Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Türkiye, tarihin trenine binmekte geç kaldı. Osmanlı İmparatorluğu çözüldükten sonra model aldığı gibi bir ulus devlet olamadı. Aydınlanma çağı yaşamadı. Felsefe tarihinde adı anılan filozofları yok. Modernleşme sahnesine adım attığında oyun çoktan başlamıştı. Bir de hep söylenen şu "doğuyla batı arasında köprü" klişesi var, gücünü gerçekliğinden alan bir klişe bu. Bir de muhafazakâr kesimin bir klişesi var: "Doğunun ahlakını, Batı'nın teknolojisini alalım". Oysa Osmanlı'dan beri bu alışverişte doğru ayarı tutturamamışız. Tarihle ve çağlarla olan ilişkisi de hep veresiye usulü. Kabarık olan yalnızca dış borçları değil, kendi tarihiyle de geleceğe olan borçları da kabarık. Doğulu olması gereken yerde Batılı, Batılı olması gereken yerde Doğulu olduğunu düşünüyorum. O doğu-batı sentezi dedikleri iddiasını da gerçekleştirmemiş. Geleneksel aile yapısı çoktan çökmüş ama o yapının köhneleşmiş değerlerini sürdürmeye çabalıyor. Aile kurumunun milliyetçilikle, milliyetçiliğin faşizmle yoğun bir bağı vardır. Yalnızca ulus anlamında milliyetçilikten söz etmiyorum. Çeşitli majinal veya muhalif kimlikler bile mücadelesini bir tür milliyetçi söylem üzerinden sürdürüyor. Çeşitli aidiyetlerin fetişleştirilmesi, bunun yarattığı sığlaşma, daralma, ideolojik körlük topyekûn mücadele etmenin yollarını tıkıyor.
Murathan Mungan
Murathan Mungan
·
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.