Kitabı okurken her okur gibi akla ilk gelen böylesine bir duygu mümkün mü vehahut bu bir hastalık ruh hali mi!? Kitabı bitirince kadının iç dünyasını ve psikolojisini, davranışının altında yatan nedenlere ulaşabiliriz. Kitabı bitirince aklıma ilk gelen Ümit Yaşar Oğuzcan'ın her gün seninle güzel şiirinde geçen şu satırlar canlandı : " sevmek seni tanrılar gibi ve seninle tanrilasmak". Kitabı okurken de nasıl olur da böyle taparcasına bir aşkın var olduğuna şaşıriz kalırız. Oysaki bunu kitapta yer alan bazı cümlelerden kolaylıkla anlayabiliriz. Öncelikle kitapta kadının babasının uzun zaman önce vefat ettiği ve annesinden yeteri kadar alakayı, sevgiyi görmemesidir. Bu kitapta açıkça belirtilmiştir. Ki böyle bir yetiştirilma tarzı olan çocuklar yani duygusal ihmalkarlik gören bireyler görmediği sevgiyi başkasında aramaya başlar. Ne yazık ki o genç kız için bu kişi R'ydi: vefasız, sadakatsiz, zevk düşkünü, duygusuz bir adam... Her şeye rağmen kadının R'ye karşı olan duygularının taze ve diri kalması belkide de ona bütün sevgisini adamasi, zihninde ideallestirmesi ve büyük bir duygu beslemesidir. Veyahut onun ilk, çocukluk aşkı olmasıdir. Kitap sadece aşkı sorgulamak değil okuyucuya karakterin iç dünyasını, psikolojisini sorgulatmayi amaçlamaktadir. Zevkle okuduğum mükemmel bir kitap.... Keyifli okumalar

Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022225,5bin okunma

·

75 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Aysgulll