Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Yüzyıllık Yalnızlık’ın dünyanın dört bir yanındaki başarısıyla rüşdünü ispatladıktan sonra Gabriel Garcia Marquez’i sanatçı sorumluluğu olarak zorlu bir görev bekler. Anlatım tarzı olarak, Macondo’nun tarihini anlattığı romanının etkisinden bir an önce kurtulmalı ve kendini tekrar etmek gibi, sanat dünyası tarafından yadırganan bir durumun içinden kendisini çekmek zorundadır. Bu, bir çok edebiyatçının dikkat etmediği ciddi bir ‘sanat vicdanı’ sorunudur. Fakat artık maddi olarak rahatlayan Gabo, bir sonraki eserinde yeni bir tarz denemek için kendini daha dinç hissedecektir. Latin Amerika dünyasının en bilindik figürlerinden olan diktatörler konusuna eğilmek isteyecektir Marquez. Aslında Yüzyıllık Yalnızlık’tan önce bu konuda üç yüz sayfalık, halk mahkemesinde geçen bir müsveddeyi çöpe atmıştır. Başkan Babamızın Sonbaharı’na bu müsveddelerden hiçbir iz kalmayacak bir biçimde yeniden başlar. 1958 yılının ocak ayında saat sabah dörtte, General Marcos Perez Jimenes, sekiz yıllık diktatörlüğünün bitmesiyle hükümet konağından sessiz ve yavaşça, çamurlu postalları zeminde iz bırakarak başka bir ülkeye kaçar. Gabo da o zaman gazeteci olarak oradadır ve o gün bir diktatör hakkında yazmaya karar verir. Ardından gelen Küba Devrimi’nin ateşi de bu düşüncesini kamçılar.
·
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.