Komşuluk ilişkilerine önem veren bir toplum olduğumuz aşikar. Yalnız bir komşum var ki beni bakkal, manav, züccaciyeci, elektronik eşyacı, temizlik ürünleri... aklınıza gelebilecek her şeyci olarak görmeye başladı. Günlük zile basıp, bir şey isteme limiti beş.Babam, "Kızım, kapına geleni boş çevirme!" diyor sürekli. Tamam da babacığım yakında seni istemesinden korkar oldum.😅 Atalarımız, komşu komşunun külüne muhtaçtır derken bu kadarını kastetmemiştir büyük ihtimalle.
Kendini geçtim artık çocukları da başladı. En komiğime giden olayları; bir gün sofraya oturuyorlar, kız bakıyor sofrada içecek yok. Bardağı kaptığı gibi kapıya koşuyor. O sırada babası da evde imiş. "Nereye gidiyorsun kız?" diye sorunca "Ayşe teyzemde meyve suyu vardır, istemeye gidiyorum." diye cevap vermiş. Tabii babası "Otur, bugün de içme, ben akşam alır gelirim" demiş. Bunu da zile basıp yine "İki yumurta var mı?" diye sorarken anlattı.😂
Bu kadın vakti zamanında gönderdiğim keki beğenmeyip, " önce yaptığın çok daha güzel olmuştu." diyen kadın. Babamın hatrını kırmak olmasa çoktan bu kadını kıracağım da, yapamıyorum işte. Resmen kullanıyor bizi. Farkında olup, sessiz kalmak da zoruma gidiyor.
Yokluk değil bununkisi, sorumsuzluk!
Birkaç kere onun olduğunu görünce kapıyı açmadım. Ama öyle bir vicdan yapmış ki bende, açmadığım için üzüntü duyup, aramak zorunda kaldım. "Bir şey mi lazımdı, müsait değildim, açamadım." dedim. Kadın beni resmen vicdanımla vuruyor. Az önce yine kapıyı çalıp, çöp koymak için poşet isteyince, gülmeye başladım. Sizler de gülün diye yazdım. Allah'ım bana sabır ver.😆