Gönderi

Kendine acımak daha kolay ve alışılmış bir yoldur. Kendine acımak kayıplarımızın yas aracılığıyla yaşama dönüşmesini engelleyen ve kader oyununda bize dağıttığı kötü karttan ötürü beslediğimiz üstten bakan pasif öfkeyi kendimize karşı yavaşça yanan bir savaşa çeviren bir nevi spiritüel alev geciktiricidir. Bu kendine dönük şiddet, hıncını bizi sevmeye cesaret eden ve mutlu olmamızı isteyen herkesten alır. Tam bir sevgi katilidir. Bir ulusun ya da kabilenin resmi kimlik olarak kurban psikolojisini üzerlerine almaları ve bunu sürdürmeleri düşmanlarına asla sahip olmadıkları bir güç verir ve bizi kayıplarımıza neden olan şeyle müttefik haline getirir: kaybı içeren hayatın daha büyük resmini asla yüceltemediği için donmuş bir toplum. Kaybetme olayını öyle bir şeye çevirmeliyiz ki sadece bizim için değil, insanların geri kalanı için de şifa veren bir şey olsun. En yüce insanlar her zaman böyle yapmışlardır; sıradan insanlar da denemeli. Neler yaşadığımızın farkındaysak ya da neler yaşadığımızı bize gösterebilecek, yardım edebilecek bilinçli biri varsa kayıplarımızla ilgili genel kabul gören boş retorik, ikisi de kutsayıcı olan hem anlatım hem de hayatı ele alış biçimimizde daha spotane yaratıcı bir konuşma sanatına dönüşebilir.
Sayfa 166 - Butik Yayıncılık
·
36 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.