Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

445 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
İNSANLIK HEP GELİŞİR VE DAHA İLERİYE Mİ GİDER
1750-1837 yılları arasındaki suçlulara uygulanan cezaların değişimini konu alan bu eser aslında suçlulara yönelik bir davranış bilim arkeolojisidir diyebiliriz. Modern insanın tarihsel yaklaşımı ‘’öyle ya biz bu barbar insanlardan ne öğrenebiliriz’’ şeklindedir. Çünkü ‘’ESKİ İNSANLARI SON GARİBAN VAHŞİLER OLARAK DEĞERLENDİRİRİZ’’ . Peki ya eski insanlara ahlaksal üstünlük sağladığımıza olan bu inanç günümüz ve eski arasındaki benzerlikleri yok saymaya sebep olursa... Eski adalet sisteminin amacı adil olmak değildi toplumu korumaktı, çoğu zaman toplum düzenini korumaktan sadece iktidarın çıkarını korumayı amaçlıyordu. Foucault’da bu kitapta disiplin ve ceza üzerinden güç ve iktidarın yapısını anlamaya çalışıyor. 1789’daki Fransız devriminden sonra anayasal hukuk devletlerinin ortaya çıkması imparatorlukların yerini devletlerin almaya başlamasıyla birlikte suçluları cezalandırma ve disipline etme yöntemimiz nasıl değişti? (18.yüzyılda idamda başarısızlık iktidarın başarısızlığı olarak görülüyordu) Suçluları neden cezalandırıyoruz? Bedensel cezalar yerini ne tür cezalara bıraktı? Modern hapishanelerin bir prototipi olan panoptikon modeliyle(Yüzükler Efendisi filmindeki sauronun gözünü hayal edin )başlayan ideal cezaevi sistemi neden ve nasıl kuruldu? Zekice tasarlanmış bu binada artık suçlular cezalandırılmaktansa ıslah adı altında bir günlerinin kontrolüyle nelerin amaçlanmış olabileceği kitapta açıkça değerlendiriliyor. Foucault ‘ ya göre suçluları kontrol etmek için bir sacayağı oluşturulmuştur. Bunlar gözetim, normalleştirme ve incelemedir.(Öyleyse şehirlerdeki mobeseler de bizleri açık hava hapishanesinde yaşatıyor diyebilir miyiz? İlerledikçe görüyoruz ki halkı suç işlemekten caydırmak ve itaat etmeye ikana etmek için bedensel cezalar yerini zihni ve düşünceleri kontrol etmeye yarayacak yöntemlere bıraktı.Bedeni parçalayan kefaret cezası yerine düşünce, irade ve ruhsal durumlar üzerine derinlemesine etki eden bir ceza geçti. Bununla birlikte yazar sadece ceza değil suçun tanımının da değiştiğini söylüyor. Eylemin sadece koşullara bağlı unsurlarına değil de aynı zamanda tamamen başka şeyleri dahil eden nedenlere değiniyor: Suçlunun tanınması, ona karşı duyulan beğeni, ondan gelecekte beklenilecek şeyler… Bu yöntemdeki değişikliklerle, yargıçlar 150-200 yıldan beri yavaş yavaş ama kökleri çok eskilere giden bir süreç içinde, suçlardan başka bir şeyi ‘’ suçluların ruhunu ‘’ yargılamaya başlamış oldular. Kitap, ruhun ceza adaleti sahnesine bu girişinin ve onunla birlikte koskoca bir bilimsel bilginin hukuki uygulama alanına katılmasının, bizzat gövdesi iktidar ilişkileri tarafından kuşatılmış olan bir tarz dönüşümünün etkisinin sonucu olup olmadığını irdeleyerek iktidarlar günümüzde gözetim, normalleştirme ve inceleme yoluyla toplumu nasıl köleleştiriyor çerçevesinde okuyucuya yeni bakış açıları aralayıp yeni soru işaretleri bırakıyor.
Hapishanenin Doğuşu
Hapishanenin DoğuşuMichel Foucault · İmge Kitabevi Yayınları · 20131,126 okunma
·
83 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.