Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Başka dillerdeki söz, nüans zenginliğini, o dili konuşanların yaratıcı emek ve çabalarından değil de, dilin kendisinden gelmiş sayıyoruz. O zaman, yabancı dillerden ne denli çok sözcük ve kuralı Türkçeye kaydırabilirsek o denli mühim iş yapmış olduğumuza inanıyoruz. Vaktiyle Arap-Acem sözcüklerini kurallarıyla almıştık. Yeni kurtulduk. Kapitalizme Yabancı Sermaye etkisi ile girildiği için, Batı sözcüklerini ve dil kurallarını Türkçeye kaydırmakta, ölçü bilmiyoruz. "Medrese"ye karşı, modern "Mektep" tutmuştu. Frenkçede mektebe "EKOL" deniyor ya.. "Okunmak" tan "OKU" nun bir "L" katarak okul yaptık. Oysa yukarıda gördüğümüz gibi, "L" Türkçede pasif eylem kapısıdır. Onu, Fransızca soneki "EL, AL" kuralı biçimine soktuk. Bu sonekin Türkçedeki karşılığı ise, "SEL, SAL" dır, "uySAL" , "toplumSAL" daki gibi. Tabiat sözcüğünü de, "DOĞA" yapınca, "Tabiî" yerine "DOĞASAL" demek gerekirdi, Frenkçeyi andırsın diye "DOĞAL" kullanılıyor. Ama kullanan kim? Bir avuç aydın. Ya halk? Halk ne yaparsa yapsın. Demek ki dil kaydırıcılığımız da, uyduruculuğumuz gibi, halkı hiçe saymaktan ileri geliyor.
Dil KaydırıcılığımızKitabı okudu
·
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.