Üç kuşakta üç farklı Türk tipi; Tanrı'yı ve kâinatı ve insanı Türk geleneğiyle tanımlayan ahlâkçı kuşak, kendi kimliğine yabancılaşmış ve serseri kuşak, taşıdığı mânâyı yitirmiş ve köklerinden tamamen kopmuş kuşak. Eser kadim Türk medeniyetinin taşıyıcısı olanlarla yeni taşıyıcılar olmak istemeyenlerin çatışmasını sonu yanmak olan bir konaktan anlatıyor.
Necip Fazıl Kısakürek'in tiyatroda da en az şiirde ve nesirde olduğu kadar iyi olduğunu ortaya koyduğu bu eser Türk tiyatrosunun en seçkin birkaç örneğinden biridir.