Üzümlü çöreğim bittiTam bir hafta boyunca benimle dolaştı bu kitap. İlgiyle izlediğim bir diziyi bitirmiş gibi hissediyorum. Düşünürken hep söze Atticus diye başlamama engel olamıyorum. Sonra sabah olunca ön verandadan Öcü Radleye bakma isteğime yenik düşeceğim. Off çok güzeldi.
Sen bir yazarsın Harper Lee! Usta bir yazar! Sen bir yetişkinsin Harper Lee ama bir farkın var kalemine çocuk ruhu üfürmüşler. Scout un ifadeleri o kadar güzeldi ki. Olaylara hakim bakışı bir çocuk gözünden öyle güzel ifade etmiş ki. Okurken çok keyif aldım. Doğaldı.
Atticus keşke benim ebeveynim olsaydı. Müthiş bir baba! Anne yok ama eksikliğini hissettirmiyor. Çünkü Atticus çocukların dünyasında kocaman bir yere sahip. En çok şeyde etkilenmiştim. Scout abisi Jem ergenlik döneminde ona karışıyor diye sinir olduğunda “Sözünü sana dinletebildiğinde dinlersin” demişti. Evet Jem ergen olabilirsin ama daha dünki çocuksun dur bakalım artistlik yapma Scout a, bir gün gerçekten sözünün eri olduğunda Atticus un
vekili olabilirsin.
Kitabın son sahneleri filmin son sahneleri gibiydi. Kulağımda hareketli akustik gitar çaldı, bütün bir serüveni gözden geçirdi yazar kısa kısa pasajlarla.
“Yine güz, Öcünün çocuklarının ona ihtiyacı vardı”
Genel hatlarıyla usluptan ve onların hayatından bahsettim ama savaş sonrası toplumun durumundan, zencilere yapılan ırkçılıktan da bahsediliyor. Eee oralar zaten kitabın başlı başına teması, detaylar sana kalsın sevgili okur
Benim en en en sevdiğim alıntıyı da ekleyip kaçıyorum
Öhöm
“Atticus haklıydı. Bir keresinde, kendinizi bir adamın yerine koymadıkça, o adamın yerinde olmanın nasıl bir şey olacağını anlamaya çalışmadıkça o adamı gerçekten tanıyamazsınız, demişti”
Radleylerin verandası, yaz tatili hatıralarım, canım Dill, Bayan Maudie ve Zavallı Tom kendinize iyi bakın.
Atticus çok yaşa