Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

1062 syf.
10/10 puan verdi
·
14 günde okudu
''Geciktikçe geciken bir çözüm bekliyorum."
Kalbimde derin, kapanmayacak yara açan bir kitaptı. Rus edebiyatına bu kitapla giriş yaptım sanırım tam olarak. Beni duygudan duyguya sürüklerken daha önce hiçbir kitaba bu kadar kapıldığımı hissetmediğimi fark ettim bu yüzden de bazı okurların neden 'En iyi roman' başlığı altında bu kitabı gösterdiğini anladım. Romanda örnek gösterilecek bir iyi evlilik bir de yasak aşk anlatılıyor. Ama diğer yandan da Çarlık Rusya'sında emekçilerin çektikleri ve köylülerin yaşamlarının dayanılmaz hayatlarını ele alıyor. Karakterleri betimlemesi o kadar akıcı ki okumaktan sıkılmadım hatta bu kitap için sabahladığımı biliyorum, sonu kötü ve kabul edemeyeceğim kadar olağan dışı olsa da bunu yazdığı için yazara minnettarım. Levin ilk önce sevdiğim daha sonra sevmediğim ardından tekrar sevdiğim bir karaktere dönüştü aslında yeniliklere kapalı gibi gözüken karakter en çok değişim gösteren karakterdi. Levin'in ilk halini kendime benzetiyorum bu yüzden son hali ile konuşmak isterdim. Anna ve Vronskiy bölümleri o kadar heyecanlandırıyordu ki beni ana karakter Anna olmasına rağmen bana az işlenmiş gibi geliyordu. Yazar'ın Anna'yı tasvir edişi sesli okunduğunda kör birini bile Anna'ya aşık edebilirdi. Kısacası okurken tiyatrosuna gitmiş bir seyirci gibiydim, gerçeğe dönüşmüş bir roman benim için. Çok uzun zamandır beni bu kadar heyecanlandıran bir roman okumamıştım ve açıkçası 1000 küsür sayfa olması beni hep kendinden itmişti. Kitaplığınızda bir yerde hep bakışıyorsanız mutlaka (en azından ölmeden önce) okuyun. Yazar son 60 sayfasında Levin karakterinin üzerinden varlık felsefesi tartışması yapmış ama en sonunda bir kabullenişe yakın daha çok iyilik ve Tanrı öğüdü ilişkisi ile yaratana teorik olarak inanıyor.Sorgularken aklından şöyle geçiriyor Levin "Akılla anlaşılmayan bir bilgi şahsen bana, benim yüreğime hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde verildi, bense ısrarla bu bilgiyi akıl ve sözlerle ifade etmek istiyorum." (s.1061) bende şunu çıkarıyorum 'Kalbimizi yangın yerine çeviren bir olayda bile hislerimizi ifade edemiyoruz, içimizde bile. Bu kadar kutsal bir soruyu en azından bu toylukla açıklayamayız.' Tekrar Anna'ya dönersem ona hem kızıyor hem de içimde büyük bir şefkat ve merhamet besliyordum. Oğlunu bu denli sevmesi ama elinden de onu görmek için hiçbir şey gelmemesi, daha doğrusu oğlunu görebilmesinin tek yolu istemediği bir evliliğe katlanmak zorunda bırakılması okuyucuya (kadın okuyucuya daha çok) acı veriyor. Yazar Anna'ya hayranlığını ifade etse de öldükten sonra kalkmış oturup hiçbir şey olmamış gibi bir koca bölüm daha yazmış Anna'dan tek kelime bahsetmeyerek, gözlerim Anna'yı her satırda aradı bu kitap bu kadar üzücüyken Anna'nın umursanmaması ve zaten dışlanma, nefret ve intikam gibi duygulara yenik düşüp kendini öldürmesi yetmezmiş gibi kitabın adını alan karakterin son sayfalarda hali, yokluğunun yarattığı farklılık ve acı yok derecesinde işlenmiş. Sonu için bunu beklememiştim. Vronskiy bölümlerini hayranlıkla gülen gözlerimle okusam da sonlara doğru kötü (bence çünkü olağanüstü bir kötülüğü yok) bir etki yarattı. Anna'ya o kadar üzülüyordum ki onu üzen karakterlerden soğudum. Bu kitap çok daha iyi incelenebilirdi (benim tarafımdan) ama bazen hissettiklerimin yoğunluğunu tasvir edemiyorum hele ki bu kitaba karşı, hissettiklerimi bir daha bu kadar da anlatabileceğimi sanmıyorum. Kısacası tatile çıktığınızda, okuyorsanız yaz tatilinde ya da herhangi bir müsait zamanınızda okuyun, lütfen. Başlıkta da yazdığım gibi 'Çözüm arayışı' işleniyor her karakter üzerinden neredeyse, bunların konuları farklı olabilir. Anna'nın çözümü kendi gururu ve başkalarına acı çektirmek için bir anlık kibiri ile kendini öldürmek oldu.
Anna Karenina
Anna KareninaLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Yayınları · 201939,5bin okunma
·
1 artı 1'leme
·
22 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.