
1 artı 1'leme
·
181 görüntüleme
Arya Berivan okurunun profil resmi
Burnunuzla okuyun da olabilirdi o son snsnsn
Kineba okurunun profil resmi
Abinin eksiğini sen tamamladın kardeşim 😂❤️
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.