Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

( Geliştirilmiş Eristik Diyalektik )
_Goethe: Cahillerle tartışırken akıllı kişi, gömülür boğazına kadar cehaletin içine. İzin vermeyin hiçbir zaman götürülmenize, haklı olmayan biçimde. _İlkeleri, kanıtları ve nesnel gerçekleri inkar edenlerle tartışamayız. _Nasıl ki müsabakalara birbirinin dengi olanlar kabul ediliyorsa, tartışmalarda da böyle olmalı. _Bir bilge, cahillerle tartışmamalıdır. _Kazanılmış bilgi, kesin kıyas ile elde edilir. İbn-i Sina _Barika-i hakikat, müsademe-i efkârdan doğar: Fikirlerin açık ve net tartışılmasından hakikat güneşi doğar. _Pek az şey, bile bile doğruları çarpıtan insanı gözlemlediğimiz zamanki kadar büyük bir öfke ve hiddet uyandırır. Her kim ki hasmının sağlam delil ve temellendirmelerini kabul etmez, kendi iradesinin üstünlüğü ile bastırılarak zayıflamış bir akla sahip olduğunu ele verir. Hasmın verdiği cevaplarda bir inatçılık emaresini sezer sezmez tartışmayı orada kesmeliyiz. Çünkü çok geçmeden dürüstlükten uzaklaşıp çirkinleşecektir veyahut laf cambazlığı yapacaktır. _Hasmımız, kibar bir tavırla yaklaşıp, boş ve manasız şeyler konuştuğumuzu ima etti. Biz de aynı nezaketle onun dar kafalı bir ahmak olduğunu ispatladık. Seviyemiz çok yüksekti ve hasmımız ise bunları idrak edemeyecek kadar dipteydi. Tıpkı Kant’ın ilk eleştiri kitabı çıktığında, eski okul profesörleri, onu anlayamadıklarını belirtmişler ve anlamadaki bu başarısızlıklarını da meselenin sonucunu tayin edecek bir tarzda ilan etmişlerdir. Yeni okulun profesörleri ise, onlara bu konuda gayet haklı olduklarını ve Kant’ı gerçekten anlayamamış olduklarını gösterdiklerinde keyifleri kaçmış, damdan düşmüşe dönmüşlerdi. _Avam tabakanın kafası bir yığın hurafeyle doludur ve onlara laf anlatmak zor ve zahmetli bir iştir. Onlar sürüdeki koyunlara benzer. Bir düşünce yaygınlığının halk üzerinde bu kadar ağırlığının olması çok tuhaftır. Öyle ki kendi tecrübeleri onun herkesçe kabulünün bütünüyle saçma ve sadece taklitten ibaret olduğunu söylese bile üzerlerinde bunun bir etkisi yoktur çünkü onlar kendilerini bilmezler. Daha düşünmeye başlar başlamaz cansız yere yığılıverirler. _Doğuştan namussuzluk_ _İnsanın konuşmazdan evvel düşünmesi gerekir. Fakat insanların çoğunda doğuştan sahip olduğumuz bu kendini beğenmişliğe gevezelik ve doğuştan namussuzluk eşlik eder. Sanki bir savaşmış gibi hakikat için değil, önermesi için savaşır. Bunlar düşünmeden önce konuşurlar ve hatta daha sonra haksız/hatalı olduklarını ve iddia ettikleri şeyin asılsız olduğunu fark etseler bile onun tam tersi şekilde görünmesini isterler. Öne sürdükleri önermenin doğru olduğunu ifade ederken kendilerini yönlendiren tek saik olduğu varsayılan hakikat merakı şimdi yerini kendini beğenmişliğin boş kuruntularına bırakmıştır ve dolayısıyla şimdi kendini beğenmişlik uğruna doğru yanlış, yanlış da doğru görünmelidir. _Vur fakat önce dinle beni. _Korkulan buysa, ben bundan korkmuyorum. _Herkesin ahmak olma özgürlüğü vardır. _İyilik meleği burada. Herkesin koruyucusu olsun. _Kişinin inancı, onun yargı gücünün düzeyini gösterir. Herkes yargı gücüne/onu kullanma düzeyine uyan kanaati/inancı tercih eder. _Bir gram irade, yüz katı ağırlığındaki akıl ve kavrayıştan çok daha tesirlir. _Yanlış öncüllerden doğru bir sonuç çıkabilir ama tersi mümkün değildir. _Eğitim, doğuştan sahip olunan yetenekleri geliştirir. _Dogmatik güven: Fikirlerinin kesin doğru olduğunu düşünme bağnazlığı. Bir fikri akli temelleri yeterince güçlü olmadıgı halde hiçbir tereddüt belirtisi göstermeksizin kibirle ileri sürmek. *_Ad Rem - Ad Hominem_ _Tartışmada takip edilen ana süreç: _Hasmımızın iddiasını çürütmenin iki yol vardır. _1_ Ad Rem – Konuyla ilgili. Nesnel gerçeklik. Hakikate sadıktır. _2_ Ad Hominem – Kişiyle ilgili. Delilim sadece hasmımla aramızdaki tartışmada işe yarar. _Bu iki yol doğrudan ve dolaylıdır. İlki iddiayı temellerinden, ikincisi ise sonuçlarından vurur. İlki iddianın doğru olmadığını, ikincisi doğru olamayacağını gösterir. Dolaylı çürütme ya sahte saldırı ya da (aksine) örnek yöntemini kullanır. _Söz konusu meselenin tabiatıyla bağdaşmadığını göstererek iddianın mutlak ya da nesnel hakikatini ancak birinciyle çökertiriz. Bununla beraber öbürüyle, onun iddiayı savunan kişinin diğer iddiaları veya kabulleriyle çeliştiğini göstermek ya da temellendirmelerinin savunulamaz olduğu, bu durumda da bizatihi iddianın nesnel haki katinin gerçekte kararlaştırılmamış olarak kalacağı ortaya konulmak suretiyle sadece izafi hakikatini çökertiriz. _Eğer sonuç/vargı her türlü şüphenin ötesinde, hatta doğrularla çelişiyorsa o zaman hasmımızın iddiasını saçmaya indirgemiş oluruz. Her halükarda ilave edilen öteki öncülün doğruluğu kuşku götürmez olduğu için sonucun/vargının yanlışlığı onun iddiasından kaynaklan malıdır. Dolayısıyla iddia doğru olamaz. _Hasmımızın önermesini doğru olarak kabul ederiz ve ardından onu doğru olduğu bilinen bir başka önermeyle ilişkilendirdiğimizde ondan ortaya çıkan şeyi gösteririz. Bu iki önermeyi açıkça yanlış olan bir vargıyı veya sonucu veren bir kıyasın öncülleri olarak kullanırız. (Vargı açıkça yanlıştır) çünkü ya eşyanın doğasıyla ya da bizzat hasmımızın diğer önesürümleriyle çelişir _Tartışmanın bütün biçimlerinin temel yapısı yahut iskeleti böyledir. Tartışmanın bütünü gerçekten yukarıda tasvir edildiği şekilde yürüyebilir ya da sadece öyle yürüyor gibi görünebilir ve hakiki ya da sahte delillerle desteklenebilir. _Her türlü manevi hazzın temelinde, kişinin kendisini başkalarıyla kıyaslayıp kendi lehine sonuçlar çıkarması vardır. _İnsan için gururunu tatmin etmekten daha önemli bir şey yoktur ve hiçbir yara onu incitmiş olan şeyden daha acı verici değildir. Bu sebepten ötürüdür ki "İnsan, haysiyeti için yaşar." Hobbes. _Gururun tatmini, esas itibariyle kişinin kendisini başkalarıyla her yönden ama öncelikle zihni melekeleri bakımından kıyaslamasıyla gerçekleşir ve bu o kadar müessir ve o kadar güçlü bir tatmin biçimidir ki her tartışmada karşılaşılır. Haksızlık bir yana bırakılacak olursa yenilginin bu kadar acı verici olmasının sebebi budur. Salt nezaket endişesiyle göz ardı edemeyeceğiniz bu son silaha, bu son hileye de bu yüzden başvurulur. Mamafih, soğukkanlı bir tavır bu noktada size yardım edebilir. Eğer hasmınız şahsınızı tartışmanın bir parçası haline getirirse, sakin biçimde "Bunun tartışma konusuyla bir ilgisi yok, " karşılığını verirseniz ve derhal muhavereyi kaldığı yere döndürüp hakaretlerine kulak asmaksızın onun haksız olduğunu göstermeye devam ederseniz, hasmınızın bu hamlesini boşa çıkarabilirsiniz. _Bir kimseye gayet sessiz biçimde yanlış yolda olduğunu, söylediklerinin ve düşündüklerinin doğru olmadığını göstermekle, onun içinde kaba ya da tahkir edici bir deyim kullanmış olsaydınız uyandıracağınızdan daha acı hisler uyandırırdınız. _Ne kadar saçma olursa olsun hiçbir görüş yoktur ki insanlar içlerinde bunun genel olarak kabul edildiği yönünde bir kanaat oluşur oluşmaz kolayca benimsemeye yanaşmasınlar. _Herkesçe kabul edilen düşünce olarak sunulan şeyin aslında iki ya da üç kişinin kanaati olduğunu görürüz. Bunlara da tembellikten işin künhüne inmenin meşakkatli göründüğü, bu yüzden konuyu kendileri araştırıp karar vermektense hemen inanmanın daha iyi olduğu telkinine kapılan başkaları itimat eder. Geri kalanlar o zaman herkesin kabul ettiği şeyi teslime mecbur kalırlar çünkü onlar herkesin kabul ettiği görüşlere ayak direyen kanun kural tanımaz ya da kendilerinin herkesten daha zeki olduğunu düşünen küstah ve arsız kimseler olarak tanınmak istemezler. Bir fikir yahut görüş bu aşamaya ulaştığında bağlılık bir vazife haline gelir ve bundan böyle bir yargıda bulunabilecek kabiliyette olan az sayıdaki insan dillerini tutup seslerini çıkarmaz. Konuşmayı göze alabilenlerse, söyleyecekleri başkalarının görüşlerinin aksi sedasından ibaret olup kendilerine ait bir fikir ya da kanaat oluşturma kabiliyetinden bütünüyle yoksun olanlardır. Buna rağmen onlar daha da büyük bir gayret ve hoşgörüsüzlükle bunları savunurlar. Çünkü onların farklı düşünen insanlarda nefret ettikleri şey açıkladıkları farklı görüşlerden çok kendilerine ait bir yargı ve kanaat oluşturmayı isteme cüretkarlığıdır. Bu öyle bir cüretkarlıktır ki kendilerinin de çok iyi farkında olduktan üzere kimse onları asla bununla suçlayamamıştır. _Sonuna kadar götürüldüğünde bu görüşün tek bir kişinin eserinden başka bir şey olmadığı görülür. Bayle. Benim, sizin ve onun söylediğinin tamamı budur ve tümü itibariyle bir dizi iddiadan başka bir şey değildir: _Bir düşünce yahut kanaatin yaygınlığı hiçbir surette onun doğruluğunun bir delili olamaz, Bunun böyle olduğunu savunanlar: zamanın uzunluğunun herkesçe kabul edilen bir kanaati (hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak derecede kesin ) ispatlama gücünden yoksun bıraktığını varsaymak zorundadır; aksi halde bir zamanlar herkes tarafından doğru olduğu kabul edilen eski yanlışlann tümünün yeniden hatırlanması gerekirdi. Sözgelimi Katolikliğin bütün Protestan ülkelerde yeniden tesis edilmesi gerekirdi. Aynca bunlar mekan bakımından uzaklığın da aynı sonucu doğurduğunu (yani herkesçe kabul edilen bir kanaati kesin olarak ispatlayıcı gücünden yoksun bıraktığını) varsaymak zorundadırlar. Aksi halde Budacılık, Hıristiyanlık ve İslam dininin yaygın olduğu coğrafyalarda bu yaygınlığın sebebini açıklamak onlan güç durumda bırakacaktır. Bentham __ _Belagat - Etkili Konuşma Sanatı_ _Başkalarında bir şeyle ilgili görüşümüzü uyandırma, onların duygu dünyasında o konudaki hissiyatımızı canlandırma ve böylece onları bizimle aynı duyguyu paylaşacak ruh haline sokma yeteneğidir. Bütün bunlar, sözcükler sayesinde fikirlerimizin onların kafasına ustalıkla hücumunu sağlayacak şekilde yapılır ve bu akış öyle bir güçle gerçekleştirilir ki onların düşünceleri, tuttukları istikameti terk eder ve bizimkilerle aynı yolu takip etmeye başlar. Bir kimsenin kendi kanaatinin, belagat bakımından onu ne kadar kudretli kıldığı ve genel olarak belagatin sanat eseri olmaktan çok doğal yetenek olduğu buradan kolayca anlaşılır. _Bir kimseyi, sıkı sıkıya tutunduğu bir yanlıştan doğruya ikna etmek için riayet edilmesi gereken ilk kural: önce öncül ifadeler sunulur ve sonra sonuç onu takip eder. Ancak bu kurala nadiren riayet edilir, hatta tersine çevrilir çünkü heveskarlık, acelecilik ve dogmatik güven bizi sonuç yahut onun tam karşısındaki yanlışa bağlı olan kimsenin yüzüne gürültüyle ilan etmeye sevk eder. Bu onu kolayca çekingen ve ihtiyatlı hale getirir. Ardından da bunların hangi sonucu getireceğini bildiğinden bir temellendirmenin dayanağı olarak ileri sürülen bütün delillere kararlı biçimde karşı çıkar. Bu yüzden ulaşılmak istenen sonuç, bütünüyle gizlenmeli ve sadece ona varmak için gerekli olan temellendirmenin öncül ve illetleri açık seçik, tam ve her açıdan verilmelidir. Hatta eğer mümkünse bu sonucu açık açık dile getirmekten dahi kaçınmalıyız. O dinleyicilerin aklında zorunlu ve mantıki olarak kendiliğinden belirecektir ve onların içinde oluşan kanaat, böylece çok daha samimi olacaktır; aynca ona utanç hissi yerine özsaygı eşlik edecektir. _Bazıları bir şeyi savunurken söylenebilecek doğru-yanlış her şeyi ileri sürerek yanlış yaparlar. Yanlış, çok geçmeden anlaşılır ve onunla birlikte ileri sürülmüş olan doğrunun üzerine de kuşkunun gölgesi düşer. O halde fazladan hiçbir şey ilave etmeksizin sadece doğru ve ikna edici olan verilmeli ve bir doğrunun yetersiz, dolayısıyla yanıltmacılara özgü delil ve temellendirmelerle savunulmasına karşı uyanık olunmalıdır. Çünkü hasım bunları hükümsüz kılabilir ve böylece çıkıp ortada bunlarla desteklenen doğrunun kendisini de çürütmüş gibi caka satabilir; _Belagat kudretine ve keskin bir dile sahip kimse, haklılığından kuşku duymayarak ve kendine güvenerek bir cümlenin yarısını söyleyip yarısını bırakabilir. _Tartışma_ _Tartışma, her iki taraf için de çok yararlı olabilir çünkü tartışma, tarafların sahip oldukları düşünceleri doğrular ve aynı zamanda yenilerini uyandırır. Kıvılcımlar doğuran, iki fikrin çatışması veya çarpışmasıdır ancak bunun aynı zamanda cisimlerin çarpışmasına benzer bir yanı da vardır. _Nasıl ki müsabakalara birbirinin dengi olanlar kabul ediliyorsa, tartışmalarda da böyle olmalı. Eğer birinin bilgi eksiği varsa diğerinin delillerine karşılık veremeyecektir ve çekişmede ringin dışında duracaktır. Çok geçmeden içinde uyanacak olan öfke ve hiddet nöbetleri onu tartışmada her türlü çirkin hile ve bahaneye başvurmaya yöneltecek ve dikkati bunlara çekilerek meselenin esası kendisine gösterildiğinde bu kez de işi bayağılaşmaya kadar götürecektir. _Bir bilgin, cahil birisiyle tartışmamalıdır. Eğer tartışacak olursa en iyi delil ve temellendirmelerini onlara karşı kullanamayacaktır, çünkü cahiller bunları anlayacak ve üzerlerine düşünecek bilgiden yoksundurlar. Ama eğer getirdiği delilleri bu can sıkıcı durum içinde onlara (anlayacakları şekilde) açıklamaya çalışırsa bu çabasının başarısızlıkla sonuçlanması ihtimaldir. Dolayısıyla onun aklı artık sadece hilelere, düzenbazlıklara ve her türden çirkinliğe yönelir ve sonunda bunlardan yararlanma yollan kesildiğinde bu kez de sırf hissettiği aşağılık duygusunun bir ölçüde bedelini ödemek ve daha büyük bir başarı şansına sahip olduğunu umduğu bedenlerin dövüşüne döndürmek için kabalık ve bayağılığa başvurur. Böylece ikinci kurala geliyoruz: Sınırlı akla/zekaya sahip kimselerle tartışmamalıyız. Buradan geriye bir tartışmaya girebileceğimiz çok sayıda kimse kalmadığını zaten görebiliriz. _İnsanlar kendileriyle aynı görüşü paylaşmadığımız zaman darılırlar ve görüşlerini kabul edebilmemiz için değiştirirler. Burada sadece onların zihni/fikri yetersizlikleriyle değil, fakat tartışırlarken başvurdukları usullerin sık sık tanık olunan haysiyetsizliğinde çok geçmeden kendisini gösterecek olan ahlak bozukluklarıyla da uğraşmak zorunda kalırız. _Görüşümüzden vazgeçerek biz de telaş ve aceleyle hareket edebiliriz. Dolayısıyla onun gücünü hisseder, ama karşı delil yahut temellendirmeler ya da iddiamızı koruyup destekleyebilecek her neyse, hemen ha deyince aklımıza gelmez. Şimdi böyle bir durumda kaybedilmiş nazarıyla iddiamızdan hemen vazgeçersek hakikate sadakatsizlik ediyor olabiliriz çünkü her şeye karşın sonunda haklı olduğumuz ortaya çıkabilir. Bunun farkında olarak hakikatin en samimi sevdalıları bile iyi bir delile veya temellendirmeye hemen boyun eğmez, bir müddet mukavemet etmeye çalışır. Onlar muhafaza edemeyeceklerini bildikleri bir yeri takviye kuvvetlerin ulaşacağı umuduyla bir süre ellerinde tutmaya çalışan bir gücün komutanına benzerler. Bu doğrultuda çok fazla ileri gidip yanlış bir görüş için uzun uzadıya çekişme ve sonunda inatçı ve iflah olmaz biri olup çıkma tehlikesi baş gösterir. Hakikatten çok kendi iddiamız için çekişmek zorunda kalırız, bu hakikatin bilinmezliğinin olduğu kadar insan aklının kusurlu oluşunun da bir sonucudur. _Her dikkatli/itinalı tartışma yöntemi, iki bölüme ayrılır. Biri keşfetme, diğeri karar verne. Bana öyle görünüyor ki Aristoteles bunların her birinin başta gelen kaşifiydi. _İnsanın anlayış gücünü keskinleştirmesinin bir yolu olarak tartışma çoğu zaman gerçekten her iki tarafın da yararınadır çünkü bu vesileyle insan düşüncelerini düzeltir ve zihninde yeni düşünceler uyanır. Fakat tartışmanın her iki tarafının da gerek bilgi ve görgü, gerekse düşünme ve anlama gücü bakımından hemen hemen birbirine denk olması gerekir. Eğer birinin bilgisi ve görgüsü eksikse hasmıyla aynı düzeyde olmadığından ötekini anlayamayacaktır. __ _Mantık ve Diyalektik_ _Eskilerin nazarında mantık ve diyalektik eşanlamlı tabirlerdi ve öyle kullanılırdı. Benim için mantık, düşünme bilimi, akıl yürütmenin yönteminin bilimi. Diyalektik ise "tartışma sanatı" diye tanımlamayı tercih ederdim. _Mantık, yoldan çıkarılması söz konusu olmayan akıllı bir varlığın tek başına düşüncesi gibi, aklın kendi haline bırakıldığında takip ettiği yasalardır. Diyalektik iki akıllı varlık arasındaki münasebeti ele alır. Diyalektik doğru ile yanlış arasında bir ayırt edici yargıç olsun diye icat edilmiştir. _Eğer A ile B birlikte düşünmeye girişmişse, A, B'nin aynı konuyla ilgili görüşlerinin kendisininkiyle aynı olmadığını fark etmesi durumunda yapmış olabileceği herhangi bir hatayı ortaya çıkarmak için kendi düşünme yöntemini gözden geçirmekle işe başlamayacak fakat yanlışın B'nin düşüncesinde meydana geldiğini varsayacaktır. İnsan doğası böyledir, hep kendisinin haklı olduğunu iddia eder. İnsan doğal olarak dik başlıdır. Dolayısıyla diyalektik, insanın doğal niteliği olan dik başlılığı ele alıp inceleyen bilgi dalıdır. _Eristik Diyalektik_ _Eristik diyalektik, tartışma sanatıdır ve bu öyle bir tartışmadır ki tarafların her biri kendi görüşünü savunmayı ve tartışmadan her halde haklı çıkmayı amaçlar. _Aristoteles aslında doğru veya mantıken zorunlu sonuçlara ulaşma teorisi veya yöntemi olarak mantık ile kabul edilmiş veya her yerde doğru olarak kabul gören sonuçlara/vargılara erişme yöntemi olarak diyalektik arasında ayrım yapar. _Aristoteles bütün vargıları yukarıda anlatıldığı biçimde ( 1 ) mantık ve ( 2 ) diyalektikle, ardından da didişme veya çekişmeyle ( eristik) ilgili oluşu bakımından ayırı. _Aristoteles, diyalektiğin zira her ne kadar o onun ana gayesinin tartışma olduğunu kabul ederse de hakikatin keşfinin de diyalektiğin gayesi olduğunu bildirir. _Söz gelimi bir iddianın delilini ileri sürebilir ve hasmı bu delili çürütebilir ve böylece iddiası, her ne kadar başka deliller olsa da, çürütülmüş görünebilir. Elbette bu durumda o ve hasmı yer değiştirmiş olur. O aslında nesnel olarak haksız olduğu halde haklı çıkar. Bu nasıl oldu?" diye sorulacak olursa: İnsan doğasının doğal kötülüğü/alçaklığı sayesinde derim. Eğer insan doğası alçak değil, bütünüyle yüce ve şerefli olsaydı, o zaman her tartışmada hakikati bulup ortaya çıkarmaktan başka bir gayemiz olmazdı. _Başlangıçta savunduğumuz görüş yanlış, haklı olan hasmımızdır. Bu güçlükten kurtulmanın yolu, sorun teşkil eden şeyi alıp her zaman doğru bir yargı biçimine sokmaktan geçer. _Söylediğimiz şeyin doğruluğundan kuşkulanmayan sağlam bir kanaatle söze başlanz fakat hasmımızın getirdiği delil onu çürütmüş görünür. Tartışma esnasında aklımıza onu bozup alt edecek bir başka delilin geleceği inanciyla, karşı-delile saldırmayı bir kural haline getiririz. Bu suretle sahtekar olmaya neredeyse zorlanırız. _Doğal diyalektik (her insanda değişik derecelerde bulunan) yargı yetisine benzerlik gösterir (oysa akıl, aslında herkeste aynıdır) bir çekişmeden galip çıkarsa çoğu zaman bunu fikrini beyan/önermesini ifade ederken yargısının doğruluğundan çok onu savunmada gösterdiği kurnazlık ve maharete borçludur. _Mantığın çok fazla gerçek, pratik bir kıymeti olmasa bile diyalektik kesinlikle böyle olabilir. Ne var ki onu bu sanatın ustası haline getirmek için çalışmayla çok şey yapılabilir. _Her zaman bir bilgi dalına ait konuyu bir başkasına ait olanla karıştırmamaya büyük özen göstermeliyiz. Diyalektiğin sahasına ait açık bir fikir oluşturmak için (mantığın işi olan) nesnel hakikate aldırış etmemeliyiz; onu bir tartışmada en iyi sonucu elde etme sanatı olarak görmeliyiz sadece. _Nesnel hakikatin keşfi, önermelerin kabulünü sağlama sanatından ayrılmalıdır çünkü nesnel hakikat bütünüyle farklı bir meseledir; bu bir sağlam yargı, düşünüp taşınma ve tecrübe işidir ki bunun için özel bir sanat yoktur. _Diyalektik, temelsiz iddiaları püskürtmek için kullanılabilecektir ama bir kimse doğru tarafta olduğunda bile onu savunmak ve korumak için diyalektiğe ihtiyaç duyar. O hileli, aldatıcı oyunların ne olduğunu bilmek zorundadır. İcabında onları karşılayabilmek hatta hasmı kendi silahlarıyla vurabilmek için çoğu zaman bunlardan yararlanabilecek durumda olmalıdır. _Hakikat derinlerdedir. Herkes doğrunun/hakikatin kendi yanında olduğuna inanır. Tartışma esnasında her ikisi de kuşku duyar ve tartışma sona erinceye kadar doğrunun hangi tarafta olduğu belirlenmez veya teyit edilmez. _Şu halde diyalektiğin hakikatle pek bir ilişiği yoktur veya bir tartışma silahlı bir müsabakaya yol açtığında kılıç ustası onunla ne kadar ilgilenirse diyalektik de ancak o kadar ilgilenir. Bütün iş hamle etmek ve yapılan hamleyi savuşturmaktan ibarettir. Diyalektik zihni/ fikri mübareze sanatıdır: _Çünkü eğer salt nesnel hakikati hedefimiz olarak görürsek ufkumuz mantıkla sınırlı kalır. Daha ötesini göremeyiz. _Nesnel hakikati gözetmek veya onun insanlar arasında yayılmasını gaye edinmek, gözleri galibiyetten başka bir şey görmeyen insanlarda doğuştan bulunan asli ve doğal diyalektikle yapılmaz. Bir anlamıyla diyalektik bilimi esas itibariyle ve öncelikle dürüst olmayan, hak hakikat tanımayan saldırı hilelerinin, gerçek bir tartışmada derhal tanınıp savuşturulabilmesi için, çizelgesini yapıp çözümlemekle uğraşır. Sırf bu sebepten ötürüdür ki diyalektik hiç kuşkusuz bir tartışmada nesnel hakikati değil, galibiyeti hedef ve gaye edinmelidir kendine. __ _Saldırı Hileleri_ _Saptırma - Oyalama_ _Tartışmayı değiştirme. Bir şeyi karşıtının imkansızlığı veya mantıksızlığını göstererek dolaylı yoldan ispatlama. _Bu hile hatalı bir kıyasa ve dolayısıyla yanlış bir sonuca varmaya dayanır. Hasmınız bir iddiada bulunur, onu bir önermeyle ifade eder. Siz ondan yanlış çıkarımla ve fikirlerini eğip bükerek başka önermeler çıkarırsınız. Onun ilk önermesinin içinde bunlar yoktur ve o böyle bir şeyi hiçbir şekilde kastetmemiştir; öyle ki bunlar saçma, hatta tehlikelidir. O zaman onun önermeleri sanki ya kendi başlarına tutarsız ya da kabul edilmiş bir doğruyla çelişen başka önermelerin yolunu açmış gibi görünür _Bir önermenin doğru olarak kabul edilmesini için çok sayıda münferit örnek tarafından desteklenmesi gerekir. Fakat saptırma ile önermenin geçerli olmadığı tek bir örnek onun yerle bir edilmesi için yeterlidir. Sözgelimi "bütün geviş getirenler boynuzludur" önermesi tek bir zıt misalle, deve örneğiyle yerle bir olabilecek bir önermedir. _Zıt örnek göstermek suretiyle saptırmak: Hasmın verdiği örnek acaba gerçekten doğru mudur? Sözgelimi birçok mucize rivayeti, hortlak hikayeleri ve benzeri böyledir. _Köşeye sıkıştığımızı görüyorsak, tartışmayı bir başka konuya çekerek bu talihsizliğin önüne geçmeye çalışıp hasma yutturmaya çalışmalı. Fakat burada da kuvvetli bir karşı delilin bize karşı süratle ileri sürüldüğünü gördüğümüzde biz de bir kez daha süratle aynısını yapmalı ve böylece yeniden başka bir şeye atlamalıyız. Bunu on-on b e ş dakika içerisinde on k e z tekrarlayabiliriz, elbette hasmımız sabrını yitirmediği sürece. Bu hileli saptırmaları, tartışmayı yavaş yavaş ve fark edilmez biçimde, hasmın şahsını ilgilendiren bir şeyin etrafında döndürerek en büyük ustalı kla icra edebiliriz. Çin Budacılığı üzerine bir konuşmadan Çinli lerin çay ticaretine geçmek gibi. Hasmımız şöyle bir kalıp deyim kullanmıştır: "Meselenin sırrı işte burada saklıdır", biz hemen keser ve deriz: "O… demek siz sırlardan ve sırcılıktan söz ediyorsunuz, bu konuda ben sizin denginiz olamam dostum " vs. ve böylece o noktada her şeyi lehimize çevirmiş oluruz. Daha da cüretkarca hareket etmeli ve ansızın bir bakıma bütünüyle farklı bir konuya atlamalıyız, mesela şunun gibi : " Doğru, ama daha az önce şunu da ileri sürmüştünüz" vs. Saptırma umumiyetle dürüst olmayan tartışmacılar tarafından kullanılan hilelerin en gözde ve en bilindik olanıdır. _Genişletme_ Hasmın iddiası doğal sınırlarının ötesine taşınır. Abartması için teşvik edilir ve diğer yandan da kendi önermemizi sınırlandırılır. Genişleyen konu, saldırılara daha açık hale gelir. _Kılı kırk yararak yani konuyu en ince ayrıntılarına ayırarak kendini savunma. _Eğer hasmınız sizi bir karşı delille bunaltıyorsa kendinizi çoğu zaman ince bir ayrım yaparak koruyabilirsiniz. _Yalanlama (tekzip) ve çekişme (münakaşa) bir kimseyi öfkelendirir ve onu iddiasını abartmaya sevk eder. Hasmınızı tekzip ederek onu, her şeye karşın bu sınırların içinde ve kendi başına doğru olan bir iddiayı asli sınırlarının ötesine genişletmeye götürebilirsiniz. Ve siz onun bu abartılı biçimini çürüttüğünüzde onun başlangıçtaki iddiasını da çürütmüş gibi görünürsünüz. _Hasmınız doğrudan sizin iddianızı kastettiğinizden daha fazla genişletmeye kalkacaktır. İşte burada onu hemen durdurmalı ve koyduğunuz sınırlarının içine çekmelisiniz. _Hile_ _Kartları gizleme. Davayı yokuşa sürmek, hakkı, adaleti engellemek, bunun için hır çıkarmak. _Eğer bir sonuca varmak istiyorsanız, onun önceden sezilmesine izin vermemeli. Bilakis onun öncüllerini fark ettirmeksizin ve konuşmanızın şurasına burasına serpiştirerek teker teker kabul ettirmelisiniz. Aksi halde hasmınız bile bile güçlük çıkarmanın her yolunu deneyecektir. Zorunlu olan kabullerin tümünü elde edinceye kadar oyununuzu gizler ve böylece bir dolambaçlı yol üzerinden hedefinize ulaşırsınız. _İsim seçme hilesi_ _Tarafsız birisinin dini ilkeler bütünü dediği şeyi o dinin müntesibi "dindarlık" veya "sofuluk", onun muhalifi ise "bağnazlık" veya "hurafe" diye tarif eder. Birinin "güvenli bir yerde gözetim altında tutulduğu"nu söylediği kimseye diğeri "hapse atıldı" der. _Katolikler nazarında protestanların ismi, sapkınlar/ dinsiz/erdir. _Tartışma sanatının bütün hileleri içinde en sık rastlanan budur. _Sözgelimi eğer hasmınız bir değişiklik teklif ederse, siz ona bir yenilik diyebilirsiniz, çünkü bu sözcük öfke ve hiddet uyandıracaktır. Eğer teklifi yapan sizseniz, bunun tersi olacaktır. İlk durumda " karşıt ilke"ye " mevcut düzen", “ikinci durumda" devri geçmiş eski bir önyargı diyebilirsiniz _Hile_ _Eğer ortaya çelişkili bir iddia attınız ve onu ispatlamakta bir güçlükle karşılaştıysanız, her ne kadar akla yakın görünmese de doğru olan bir önermenin kabulünü veya reddini, sanki delilinizi ondan çıkarmak istiyormuşsunuz gibi, hasmınıza bırakabilirsiniz. Eğer bir hileden kuşkulandığı için onu reddedecek olursa zaferinizi onun ne kadar absürd bir durumda olduğunu göstermek suretiyle elde edebilirsiniz. _Hile_ _Yenileceğinizi anladığınızda hasmınızın bu sonuca varmasına izin vermemeli. Tam zamanında tartışmanın akışma müdahale etmeli veya bütünüyle kesmeli ya da onu konudan uzaklştırıp başka konulara yönlendirmelisiniz. _Hile_ _Safsatayı safsatayla savuşturma. _Hasmınızın hamlesini bir karşı delille karşılayıp onu zararsız hale getirmek kolaydır. Sizin peşinde olduğunuz şey hakikat değil, zaferdir. Sözgelimi eğer o bir argumentum ad hominemi benimsemişse bir karşı argumentum ad hominem ile onun gücünü kırmanız yeterlidir. _Hile_ _Küçültücü / aşağılayıcı bir şeyle ilişkilendirme_ _Bir iddia ile karşılaşırsanız onu, aradaki ilişki sadece görünür bir benzerlikten ibaret olsa bile, iğrenç ve tiksindirici bir kılık veya kategori içerisine sokarak bertaraf etmenin ya da hiç olmazsa üzerinde kuşku uyandırmanın kısa bir yolu vardır. _ Konuyu ilişkilendirdiğiniz sistemin bütünüyle çürütülmüş olduğunu, bir gerçek olarak kabul edersiniz. _Söz konusu iddianın daha önce zikredilmiş kategoriyle özdeş olduğunu doğru olarak kabul edersiniz; yani "A, bunu daha önce duymuştum ! " yaygarasını basarsınız. _Hile_ _Teorik olarak çok güzel ama pratikte işe yaramaz. Mugalatanın bu biçimiyle öncülleri kabul eder fakat pek iyi bilinen bir mantık kuralıyla çelişerek sonucu reddedersiniz. İddia bir imkansız üzerine oturur. Teorik olarak doğru olan şeyin pratikte de işe yaraması gerekir. Eğer yaramıyorsa teoride bir yanlışlık vardır. bir şey gözden kaçırılmış ve hesaba katılmamıştır. Dolayısıyla pratikte yanlış olan teoride de yan lıştır. _Hile_ (Güven işareti) _Bir soru sorduğunuzda veya bir delil ortaya attığınızda ve hasmınız doğrudan bir cevap ya da karşılık vermeyip bir karşı soru veya dolaylı bir cevapla ya da konuyla ilgisi olmayan bir iddiayla kaçamaklı bir yola başvurduğunda, dokunduğunuzun güvenilir işaretidir. Deyiş yerinde ise onu sessizliğe zorladınız. Bu yüzden konunun üzerine daha fazla gidip bastırmalı ve hasmınızın bu çıkmazdan kurtulmasına müsaade etmemelisiniz, _Hile_ _Suyu başından tutmak hilesi_ _Bir gram irade, yüz katı ağırlığındaki akıl ve kavrayıştan çok daha tesirlir. _Delil ve temellendirmelerle hasmınızın aklıyla uğraşmak yerine, güdülerle iradesi üzerinde çalışın. _Kendi çıkarı için belirgin biçimde zararlı olacağını hasmınıza hissettirmeyi başanrsanız, çetin bir ceviz gibi elinden düşmesine göz yumacak ve onu tekrar almanın basiretsizlik olduğunu düşünecektir. Diyelim ki papaz takımından biri felsefi bir dogmayı savunmaktadır; ona bunun kilisesinin temel öğretilerinden biriyle doğrudan çeliştiğini hissettirirsiniz, o hemen bunu terk edecektir. _Toprak sahibi birisi İngiltere'de olduğu gibi tanmda makine kullanımının harikulade bir uygulama olduğunu, çünkü bir motorun birçok işçinin yaptığı işi yaptığını savunmaktadır. Çok değil kısa bir zaman sonra vagonlann da buharla çalışacağını, böylece devasa lavtasının değerinin büyük ölçüde düşeceğini ihsas edersiniz, bakın bakalım ne söyleyecek! _İnsanlar, menfaatlerine uymayan bir şeyin düşüncesizlik olduğunu fark edip bundan vazgeçeceklerdir. Menfaatimize olmayan şey genellikle bize saçma ve manasız görünür. Eğer seyirciler, sizinle aynı mezhebe, loncaya, sanayi iş koluna, derneğe mensupsa durum yine değişmez. Varsın onun savı sonuna kadar doğru olsun, siz daha bunun bahsi geçen toplumun müşterek menfaatlerine aykırı olduğunu ima eder etmez seyircilerin tümü hasmınızın delil ve temellendirmelerinin ne kadar kusursuz olursa olsunlar, zayıf ve aşağılık, buna karşılık sizinkilerin, her ne kadar hedefi ancak rasgele tutturuyorlarsa da doğru ve isabetli olduklarını göreceklerdir. Yüksek perdeden tasvip ve takdirlerini bildiren bir koroyu yanınıza alacak, hasmınızsa onuru kırılmış, süngüsü düşmüş olarak meydandan sürülüp çıkarıl acaktır. Hatta seyirciler çoğu kez sizinle tam bir fikir birliği içinde olduklarına inanacaklardır. _Hile_ _Anlamsız basmakalıp sözlerle hasmınızı şaşırtıp sersemletebilirsiniz. Eğer o içten içe zayıflığının farkındaysa ve anlamadığı bir sürü şeyi dinlemeye ve sanki anlıyormuş gibi yapmaya alışkınsa ciddi bir eda içerisinde çok derin veya ilmi gibi görünen bir şeyi yutturarak onu kolayca etkiniz altına alabilir ve onu duyma, görme ve düşünmeden mahrum edersiniz. Bazı filozofların bu hileyi bütün halkın önünde ve görülmedik bir başarıyla kullandıkl arı pek iyi bilinen bir gerçektir. _Menfaatimize olmayan şey genellikle bize saçma ve manasız görünür. _Hile_ _Bir önermenin doğruluğunu ispatlamak için, eğer hasmınız ya doğruluklarını kavrayamadığından ya da doğrudan bunlardan ileri gelecek iddiayı önceden gördüğünden doğru önermeleri kabulden imtina ediyorsa doğru olmayan daha önceki önermeleri de kullanabilirsiniz. Bu durumda izlenecek yol, kendi başına yanlış fakat hasmınız için doğru olan önermeleri alıp onun düşünme tarzından hareketle ispatlamaya gitmektir. Çünkü yanlış öncüllerden doğru bir sonuç çıkabilir ama tersi mümkün değildir. Benzer şekilde hasmınızın yanlış önermeleri kendisinin doğru bellediği başka yanlış önermelerle çürütülebilir. _Sözgelimi o eğer sizin mensup olmadığınız bir hizbin veya mezhebin üyesi ise siz pekala bu mezhebin ilan edilmiş görüşlerini bir ilke olarak ona karşı kullanabilirsiniz. _Hile_ _Parlak bir saldırı darbesi. Bununla hasmınızın öne sürdüğü delili kendisine karşı kullanırsınız. Sözgelimi "O bir çocuktur. Dolayısıyla bunu göz önünde bulundurmalısınız," der. Siz aynen karşılık verirsiniz, "Tam da bir çocuk olduğu için onu düzeltmem gerekiyor ya; aksi halde kötü alışkanlıklarında ısrar edecektir. _Hile_ _Hasmınıza bir önermeyi kabul ettirmek için ona aynı zamanda karşı bir önerme vermeli ve bu ikisinden hangisini seçeceğini ona bırakmalısınız; bu arada siz de karşı önermeyi olabildiğince yaldızlamalısınız ki kendimle çelişmeyeyim derken önermenizi kabul etsin, çünkü bu suretle o gayet muhtemel görünür hale getirilmiştir. _Sanki kurşuniyi siyahın yanına koyup beyaz ya da beyazın yanına yerleştirip siyah diyormuş gibi. _Hile_ _Hasmınız bir iddiada bulunduğunda onun daha önce ileri sürdüğü başka bir önermeyle ya da onun tasvip ettiği mezhebin ilkeleriyle tutarsız olduğunu göstermeye çalışmalısınız. Sözgelimi o eğer intihan destekliyorsa, derhal yaygarayı basmalısınız, "Öyleyse neden kendini asmıyorsun?" diye. Eğer Berlin'in yaşamak için güzel bir yer olmadığı n ı savunuyorsa hiç vak.it kaybetmeden, "O halde neden ilk trenle terk etmiyorsun?" diye sormalısınız. Bu türden palavralar ve bile bile çıkarılan güçlüklerden yararlanmak her zaman mümkündür. _Hile_ _Konu ile ilgisi olmayan bir şeyi ispatlayan ya da çürüten bir delille, asıl konuyu ispatladıgını veya çürüttügünü varsayma aldatmacası. _Özel bir konuyla bağlantısı içinde ortaya atılmış bir önermeyi sanki genel veya mutlak bir geçerlik iddiasıyla söylenmiş gibi almaktır ya da onu tamamen farklı bir anlamda alıp sonra da çürütmektir. _Hegel'in yazılarının büyük bölümü itibariyle boş ve manasız şeyler olduğunu söyledim. Muhatabım, diğer yazarın da boş olduğunu ve onu övdüğümü söyledi. Bunu kabul ettim fakat onu düzelterek dedim ki: onu sadece insani meselelerdeki tutumlanndan dolayı övmüştüm; oysa biz Hegel'in teorilerinden söz ediyoruz. Bu şekilde hasmımın saldırısını savuşturmuş oldum. _Saldırı, öne sürülmüş olan şeyden farklı bir şeye yapılır. Bu yüzden kişinin kendisini karşısındaki ne saldırıyı hedefine yapmış gibi göstermesi bir alakasız olacaktır. Çünkü verdiğim bütün bu örneklerde hasmın söylediği şey doğrudur fakat iddia ile gerçekte değil ama görünürde çelişki içindedir. _Sonuçlar çıkarma eğilimi: A, Onuncu Charles'ı sürgüne gönderdiklerinden dolayı Fransızları över. B, karşılık verir: "Şu halde siz de kralımızı sürgün etmek istiyorsunuz. _Eşsesll sôzcük_ _Sözcüklerin yanlış şekilde bir araya getirilmesinden oluşan tertip. _Sözcük benzerliğinden başka hiç benzer yanı bulunmayan 2 sözcükten biri çürütülürse, diğeri de de benzer sonuç doğar. _Her ışık sönebilir. Akıl bir ışıktır. O halde o da sönebilir. _Eşanlamlılar, aynı fikir için iki sözcüktür; eşsesliler, aynı sözcüğün seslendirdiği iki fikir kavramdır. _Aristoteles, sofistlerin safsatalarını dilden ve dil haricinden olmak üzere iki ana küme içerisinde toplar. _Şeref konusuna, bir kişi hakaretle karşılık vermedikçe, temizleyemeyeceği bir hakareti sineye çekerek şerefini kaybeder. Buna karşılık ben bir kimsenin hakiki şerefinin katlandığı şeyle değil, sadece yaptığı şeyle zedelenebileceğini ileri sürdüm. Hasmım iftiraya uğrayan bir tüccarın ancak kendini savunarak aklanabileceğini söyleyerek saldırdı. Şövalye onuru kavramı altında yutturmaya çalışıyordu. Burada şeref sözcüğünde eşsesli ile özü itibariyle birbirinden farklı iki şeyin karıştırıldığını ve tartışma konusu meselenin değiştirildiğini görüyoruz. _Hile_ _Bu hile hasmınızı öfkelendirmeye (irritare) dayanır çünkü öfkelendiğinde doğru değerlendirme ve yargılama yeteneğini kaybeder ve kendisi için fayda ve üstünlüğün nerede yattığını fark edemez. Çileden çıkarabileceğimiz gibi genel olarak küstahça bir tutum takınarak da onu öfkelendirebiliriz. _Hile_ _Peşinde olduğunuz şeyi bilmesine imkan tanımamak için onlardan çıkarılacak sonucun gerekli kıldığından farklı bir düzen içinde sorular sorabilir ve onların yerini sırasını değiştirebilirsiniz. O zaman önlem alamaz. _Hile_ _Eğer peşinde olduğunuz şey için hasmınızın olumlu cevaplar vermesini istediğiniz sorulara kasıtlı olarak olumsuz cevaba geri döndüğünü müşahede ettiyseniz, o zaman sanki olumlandığını görmekten endişe ediyormuşsunuz gibi önermenizin tersini sormanız gerekir. _Hile_ _Küstahça bir hile olan bu oyun şu şekilde oynanır: Hasmınız sorularınızı cevaplandırdığında, her ne kadar bunlardan böyle bir sonuç çıkmasa da, sanki ispatlanmış gibi hedeflediğiniz sonuca geçin ve hemen muzafferane bir edayla onu ilan edin. Eğer hasmınız mahcup veya ahmak birisiyse ve siz de biraz küstah ve iyi bir sese sahipseniz bu hile kolayca başarılı olabilir. _Hile_ _Bütün öncüllerinizi ortaya koyup hasmınızın kabul etmesini sağladıktan sonra istediğiniz sonuca ulaşmak için artık ona soru sormaktan uzak durmalı, hiç vakit kaybetmeden onu kendiniz çıkarmalısınız; hatta öncüllerin biri veya diğeri eksik bile olsa sanki onu kabul edilmiş gibi görmeli ve sonuca varmalısınız. _Hile_ _Öne sürülen delilin sahibine yöneltilmesi. _Geçerliliğini ancak bir uzmanın anlayabileceği geçersiz bir itirazda bulunabilirsiniz. Şimdi hasmınız bir uzmandır fakat dinleyici kitlenizi oluşturanların uzmanlıkları yoktur. Dolayısıyla onların gözünde o altedilmiş görünecektir. Hele yaptığınız itiraz bir de onu dinleyicilerin gözünde gülünç bir konuma düşürüyorsa: Dinleyiciler gülmeye hazırdır ve siz de onların kahkahalarını kendi yanınıza çekersiniz. Hasmınızın uzun uzun açıklama yapmasını ve söz konusu bilgi dalının ilkelerine veya tartışmakta olduğunuz konunun unsurlarına atıfta bulunmayı gerekli kılacaktır. İnsanlarda bunları dinleme isteği yoktur. _Ben Çin'de kamuya ancak ehil olanların getirildiğini söyledim. Hasmım da buna karşılık kamu görevi için insana öğrenimin, doğuştan gelen ayrıcalık kadar az uygun düştüğünü savundu. Tartıştık ve sonunda o altedilmek üzere olduğunu gördü. Hemen tartışmayı saptırdı ve Çin'de bütün zümrelerin falakayla cezalandırıldığını ileri sürdü. Bunu çaya aşırı düşkünlüğe bağladı. Onun bütün bu yaptıklarını ses çıkarmaksızın takip etmek bizi çoktan kazanılmış olan zaferden gönüllü olarak vazgeçmeye götürürdü. _Eğer taraflardan biri diğerine karşı şahsi bir kınamada bulunursa, o bunu çürüterek cevaplamak yerine ses çıkarmaz, sanki onu kabul etmiş görünür ve hasmına başka bir sebebe binanen tarizde bulunarak karşılık verir. _Otoriteye Başvurma_ _Bu hile akıldan çok otoriteye başvurmaya dayanır. Hilenin müessir olabilmesi için başvurulan otoritenin hasmın bilgi düzeyine uygun olması gerekir. Hasmınızın saygı duyduğu bir otoriteyi kendi yanınıza almışsanız işiniz kolay demektir. Eğer yeteneği ve bilgisi üst düzeydeyse bunlar çok az olacak veya hemen hemen hiç olmayacaktır. O belki kendisinin çok az bildiği veya hiç bilmediği bir bilim ya da sanat veya el zanaatında hüner ve maharet sahibi uzman kimselerin otoritesini kabul eder ama öyle olsa bile yine de buna kuşkuyla yaklaşacaktır. Avam arasında saygı gören pek çok otorite vardır ve eğer elinizin altında peşinde olduğunuz şeye hizmet eden uygun bir otorite yoksa böyle görünen birini alabilirsiniz. Hasmınızın anlayamayacağı otoriteler genelde onun en fazla saydığı ve önem verdiği otoritelerdir. _İcap ederse başvurduğunuz otoriteleri çarpıtmakla kalmaz, tahrif edebilir hatta hemen oracıkta uydurduğunuz bir şeyi onların ağzından da nakledebilirsiniz. _Hasmının zayıf tarafı üzerinde güçlü etki yapacak türden otoriteleri seçmekten bir an bile olsun geri durmaması gerekir. Çünkü o her türlü akli delil ve temellendirmeye, kendi başına düşünüp yargıya varamayan tam bir yetenek fukarası, boynuzlu Siegfried kadar duyarsız birisidir. _Hile_ _Eğer hasmınızın ileri sürdüğü delillere karşı bir diyeceğinizin olmadığını görüyorsanız, ince düşünülmüş bir ironi darbesiyle bu konunun sizi aştığını ilan edebilirsiniz: "Şimdi söyledikleriniz benim yetersiz kavrayış gücümü aşıyor; bunlan hepsi doğru olabilir ama ben anlayamıyorum, dolayısıyla hakkında bir görüş beyan etmekten de çekiniyorum." Böylece nazarlannda iyi bir yere sahip olduğunuz seyircilere kurnazca yaklaşarak, hasmınızın söylediklerinin alayının saçma ve manasız şeyler olduğunu fark ettirmeden kabul ettirirsiniz. _Sebeplerini göstermek yerine, kişinin kendi otoritesini (delil göstererek) bilhassa kasıtlı olarak iddiada bulunmasına dayanır. Karşı hamle ise şunu söylemektir: "Beni bağışlamanızı rica ediyorum. Keskin zekanızla her şeyi anlamak sizin için çok kolay olmalı. Kusur olsa olsa benim konuyu yetersiz biçimde ortaya koyuşumda olabilir." Ardından bunun gerçekten kendi kusurundan ibaret olduğunu görünceye kadar onu sıkıştırmaya devam edersiniz. Bu şekilde hasmınızın saldırısını savuşturursunuz. _Hile_ _Hasmınız haklı olduğu halde sırf çekişmeci, ayak direyici tavrınız yüzünden kusurlu bir delil seçmişse, onu kolayca çürütmenin bir yolunu bulur, ardından da böylece onun bütün iddiasını çürütmüş olduğunuzu iddia edebilirsiniz. Bu bir tartışmada kullanılabilecek hileler arasında en başta zikredilmesi gerekenlerden biridir. Aslında bu bir kestirme yoldur, _Hile_Şahsa saldırma_ _Kişisel kaba, tahkir edici davranış. Hasmınızın tartışmada üstünlüğü ele geçirdiğini ve böylece alt edilmek üzere olduğunuzu hisseder hissetmez bu yola başvurabilirsiniz. Bu sanki kaybedilmiş bir oyun gibi tartışma konusunu bir yana bırakıp hasmınızın kendisine geçmeye ve bir bakıma onun şahsına saldırmaya dayanır. Saldırınızı onun şahsına yönlendirirsiniz. Bu aklın/ruhun meziyetlerinden yüz çevirip işi bedenin üstünlüklerine, hatta salt hayvaniliğe kadar götürür. __ _Tüm hileleri topladım ve bunlann her birini kendine özgü zemin ve süreç içinde açıkça gösterip örnekler verdim, isimlendirdim. Sonunda bunlara karşı, bir savunma biçimi olarak kullanılacak yol ve yöntemleri ilave ettim ve buradan biçimsel bir eristik diyalektik gelişti. _Benim bu daha eski tarihli eserimi şimdilerde yeniden gözden geçirmeye girişmemle birlikte ortak insan doğasının yetersizliklerinin üzerini örtmek için kullandığı eğri yolların ve hilelerin böyle dikkatli ve ayrıntılı biçimde düşünülüp değerlendirilmesinin artık mizacıma uymadığını görüyor ve bu sebepten ötürü onu bir kenara bırakıyorum ama bir ya da iki saldın hilesini örnek olarak göstereceğim. Her tartışmada temel teşkil eden şeyin ana hatlarını vereceğim. Çünkü bu bize genel olarak tartışmanın soyut çerçevesini, deyiş yerinde ise iskeletin i verir. _Tartışma hilelerinden 40 kadarını toplayıp bir araya getirdim. Fakat şimdi inatçılıkla, kendini beğenmişlikle ve namussuzlukla böylesine yakından akraba olan dar kafalılığın ve yetersizliğin sinip pusuya yattığı yerlerin tümünü açığa çıkarmanın hoş bir şey olmadığını görüyorum. Bu örneklerle yetiniyor ve ayaktakımından kimselerle bir tartışmaya girmekten kaçınmanın, zikredilen sebeplerine daha bir ciddiyetle dönüyorum. __ _Kendisi ispata muhtaç olanı ispat vasıtası olarak kullanma aldatmacası. _Mağlubiyete rağmen galibiyet ilan etme aldatmacası _Sözcüklerin yanlış şekilde bir araya getirilmesinden oluşan tertip. _Saçma temellendirmelerden yararlanma aldatmacası. _Bir şeyi karşıtının imkansızlığını veya mantıksızlığını göstererek ispatlayan dolaylı temellendirme. _Karşıt örmek. _Tartışmayı değiştirme. _Öyle ya da böyle. Her ne pahasına olursa olsun, olanca gücüyle. _Hasmı mübalağaya zorlama. _Mübalağa - Abartma _Mugalata - Yanıltmaca _Safsata – Boş söz _Safsatacılık - Söz söyleme sanatını kullanarak, doğru olmadığını bile bile yapılan akıl yürütme ve bundan bir sonuç. _Tumturaklı – Gösterişli _Saik - Neden, güdü _Maksadın hasıl olması - Amacına ulaşılması. _Müphemlik- Muğlaklık - Bulanıklık, belirsizlik _Püskürtmek - Geri dönmek zorunda bırakmak _Tersine örnek. _Münferit – Kendi başına, tek _Saik – Neden, güdü _Bocalatmak - Yalpalamak ya da rüzgârla sürüklenmek. _Aciz bırakmak – Güçsüz bırakmak _Eşekten düşmüşe dönmek - Çok şaşırmak _Damdan düşer gibi - Ani çıkışlar yapmak. _Aslında her iki sözcük de aynı. Ruhbanlık, yücelterek, diğeri aşağılayarak işaret eder _Replika - Bir sanat eserinin kopyası anlamını taşımaktadır. . _Müteşekkil: Biçimlenmiş oluşmuş _Hubris : Tanrısal ego. Güç zehirlenmesi ya da kibir sendromudur. Abartılmış gurur, aşırı özgüven, başkalarına hakaret ve kendinden başka herkesin yeteneklerini küçümseme şeklinde karakterize edilen hubris sendromuna sahip bireyler kendilerini üstün görmektedirler _ ikiyüzlüdür: bir yüzüyle kibri, tekebbürü diğer yüzüyle beyhudeliği, nafileliği ifade eder. zihnini karıştırmak/insicamını bozmak, _Topikler: Konular. Aristoteles'in toplu olarak Organon olarak bilinen mantık üzerine altı çalışmasından birine verilen addır. Delilleri keşfetme sanatını. __
··
483 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.