Gönderi

Fakat minareden kopup bütün o meydanlardaki insanların yüreklerine bir kanca gibi takılan bu feryat onu kendinden geçirdi. Bu sesle dinin bir alakası yoktu. Böyle olmasa San Hafiz da, pek dini bütün olmadığını bildiği ve camide ancak bayramdan bayrama gördüğü Salähaddin Bey için, bu kadar candan haykıramazdı. Burada Allah filan da yoktu; ölen bir insana, ölümü bütün dehşetiyle duyan bir insanin hitabı vardı. Ara sıra yeisle incelip titreyen, bazen tevekkül ve teslimiyetle ağırlaşan ve pesleşen bu sesleri, şimdi evinin bahçesinde dimdik uzanan kaymakam muhakkak isitiyor ve anıyordu. Yusuf bundan emindi. İhtimal cevap da veriyor ve Sarı Hafiz bunun için ara sıra böyle daha ateşli, daha manalı haykırıyordu. Yusuf yanı başındaki kavak ağacının kütüğüne dayandı. Her tarafi titriyor ve şu anda ölüm karşıdında ürperen bütün dirilerin tercümanı olan Sarı Hafiz'la bahçedeki ölü arasında cereyan eden mükâlemeyi dinleyerek dehşete düşüyordu.
Sayfa 193
·
5 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.