Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

440 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
“Körduman“, “Sağırdere“ sonrası serinin ikinci kitabı. “Sağırdere“de bizi Çankırı’nın Yamören köyünde yaşayan 15 yaşındaki Mustafa, can-ciğer arkadaşı Pelvan Vahit, akıl hocaları hırsız Topal İsmail ve 50 hanelik bu köyün diğer sakinleri ile tanıştırmıştı Kemal Tahir. Gurbete giden Pelvan Vahit ile Mustafa köye geri dönmüşlerdi. “Körduman“da bu gençlerin köydeki yeni maceralarını takip ediyoruz. Pelvan Vahit şanssız bir kaza sonrası gurbetten eli boş dönerken, iyi yürekli ustası sayesinde hem bir zanaata, hem de paraya kavuşan Mustafa köye havalı bir giriş yapıyor. Niyeti, sadece kışı köyde geçirip inşaat sezonu açılınca tekrar şehre dönmek. Ancak içine doğduğu o gelenek-görenek ve kökleri onu, aynı bir bataklık gibi, içine çekecek. 16 yaşına gelmiş delikanlılarının kanı hala kaynıyor tabii ki. Yine köylü kızların peşindeler. “Sağırdere“ye göre daha sürükleyici ilerleyen bu ikinci romanda, Mustafa’nın eskiden sevdiği, yenilerde yaşlı bir adamın talihsiz ikinci karısı olan Ayşe ile ilişkisi, hikayenin can alıcı merkezini oluşturacak. Köye şehir havası yutmuş ve hayatı tecrübe etmiş birinin bilgeliğiyle dönen Mustafa’nın tekrar adım adım eski cahilliğine dönmesini çok güzel resmediyor Kemal Tahir. Bir yandan arkadaşları, bir yandan babasının basit hırsları, eh bir de ergenlik, başlardaki o parlak resmi yavaş yavaş karartıyor. Sonunda akıl, aşk, ahlak, namus kenara atılacak ve Gustave Dore’nin Cehennem’i gibi kapkara bir delik kalacak geride… Bir köylü güzellemesi yapmak değil amacı Kemal Tahir’in. “Ah bu cahiller!” diye yakınmak da değil. Olanı olduğu gibi; yeri geldiğinde güzellikleri, yeri geldiğinde can acıtıcı zalimlikleri ile, olduğu gibi aktarıyor. Cumhuriyet’in iddialı ve içten hedefine neden ulaşamadığının ipuçlarını da gizliyor hikayesine: Köylünün silkinip gelişeceği, ülkeyi ileriye taşıyacağı ideali ile yoğrulmuş ilk cumhuriyet kuşaklarının hayal kırıklığının izlerini Mustafa’nın okumuş ağabeyi Murat üzerinden izlemek mümkün hikayede: Köylünün gurur duyduğu, saygıda kusur etmediği, namuslu, efendi bir adam olan Murat’a kimsenin lafı yok. Ama, önce kendi ailesi, ona bunca saygı duysalar da kimsenin onu örnek almak istediği de yok! Murat’ın hak-hukuk gözeten, “birbirinizle kavga ederseniz hepiniz kaybedersiniz, ancak birleşirseniz güçlenirseniz“ diyen mesajını anlıyor, ancak kulak arkası ediyorlar. Birinin birine yıllar önce ettiği bir lafın hesabını sorma hırsı; akıldan da, namustan da, insan sevgisinden de, hatta evlat canından da önemli oluyor. Kemal Tahir o muazzam yeteneği ile 400 sayfalık bu hikayeyi soluksuz okutuyor bize. Hani insan bilmese konaklarda büyümüş, Galatasaray’lı bir İstanbul beyefendisi olduğunu, o köyün içinde yetişmiş baldırı çıplaklardan biri sanacak kendisini. Kadınlarla ilgili yazdıklarına bakıp nefret edebilir, anlattığı batıl inançlarla alay edebilir, dedikodunun gücüne dair yazdıklarını abartılı bulabilirsiniz. Ne fayda! Gerçek bu ve görmeyi tercih etmesek de bu gerçeği önümüze seriyor Kemal Tahir. Gencecik hayatların, küçücük, küçücük çıkarlar uğruna, nasıl ufalandığını anlatıyor. “Abla, hep günah dersin. Ben de şaştım. Bir köyün adamı arkama düşmüş. Vahit laf atar. Nail bıyık büker. Topal İsmail bile kırık bacağına bakmadan geçen gün göğsünü yumrukladı. Mustafa dersen eski bela... Töbe, hey allah! Sen de geldin ağız ararsın! Ben anladım, sonunda el sözüyle kötü olacağım. Hey allah, hey allah!” diyor ya kadersiz Ayşe. Ayşe’nin deyimiyle, el sözü ile kötü olunan bu aptal, cahil düzende, yaşayabilmek bile şansa kalıyor.
Körduman
KördumanKemal Tahir · İthaki Yayınları · 2019336 okunma
··
457 görüntüleme
Seda okurunun profil resmi
Şapkam, ayaklarının altında paralansın 😂😍
AkilliBidik okurunun profil resmi
Yüzümdeki gülümsemeyi durduramıyorum. İltifatların sayesinde tüm haftayı bulutlarda geçireceğim. Bakalım ne zaman görecek, acaba okuyunca ne diyecek diyordum. Beğenmene çok sevindim 😍
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.