Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

_İslam = Arapçılıktır. Asimilasyonla inananı araplaştırır. Her müslüman halk, araplaşmaya mahkumdur. Kuran’ın kendisi, Araplar için Arapça olduğunu söyler.(Şura 7) İnsanın tüm yaşantısı, giyimi, yemesi, içmesi, gezmesi, eğlenmesi, sevmesi, düşünmesi ve inanması “çöl bedevîlerinin kabile kanunu” ölçütlerine göre ayarlanmaktadır. İslamlaşarak milli kimliklerini kaybdedip araplaşan halklara örnek: Libya, Mısır, Tunus, Suriye. İslamlaşan kimseler ise asla islamdan çıkamazlar. Cezası ölümdür. Dinden çıkanı öldürün. (Mürted) (Hadis-Buhari) _İslam, inananlarına arap kültürünü dayatıp, milliyet bilincini yok eder. Dindar kesime bakarsanız, araptan farkları olmadığını, araptan çok arapları sevip, savunduklarını görebilirsiniz. Türk kültürüne ve diğer tüm kültürlere düşmanca yaklaşırlar. Bu süreçte daha çok araplaşanlar diğerini beğenmezler. Çarşaflı kadın normal başörtülüyü yeterli bulmaz. Sakal bırakan sakalsızdan, cübbe giyen cübbesiz dolaşandan hazzetmez. _İslamcılık ve Arapçılık birbirine öyle kenetlenmiştir ki ayırmanın imkanı yoktur. Peki islamcılık nedir? Mekke ve çevresindeki araplar için arapça olan arap kültürü İslamı sahiplenip Kur'an'a sarılmak, arapça öğrenmek ve anadili yapmak, arap tarihini öğrenmek, arap gelenekleri gereğince yaşamak, arap kültürünü ve edebiyatını, her şeyini sevmek ve bilmek, arap kültürünü dışındaki her şeyden de uzak durmak demektir. _Al-Bazzaz, (Arap milliyetçiliğinin otoritesi) şöyle der: İslam, Arapçılıktır, arabın öz be öz milli inancıdır. Peygamber Araptır. Kuran Arapçadır. Konular arap kültür ve tarihini anlatır. Hitap edilenler araplardır. İslam, Arapların İslam öncesi geleneklerini sürdürmüştür. İslam tarihi, arap tarihidir. _"Siz Osmanlı'nın 400 yıl arapları yönettiğini söylüyorsunuz ama aslında biz sizi arap kültürüyle asimile edip yönettik ve hala yönetiyoruz. Tarihinizden isimlerinize, selamınıza, cenazenize, düğünlerize, kıyafetlerinizden müziğinize, yemeğinize ve hatta soluduğunuz nefesinize kadar 1400 yıllık arap masallarımızla yönetiyoruz.(Yunanı fetheden Romalıların, yunan kültürüyle asimile olup yunanlaşması gibi Türkler de İslam tuzağıyla Araplaştı.) _İslamda Türkle ilgili tek kelime yoktur. Kuranı tanrı sözü diye okuyan Türk, sadece arap geleneklerini bulur. Türkler, islamı evrensel barış ve kardeşlik dini sayıp, en son ve en mükemmel din olduğuna inanarak yanılmışlardır. Neyzen Tevfık'in deyişiyle, "Bir Kureyşî kîn için fedakârane" yandığımızı anlayamamış ve üstelik "Arap açmazı" yüzünden batağa saplanmış olmayı kader saymışızdır. Yeryüzünde bir başka toplum gösterilemez ki, biz Türkler kadar öz benliğini yitirip mensup bulunduğu din içerisinde erimiş olsun. Bir başka Müslüman toplum yoktur ki, biz Türkler kadar ulusal gelenek ve niteliklerini, dilini, tarihini ve her şeyini İslâmiyet adına unutsun ve kendinden olmayan bir kılığa bürünsün. Ve üstelik bununla da kalmayıp, dini uygulayacağım diye kendi öz ceddinin ruhuna tükürsün. __ _Araplara hitaben: “Babanız İbrahim'in dinine uyun”. der Hac 78 _Çünkü araplar İbrahim oğlu ismailin soyu, Yahudiler ise İbrahim oğlu ishak’ın soyu olduğundan, 2 kavim akrabadır. Türkler ise iblisin soyudur. (Hadis) __ _Arap şeriatçısı arap milliyetçisiyken, Türk şeriatçısı neden Türk düşmanı? _Şeriatçılık, arap milliyetçiliğinin maskesidir. Araplar şeriat tuzağıyla Türkleri kendilerine köle yapıp, kendi atalarına ve tarihlerine düşman arap melezlerine dönüştürmüşlerdir. Şeriatçı Türk, atalarına kendi objektif gözleriyle değil, şeriatçı arabın nefretiyle bakar. Şeriat eğitiminden geçmiş Arap ve Türk, Türk düşmanlığında birleşir. Müslüman Arap, ne kadar "milli" duygularla gururlanır ve kendi ecdadına karşı iftihar duyarsa, Müslüman Türk de aksine o kadar millilikten yoksun ve eski geçmişine karşı yabancı kalır. Ümmetçi siyasetin tuzağına düşen bir Müslüman ülke için asıl olan şey kendi milli çıkarları yerine İslam yani arap çıkarlarıdır. _Türkiye’deki şeriat eğitiminin amacı, Türkleri Araplaştırmaktır. İmam hatiplerde, Türk çocuğu, çöl yaşantısının insanı olarak yetiştirilmekte. Kavmi necip denen arabın neden üstün olduğunu masallarla, telkin ve tehdit edici baskıyla öğretilmekte.(İşte bu bir cinayettir) Türkler, öylesine araplaştırmıştır ki, vaktiyle Türk yurtlarını işgal eden Arap ordularının, görülmedik bir vahşet ve zorbalıkla atalarımızı Müslümanlaştırmalarnı dahi haklı sayan ve muhtemelen alkışlayanlar vardır. _İslam, Türkün geleneklerinden çıkma bir şey olmadığı İçin İslamla Türkçülük birlikte yürümez. Araplar için mümkündür çünkü İslam, Arabın kendi geleneklerinin ürünü olarak doğmuştur. İslamcılık ve Arapçılık birbirine öyle kenetlenmiştir ki ayırmanın imkanı yoktur. İslama yönelmekle Arap kendi özüne kavuşmuş olur. Fakat Türk İslama gömülmekle Arap geleneklerine sarılmış olacağından Araplaşır. Müslüman Arap, ne kadar "milli" duygularla gururlanır ve kendi ecdadına karşı iftihar duyarsa, Müslüman Türk de aksine o kadar millilikten yoksun ve eski geçmişine ve ecdadına karşı yabancı kalır. _İslamla araplaşan Türk, arap başarılarını zevkle okur. Hele arap yöneticilerin adaletine hayrandır. Arap zaferlerini islama hizmet sayarak gururla anlatır. İslam tarihi, arap kahramanlıklarının hikayeleriyle doludur. _Türkü küçülten ve arabi yücelten hükümler karşısında Türk şeriatçısı, Yahudiyi-Arabı üstün, Allahın seçkin kavmi sayan hükümlerine karşı ses çıkarmamıştır. Türkün dürüstlüğünü "Saflık" ve arabın kurnazlığını "Erdem" olarak Türk aleyhtarlığı şekline sokan zihniyet __ _Araplaştırma - arap asimilasyonu: Arap olmayan bir bölgenin fethi ile Arapçılık etkisinin artmasını, arapçanın, arap kültürünün, kimliğinin kademeli olarak benimsenmesini tarif ediyor. İslam'a dayanan sosyo-politik düzen. Genellikle fethedilen topraklarda İslamileştirme ile beraber ilerlemiştir. _Deislamizasyon: İslam dininin organize olmasının her türlü engellenmesidir. Bedevi mitolojisinden arınmaktır. Atatürk reformlarının temelinde deislamizasyon vardır. 12 eylül darbesiyle halkı sindirmek için islamizasyonun ilk adımları atılmıştı. Bugün baktığımızda ise islam dini türkiye'de bariz bir şekilde siyaseti, ekonomiyi ve toplumsal normları belirlemektedir. Diyanet, tarikatlar-cemaatler, din temelli her türlü ocak, teşkilat, cemiyet ve vakfın lağvedilmesi; dinin toplumsallaşmasına sadece cami, mescit ve kermes gibi etkinliklerde müsaade edilmesi yani dinin büyük ölçüde kişiselleşmesi gerekmektedir. Bir nevi arınmaktır. Dünyanın bok çukurundan kafanı çıkarıp; çağı yakalamaktır. İnsan olmaktır. Deve sidiğinden medet ummamaktır. _Türkiye’deki islami yapılar yıllardır 7. yüzyıl arap adet ve yaşayışını dayatıp, arap gibi giyinmek, arap gibi yemek, arap gibi aile hayatı sürmek, arap gibi konuşmak, arap gelenekleriyle yaşamak gibi konuları "din" başlığı altında insanlara dayatmaya çalışıyor. Hatta iyice azıtan islami saray, dışardan arap adetlerini benimsemiş ve asimile olmuş afgan ve pakilere ek olarak bizati selefi arapları da getirterek Türk yaşamının bin bir baskıyla da olsa hala daha hakim olduğu sokakları bu getirttiği tiplerle islamize ederek kafalarındaki rejimi ve yaşantıyı dayatmaya çalışıyorlar. Mesela söz konusu araplar olduğunda ırkçılık diye ortalarda dolanan kitle, Türklere karşı olan gerçek ırkçılıklara karşı tek bir tepki bile vermiyorlar. __ _Komünist, hristiyan, ateist, müslüman araplar, arap milliyetçiliğinde birleşirlerken, Türk şeriatçısı müslüman olmayan Türke, düşman gözüyle bakar ve İslam öncesi Türk tarihini yok sayar. Araplar için en önemli şey Arapçılık olduğu için farklı inançlardaki Araplarla da işbirliği yaparlar. Araplar kendisine hükmeden Türkün ne dilini, ne geleneklerini almış ve arapçılık sayesinde yabancı boyunduruğundan kendisini kurtarmıştır. Din kardeşi postuna bürünmüş olarak Türkü kendi amaçlarına araç etmeye çalışırlar. Arap nereye gittiyse, Araplığını da beraberinde götürmüştür. _Araplar kendi milliyetçiliklerini islama uygun bulurlar ama başka ülkelerin milliyetçiliklerini uygun bulmazlar onun için ezanın Türkçe okunmasını islama aykırı diyerek reddederler. Türkler müslümandır diye onları kendine yakın görmez. Biz ise Türklüğü, Arapçılığa feda etmişiz. Türkçülük akımlarını, Arap yazarlar "dinsizlik" ve "İslama aykırılık" olarak mahkûm etmişlerdi. _Araplar milli arap devletlerini kurarken, rusların Türk milliyetçiliğini yok etmeye çalışmasını desteklemişlerdir çünkü milliyetçiliklerini unutan Türkler ümmetleşecek yani Araplaşacaklardır. _Şeriatçılar, Arapların kuklasıdır. Türk şeriatçısının en büyük kötülüğü, islamı Türke değil, Türkü islama uydurmaya çalışmasıydı. Bu yüzden Türkün güzel geleneklerini, insancıl meziyetlerini yitirmiş, Türke pek yabancı çöl yaşamının içinde onu çürütmüştür. İslamcılarımız Türkün, Türklük duygularını, Arabın çöl gelenekleriyle yozlaştırmaktadırlar. Türkün milli benliğine kavuşmasını sağlayabilecek her şeye, şeriata aykırıdır diye karşı koyar ve karşı koyarken de, Arabın aklına göre davranır __ _Şeriât bir bataklıktır. İslâm ülkeleri içinde Kur'an'a en fazla bağlı olanlar, en geri kalmış olanlardır. Kur'an'a dayalı olarak hiçbir toplum için bilimsel yönde gelişme olasılığı yoktur. 1400 yıllık İslam tarihi bunun böyle olduğunun kanıtıdır. _Şeriat, eskiden güçlü devletler kurmaya hizmet etmişse de çağımıza uygun değildir. __ _Kuran, çöl bedevilerinin mitoloji kitabıdır, kabile kanunlarıdır. *_Kuran, mekke ve çevresinde yaşayan (arap kavmi) için arapçadır.(Şura 7) Anlayasınız diye arapça Kur’an olarak indirdik(Zuhruf 2) Ey peygamber, Kur'an, yalnızca sana ve kavmine bir öğüttür.(Zuhruf 44) Ataları uyarılmamış gaflet içindeki bir kavmi uyarmak için indirilmiştir.(Yasin 6) Biz onu, akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur'an olarak indirdik.(Yusuf 2) Biz Kur’an’ı arapça indirerek kolaylaştırdık ki, onunla inatçı bir kavmi uyarasın. (Meryem 97) Biz her peygamberi, kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara Allah'ın emirlerini iyice açıklasın.(İbrahim5) Eğer Arapça değil de yabancı dilden bir kitap indirseydik arap kavmi nasıl anlayacaktı.(Fussilet44) İşte o zaman kafir olurlardı. Zaten her kavme, anlasınlar diye kendi dillerinde kitap gönderdik.(ibrahim14) ****** *_Muhammedin, günlük siyasetinin ve kişisel gereksinimlerinin kitabı kuranda, cinsel yaşamının, ganimet paylaşımlarının, kıskançlıklarının, düşmanlıklarının, evliliklerinin hikayesini bulmak mümkündür. Arap çöllerinde, kavurucu güneşin altında, susuzluğa, kadınsızlığa, açlığa boğulmuş olan arabın hayali, buz gibi ırmaklar, serin gölgelikler, meyveler, kuş etler, çadırlar içinde göğüsleri yeni tomurcuklanmış, altın bilezikler takan inci gibi kızlardır. Allah sırf kendisini yaratıcı olarak kabul etmiyor diye insanlara küfürler vavuruyor, sözlerini kanıtlamak için hurmanın, zeytinin, çöl ağaçlarının üstüne yemin ediyor. Emirlerini dinlemeyenlere yabani eşekler, merkepler, susamış develer, dilini sarkıtıp soluyan köpekler, reziller, sapıklar, beyinsizler, kütükler, alçakalr, soysuzlar, kahrolasıcalar, yalancılar, aşağılık maymunlar diyor. Arap zihniyetine, arabın geleneklerine dayalı ve araplar için hazırlanmış bir kitap olarak Kur’an arap kavimler anlasın diye 7. yüzyıl arap lehçesinde yazılmıştır. Her şeyi bilen en mükemmel kitaptır denen kuran çelişkilerle, ilkelliklerle doludur. Taşın etrafında dönmek, taşı taşlamak, taşı öpmek çöl bedevilerinin ilkel putperest adetleridir. El-lat putu(kara taş) kureyşlilerin bereket tanrıçasıdır. Türk evlatlarını şeriat mikrobuyla eğitirseniz, milli benliklerini yitirip, yakın gelecekte karşınıza Atatürk ve cumhuriyet düşmanları olarak dikileceklerdir. _Muhammed, 40 yaşındayken kendisini “peygamber” ilan ettikten sonra, 10 yıllık yaşamını Mekke’de geçirmiştir; bu döneme “birinci Mekke dönemi” adı verilir.“Medine Dönemi ise 13 yıl kadar sürmüştür. Mekkede güçsüzken medinede çete saldırılarına girişmiş ve islamı kılıçla yayamaya başlamıştır. Mekke kervanlarına saldırır. Yahudileri örnek alarak neden bizim de bir kitabımız yok diyip özenir. Daha önceleri gönderilmiş olan peygamberlerin “Müslüman” olarak gönderildiklerini söyler. İbrahim, İsmail, hepsi müslümandı onlara inen de islamın adı değiştirilmiş halidir der. _Ebter: Soyu kesik, erkek çocuğu olmayan anlamında. Müşrikler muhammede ebter demişlerdir. Bunun üzerine 3 ayetlik Kevser suresi iner. Resulüm sana kevseri verdik. 3. Asıl soyu kesik olan, şüphesiz sana hınç besleyendir. (Niçin çocuk vermiyor?) _Üzün: Her söylenene inanan saftirik demektir. Araplar Muhammede üzün der. Biz aramızda dedikodu yaparız o duyarsa inkar ederek yemin ederiz inanır ve ayet gelir Allah tüm sırları bana söylüyor. Tevbe 64 _Dar-ül Harb_ *_İslam hukukunda dünya, “Dar-ül İslam” ve “Dar-ül Harb” olarak ikiye ayrılır yani şeriatla yönetilen ve yönetilmeyen topraklar. Müslümanların görevi ise cihat ilan edip yeryüzü “Dar-ül islam” olana kadar savaşmaktır. Bir İslam ülkesinin Darülharb olması halinde bütün Müslümanların görevi oradan çekip gitmektir. (Hadislerde geçmektedir) _İslamda vatan yok, iman vardır. Dar-ül İslam ve darül harp vardır. İslamcılara göre milliyetçilik ve vatanseverlik, islama bağlılık duygularını sarsabilir. _Kölelik_ _Kurana göre kölelik tanrısaldır. Meşrudur. İnsanlar köleler ve hürler olarak 2 türlüdür. Başlasının malı bir köleyle, bol rızık verdiğimiz insan bir olur mu? (Nahl 75) Ben, cinleri ve insanları bana kulluk(kölelik) etsinler diye yarattım (Zariyat 56-58). _İlim_ _Kuran ilimsel midir? İlim, bilim anlamında değil, ayet anlamındadır. İslamcılar Kur’an’ın “ilim” dolu ayetleri dışında ilim aramaya kalkmanın Kur’an’ı inkar, hatta Allaha hakaret olacağını. İlim yapma çabalarının kökünü kazıdıklarını bilmezler. Onlara göre “ilim”, Allah ve “peygamber” sözlerinden ibarettir. _Şeriatte akıl, akılsızlıktır. Demokrasi şeytanın yoludur. Akıl cahiliyeden kalmadır. Akıl, özgür düşünce için değil, allahın buyruklarını öğrenmek için verilmiştir ve aklın bu buyruklara boyun eğmesi de Tanrı’nın keyfine tabidir çünkü Kur’an’da, “Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz” der(Tekvir 29) _Kendini övmek_ _Kendi kendini övmek acziyettir. Allah, insanlara nimetler verdiğini ve verdikten sonra bununla övündüğünü, iyiliklerini insanların başlarına kaktığını görüyoruz. _Allah kendisinin tek ve en üstün ilah olduğunu söyleyip kendisini sürekli yüceltiyor ve muhammedin de son peygamber olduğuna ikna için yemin ediyor. Köle olarak yarattığı insanlara kendi büyüklüğünü kabul ettirmek istiyor fakat isteklere karşı gelenlere de tehdit ederek hakaretler yağdırıyor. “Yabani eşekler”, “merkepler”, “susamış develer”, “dilini sarkıtıp soluyan köpekler”, “geberesiciler”, “reziller”, “sapık kişiler”, “beyinsizler”, “kof kütükler”, “alçak zorbalar”, “soysuzlar”, “kahrolasılar”, “yalancılar”__Vakıa : Ey sapıklar, yalancılar; elbette, acı zakkum ağacından yiyeceksiniz. Üstüne de susamış develerin suya saldırışı gibi kaynar sudan içeceksiniz içeceksiniz: (susamış devele-suya kanmaz_ develer=bilim adamları-sanatçılar) _Yemin_ _Her şey için yeminler eden Allah, yemin edenleri hakir görür. Alçak, zorba, korkaklar. Onlardan hoşnut olasınız diye, size yemin ederler. (Tevbe 96) (Psikolojide yalancılar yemin eder ve arap kültüründekiler Muhammed, Arapların çok yalan söyleyen ve çok yemin eden bir toplum olduğunu bildiği İçin Allaha yemin ettiriyor) _Sağ-Sol_ _Kur’an a göre iman edenler sağcıdır. Uğurluluk, mutluluk, bereket, saygınlık gibi anlamlar taşımakta; buna karşılık inkar edenler ise solcu: Uğursuzluğun, bahtsızlığın, hayırsızlığın karşılığı olmakta! _Defterleri sağdan verilenler; ne mutlu o sağcılara. Cennette onlar için. Ayetlerimizi inkar edenler ise, sol yanın adamlarıdır. Hayırlı olan her işin sağ yöne göre. Sol el ise tuvalet temizliği, hurma sağla, çekirdeği solla. Sağ tarafa yat, kabusta sol tarafa tükür. Şeytan solla yer. Solak bir adama sağ elle yemek yemesini söylemiş ama adam yiyememiş Muhammed adamı lanetleyince, adam sağ elle de yiyememiş. _Tatlı - tuzlu su_ _Kafirlere karşı cihat et! Müslümanlar suyu tatlı ve susuzluğu giderici, kafirler tuzlu ve acıdır. Bu iki denizin aralarına bir engel koyan odur” (Furkan 52-53). _Hurafe_ _Hurafe: Batıl, akıl dışı boş inanç, uydurma, doğru olmayan. Hak geleli, batıl yıkılıp gitti. (İsra 81) İslam dışı tüm inançlar batıldır. _Haksız yoldan yenen mal ya da rüşvet batıldır. (Bakara 188) Putlar, büyü batıldır. İbn Kelbiye göre muhammed 40 yaşına kadar “Uzza” putuna kurban adadığı olurdu. Kara taşı öper, şeytanı taşalardı. __ _Keyfi davranmak - Adaletsizlik_ _Keyfine göre davranmak adaletsizliktir. Peki “Allah keyfiliğe sapar mı? ”Allah dilediğini doğru yola sokar, dilediğini de saptırır.” (Enam 125). Allah yusufla zina yapmak isteyen Vezir’in karısını saptırmış, buna karşılık Yusuf’u doğru yola sokmuş, günah işlemekten alıkoymuştur. Eğer Yusuf’u korumamış olsa, Yusuf kadınla yatmaya hazırdır. Peki kadının suçu nedir? _Müslüman ya da kafir olmak kişiye bağlı değildir çünkü, “Allah kimi dilerse onu saptırır, kimi dilerse onu doğru yola sokar”. (Enam) ve kafir yaptıklarını cezalandırır! “Allah dileseydi puta tapmazlardı.” (Enam 107) _Ey Muhammed! Eğer seni sebatkâr kılmasaydık, puta tapanlara meyledecektin. İsra 74 _Allah isteseydi puta tapmazlardı. Enam 106 _“Andolsun ki, cin ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık.”(Araf 179). Biz dilesek, herkese hidayetini verirdik fakat "Cehennemi hem cinlerden hem insanlardan bir kısmıyla dolduracağım" diye benden kesin söz çıkmıştır. (Secde 13). Allah’nın, bütün insanları müslüman yapmak varken yapmadığını çünkü cehennemi insanlarla ve cinlerle dolduracağına dair kendi kendine söz verdiğini, cehennemin dolup dolmadığım anlamak İçin “Doldun mu?” diye sorduğunu, buna karşılık cehennemin: “Hayır daha var mı?” diye cevap verdiğini (Her şeyi bilen niçin cehenneme soruyor?) çünkü herkesi Müslüman yapmış olsa kendi kendine verdiği sözü yerine getirememiş olacağını “apaçık” bir şekilde açıklıyor! Allah, “ayağını koyuncaya kadar” cehennem bu şekilde konuşacaktır ki, işte o vakit dolmuş olduğunu anlatmış olacaktır.(Hadis) _Cehennemin daha yok mu arsızlığını bitirmek için Allah ayağını cehennemin kapısın önüne uzatır ve cehennem susar. Hadis _Bağışlanmak_ _Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını (günahları) dilediği kimse için bağışlar. (Nisa 116) _Allah, hem kullarını imansız kılıp hem de imansızlar diye cezalandırmak sûretiyle adâletsizliğin temsilciliğini yapmış olmuyor mu? Hırsızlık, zinâ, katliam gibi en korkunç suçları işleyenlerin günahlarını bağışladığı halde, Kur'ân'a inanmayanları, ya da Muhammed'i inkâr edenleri yani fikir suçlularını bağışlamıyor. _Muhammed, işlenen suç'u adâlet terazisine değil fakat din terazisine göre ölçeğe vurmuştur. Adam öldürmek, hırsızlık, zinâ vb... gibi en ağır suçları işlemiş olan kimselerin dahi, İslâm olmak sûretiyle günahtan kurtulmuş olarak doğruca cennet'e gideceklerini söylemiştir. .."Lâ ilâhe illa'llâh" diyerek, iğrenç günahlardan kurtulup Cennet'e girme olasılığını sağlamakta, ve böylece onu, nasıl olsa affolunacağı inancı içinde günah işleme alışkanlığına sürüklemektedir. _Muhammed, bir gün Harre tarafında dolaşırken Cebrail ile karşılaşır. Cebrail şöyle der: kim Allah'a şirk koşmadan ölürse, Cennet'e girecektir". Muhammed sorar: "Zinâ eder, hırsızlık ederse de Cennet'e girer mi?". Cebrâil: "Evet" der. İçki içse de yine girer." _Ebû Zerr ise inanmaz ve sorusunu üçüncü kez tekrarlar. Muhammed kızar ve ona "(Evet) Ebû Zerrin horluğuna, hakirliğine rağmen o kul zinâ etse de, şirkat etse de muhakkak Cennet'e girer. Muhammed, Ebû Zerr'in bu soruyu arka arkaya üç kez tekrarlamasına öfkelenmekle beraber, kendisi de, biraz yukarıda gördüğümüz gibi, Cibril'in getirdiği habere inanmamış görünerek üç kez sormuştur. __ _Kurban_ _Sembolik olarak evlat yerine hayvan kurban edilir. Kurban, eski çağlardan beri “Tanrıyı hoşnut kılmak ve yüceltmek amacıyla” uygulanmış olan bir gelenektir. Kan akıtma, başlı başına ibadettir. Amaç yoksula yardım değil ademden gelen adetle tanrıya ibadettir. Habil kabil kıssası: Tanrı, çoban olan Habil’in sunmuş olduğu kesilmiş koyunu kurban olarak kabul eder fakat çiftçi olan Kabil’in buğdayını kabul etmez. Bunun üzerine Kabil, kıskançlığa kapılıp kardeşi Habil’i bir vuruşla öldürür (Tevrat) Kuranda ise daha kısa anlatılır. _Diğer kurban türü de cihattır. Allah için kan akıtılır ve karşılığı da mükafat vardır. Tanrı’ya bağlılığın kan akıtımı yoluyla kanıtlanması vardır. Güç durumdaki yoksulu da doyurun da der. Allah’ı yüceltmeniz için o kurbanlıkları sizin buyruğunuza vermiştir (hac36-37) _Yahudiler muhammedin kurban mucizesi gösterirse ona inanacaklarını Muhammed de daha öncekilerin mucizeler gösterdi ve inanmadınız der _Mızrap Çocuk olayı: Türkiyede askerden kurtulursam oğlumu kurban edeceğim der ve kurban eder. _Ka’b el Eşref, Yahudi bir şairdir. Muhammedin adamları, ona dost gibi görünerek ve karısının itirazına rağmen gece gezintisine çıkarlar. Adamlar kabın kellesini kesip muhammede getirir. Bu cinayet karşısında Muhammed mutluluktan uçar. _Takıye_ _Hiledir. Amaca ulaşmak için her şey yapılır. İslama ısındırmak için ganimet mallarından pay ayırmak, bir bakıma takıye etmektir Tehdit karşısında dinden çıkmış gibi görünmek. Din elle dille değil kalple korunuyorsa sorun yok, takiye yapılabilir. Mümin oldu diye kureyşliler sümeyyeyi 2 deveye bağlayıp öldürmüş ve babası da islamdan çıktım diyerek takiye yapmış. Muhammed de onun imanı kanında, bu faziletlidir demiş. Kafirlerle dostluk yasaktır. Çıkar için ise helal. Devletler de böyle. _Müseylime de peygamberlik iddia eder ve 2 adam vardır. Onlara sorar, Muhammed kim? Resuldur. Peki ben kimim? Biri, sen de resulsun deyince serbest, diğeri bir şey demeyince kellesi gider. Muhammed ise biri takiye öteki hak yolunda doğrucuydu der. _Şehvet_ _Bedeviler ve Hıristiyanlar, “Peygamberlerin şehvetlikle uğraşmamaları gerektiğini, nitekim İsa’nın ve Yahya’nın kadınsız yaşadıklarını, muhammedin ise şehvet düşkünü olduğunu öne sürmüşlerdir. Allah ise bunlara karşılık: Önceki peygamberlere de “zevceler ve çocuklar” verdiğini yeminlerle haber vermiştir. _Kadın_ _İslamda kadın, aklen ve dinen eksik(zeka özürlü) yaratılmıştır. Kadın, hilekar ve düzenbaz, dayak atılmaya layık, yarım akıllı, erkeğin kölesi, mirasta ve şahitlikte erkeğin yarısı kadar hakkı vardır. İşte bu aklınızın eksikliğindendir. Kötülük, fitne ve uğursuzluk kaynaklarıdır. Eşek ve köpek gibi namazı bozanlardan sayılıp, dayak atılmaya ve daha aşağılıklara layık kılınmışlardır. _Ay takvimi_ _Ay tanrısından dolayı ay takvimi, cahiliyede de ay takvimi kullanılırdı. Allah odur ki güneşi ziya, ayı da nur yapmıştır ve aya konaklar belirlemiştir(takvim için) (Yunus 5) Ayın nurlu yaratılması üstünlüğündendir. Allah, göklerin ve yerin nurudur. Onun nurunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir. Allah dilediği kimseyi nuruna eriştirir.” (Nur 35) _Ramazan bayramı ay takvimine göre hilalin görüngü zamanda başlar ama her ülkede farklı olduğu için 1978 yılında toplanan İslam Kongresi’nde alınan bir kararla karışıklık giderilmek istenmiştir. Alınan kararla, bütün İslam ülkelerinde Ramazan’ın ve bayramların başlangıcı, ayın (hilalin) görünmesine göre değil, bilimsel astronomi yöntemlerine göre, ama hala eski usul devam etmekte. _Ölü dirilmesi_ _Allah, Musa'nın kavmine: "Siz bir kimseyi öldürmüş ve bunu birbirinize atmıştınız: "Sığırın bir parçasıyla ona (ölüye) vurun" diye ekler. Dediği gibi yaparlar ve sığırın bir parçasıyla ölüye vururlar; ölü dirilir. İşte böylece Allah ölüleri diriltir (bakara 69-73) _Yaz kış oluşumu_ _Sıcak şiddetlendiği vakitte namazı serinliğe bırakınız. Zira sıcağın şiddeti cehennemin kaynamasındandır. Cehennem rabbine: Ya Rab, beni ben yiyorum (izin ver)’ dedi. Allahu Teala da iki defa nefes almasına izin verdi. Nefesin biri kışın, diğeri yazın. Buhari _Deve_ _Devenin her cinsini Kur’an’da, bulmak mümkündür. Örn. cehennem kıvılcımları sanki birer sarı deve gibidir. Kıyamette gebe develerin başıboş salıverilecekler. Deve yükü bahşiş, adak develer, yününden döşek yapılan develer... _Maide_ _Sofra demektir. Bugün size dininizi ikmal ettim. Allahın adı anılmadan kesilen hayvan haramdır. Taş, ağaç vb. ile öldürülmüş hayvanlar haramdır. Dara düşerseniz haram etlerden yiyebilirsiniz. Vedâ haccında nâzil olmuştur. (artık bunlara eklenecek bir sözü olmadığını belirtmektedir.) Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, boynuzlanarak ölmüş, dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısk (Allah'a itaatten kopmak)tır. Bugün kâfirler dininizden ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı seçtim. Kim şiddetli açlık durumunda zorda kalır, günaha meyletmeksizin (haram etlerden) yerse, şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır. _Musa ve Hızır_ _Musa ve Hızır birlikte bir gemiye binerler. Fakat Hızır gemiyi deler; Musa dayanamaz ve “Halkı boğmak için mi gemiyi deldin?” diye sorar. Hızır kızar ve “Ben sana benimle beraberliğe sabredemezsin demedim ini?” der. Sonra Bir erkek çocuğu görürler. Hızır hemen çocuğu öldürür. Musa yine: Tertemiz bir canı katlettin ha! (Kehf 74). Bir köyde yıkılmak üzere bir duvar bulunmaktadır. Hızır, hemen bu duvarı doğrultur. Musa: Dileseydin, elbet buna karşı bir ücret alırdın” der. Hızır ise musaya: Soru sormanın ve sabırsız kalmanın doğru bir şey olmadığını öğretmek için, bütün bu yaptıklarının nedenlerini bildirir. Gemideki eşyalar yoksulların malıdır ve zenginlerin eline geçmesin diye batırdım. Erkek çocuğu öldürmüştür, çünkü öldürmemiş olsa bu çocuk kendi ana ve babasını dinden çıkaracaktır. Duvarın altında, iki yetim çocuğun hazineleri vardır. Babalan bu hazineyi onlara bırakmıştır. Ve Tanrı istemiştir ki, o iki çocuk ergin çağa gelsinler ve Tanrı’dan rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar! Bütün işler tanrıdandır. _Cehennem_ _Allah, zebanilere emreder: Tutun onu! Cehennemin ortasına sürükleyin! Sonra başına azap olarak kaynar su dökün ve deyin ki: ‘Tat bakalım. (Duhan 47-50) _Bağışlayıcı Allah, başka tanrılara inananları kavurucu ateşle kızartacak. Cehennemi insanlarla ve cinlerle dolduracağına dair kendi kendine yemin ettiğini söyler (Secde 13) İnsanlar cehennem yakıtıdır. Cehenneme attığı kişileri, ateşten bir dağ olan “Saud”a tırmandırcaktır ki. 70 yılda bu ateşten dağa çıkabilecek ve 70 yılda da inebilecektir. (Müddessir ) Zakkum ağacı, cehennemin dibindeki ağaçtır. Tomurcuklan şeytan başı gibidir. Cehennemliklere karınları dolana kadar yedirilir. Sonra kızgın irini içerler ve ciğerleri yakılır, başlarından aşağı kaynar su dökülür ve derileri erir ve kızdırılmış kamçılarla kırbaçlanırlar. _Cennet_ _Cennet, rüşvettir, şehvet yeridir. Eğer bana itaat ederseniz, memeleri yeni sertleşmiş, ceylan gözlü güzel bakire kızlar ve inciler gibi oğlanlar. Allah, buruşmuş, kocakarı olarak ölen kadınları cennete alırken “ceylan gözlü güzel huri” şekline sokup erkek kullarına hediye edecektir. Hadis. _Miraç_ 50 vakit namaz _Burak adındaki atına binerek Kâ'be'den Kudüs'deki Mescid-i Aksâ'ya gider ve oradan Cebrail ile birlikte gök katlarını çıkmağa başlar. Yedi kat'dan oluşan gök katlarından her birinde, eski dönem "peygamberlerinden" biri oturmaktadır (Örneğin İbrahim, Musa, İsa. vb.... gibi). Bütün bu peygamberler, Tanrı tarafından Müslümanlıkla emrolunmuşlardır. Tanrı kendisine, günde 50 vakit namaz kılınması için buyrukta bulunur. Muhammed gök katlarını inerken musa: 50 vakit namazın çok olduğunu söyleyip geri gönderir. Sonra 40 30 ve 5e kadar düşer artık Muhammed kavmine gelip müjdeyi verir. Buhari (Allah ve Muhammed, 50 vaktin saçmalığının farkına varamamış sadece musa varmıştır ve musanın aklıyla iş görmüştür.) ****** _Politik_ _Kuran: Evlatlıklarınızın boşanmış eşleriyle, yani gelinlerinizle evlenmek caizdir, der. _İslam, hırsızlığa ganimet der. _Eleştiri, hakaret değildir. Gelişimin ve medeniyetin kaynağıdır. Eleştiriye karşı olan medeniyetsizdir. Eleştiriden yoksun kalan, her şey gerilikler içinde yok olmaya, yok olana kadar her şeyi ilkellikler içinde tutmaya mahkumdur. Semavi dinlerden eleştirilemeyen tek kitap kuran olduğu için binlerce yıllık ilkellikler gerçek olarak kabul edilir ve gericiğin kaynağıdır. Eleştirilemez çünkü eleştien kafir olur ve öldürülmesi gerekir. _Tek kitap okuyandan kork! Bu deyim, tek kitaba bağlı kalmanın, bağnazlığa, bilgisizliğe ve hoşgörüsüzlüğe sürüklenmek demek olduğunu anlatıyor. Batıyı karanlık çağdan aydınlığa çıkaran tek kitap egemenliğinden kurtulmuşluklarıdır. Şeriat ülkeleri akla sırt çevirdikleri için sefalet içinde uygar milletlere köle olmuşlardır. Atatürk sayesinde Türkiye de akıl yoluna girdi ama hala tek kitap özlemiyle yananlar gerçeğe akılla değil şeraitle gidilir diyenler vardır. Şeraitte akıl akılsızlıktır. Demokrasi şeytanın yoludur. Akıl 2500 yıllık cahiliyeden kalmadır. _Batı dünyası, akılcı güce sahip bulunduğu için, her daim kendi kendisini aşma olasılığına sahip olarak geleceğin daha üstün uygarlıklarını yaratacaktır. _Şeriatçılar şeraitten de habersizdirler ve bir şey söylediğnizde uyduruyorsun diyerek küfretmeleri, onların ilkelliklerinin, kültürsüzlüklerinin kanıtıdır. Fikre karşı akılcı yoldan karşılık vermekten aciz bulundukları için, küfrederler. _Dinciler, dini aklın önüne geçirip rehber edinirler. Amaçları halkı egemenlikleri altına almaktır. _Türkiye Cumhuriyeti devleti, vahiylere göre değil, akılcı verilere dayalı olarak kurulmuş “laik” bir devlettir. _İncil iktidara susamış papazlar tarafından yazılmıştır. Putperestlik dönemine ait kaynaklardan esinlenilmiştir. _Minareyi çalan kılıfını hazırlar. _Kureyşli Ümeyye, muhammedin peygamberlik rakibi. Tevratı bilen, gelecek peygamberin kendisi olduğunu söyleyen. Kurana öncekilerin masalları diyen. Önceleri muhammed tarafında sonra, Muhammed canileşince, bedir sonrası müşriklerin cenazesini kuyuya attırınca araları bozulur. _Velid b. Muğire, zengin kureyşli, adil ve iyiliksever olarak bilinir, kabe masraflarını tek başına karşılar. Allah ona o kadar nimet vermiş ama o muhammede nankörlük etmektedir, sapık, zorba der. _Eşler_ _Hz. Ayşe, Muhammed’e, “Sen ne zaman güzel bir kadın görmüş olsan, ona sahip olabilmek için, gökten hemen bir ayet iniverir” der. Muhammedin 11 karısı vardır. Muhammed’in şehvet gailesine kapıldığını öne sürerler _Bal şerbeti olayı: Zeynebin odasında şerbet içip çok kalınca, ayşe kıskanır ey resul ağzın kokuyor deyince peygamberin sevmediği koku olduğu için bir daha bal şerbeti içmeyeceğini söylemiş, ayşe ile hazfa sonra diğer eşleri dedikodu yaparlar ve ahzap 51 ile haremi sıralama olayı gerçekleşir. _Mariya-hafza olayı: Peygamber cariyesi mariya ile hafsanın odasında sevişirken hafsa odaya girer ve onları görür ve resul bu aramızda bir sır olsun der ama hafsa ayşeyle peygamberin dedikodusunu yapar. Peygamber sinirlenir ve karılarıyla uzun bir süre yatmayacağını söyler ama dayanamaz. Bunun üzerine Tahrim suresi iner. 1. Ey peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak, Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? 2. Allah gerektiğinde yeminlerinizi bozmayı size meşru kılmıştır. 3. Hani peygamber eşlerinden birine, gizli bir söz söylemişti. Fakat eşi o sözü başkasına haber verip Allah da bunu peygambere bildirince. Peygamber, bunu sırrı açıklayan eşine haber verince o, "Bunu sana kim bildirdi?" dedi. Peygamber, "Bunu bana, hakkıyla bilen Allah haber verdi" dedi. 4. (Ey peygamber'in eşleri!) Eğer siz ikiniz Allah'a tövbe ederseniz, ne iyi. Çünkü kalpleriniz kaydı. Eğer Peygamber'e karşı birbirinize arka çıkarsanız bilin ki Allah onun yardımcısıdır, Cebrail de, salih mü'minler de. Bunlardan sonra melekler de ona arka çıkarlar. 5. Eğer o sizi boşarsa, Rabbi ona, sizden daha hayırlı, müslüman, inanan, sebatla itaat eden, tövbe eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verebilir. 10. Allah, inkâr edenlere, Nûh'un karısı ile Lût'un karısını örnek gösterdi. Bu ikisi, iki salih kişinin nikâhları altında bulunuyorlardı. Derken onlara hainlik ettiler de kocaları, Allah'ın azabından hiçbir şeyi onlardan savamadı. Onlara, "Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin!" denildi. 11. Allah, iman edenlere ise, Firavun'un karısını örnek gösterdi. Hani o, "Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap. Beni Firavun'dan ve onun yaptığı işlerden koru ve beni zalimler topluluğundan kurtar!" demişti. 12. Allah, bir de iffetini sapasağlam koruyan ve bizim de kendisine ruhumuzdan üflediğimiz, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını doğrulayan İmran kızı Meryem'i de (inananlara) örnek gösterdi. ********************** _Arap Milliyetçiliği ve Türkler_ _Osmanlılığı "Arapçılık" şeklinde anlayanlar ve Osmanlılığı savunur görünüp araplılık davasını yürüten araplar: “Muhammed Abduh ve Celâleddin Afganî.” Şöyle derler: Osmanlılığın Araplılıkla bağdaşmayacak hiçbir şey kalmamıştır artık. Osmanlılık demek, İslamın özüne dönmek dernek olduğundan, Araplar için Osmanlılığı savunmak kadar kendi çıkarlarına uygun başka bir davranış yoktur. Araplılığı Osmanlılık kisvesi altında geliştirmek, güçlendirmek, yaşatmak için her şeyi yapmaktır. Kral Abdullah'a ve onun gibi düşünenlere göre İslamı tam olarak uyguladıkları sürece Türklerin kurduğu Osmanlı devletine bağlılık Arapların işine gelmiştir. _Arap tarihçi Al-Bazzaz: Büyük devlet örgütü kurmakla ve fetihler yapmakla üstünlük kuran Türkler (İslama girdikten sonra) Türk asıllı olmayan öğelerden ordu ve yönetici sınıf yaratmışlardır ve bu öğeler kendilerini Türk halkına daima üstün saymışlardır. Bunlar, halkı Türk diye aşağı gören Osmanlı hanedanına bağlı kimseler olarak ve Osmanlı adıyla çağırılmışlardır." _Sultan Süleyman zamanı, Hafız Hamdi Çelebi, padişaha sunduğu bir şiirinde, özellikle Muhammed'in Türkü küçültücü sözlerinden esinlenmiş olarak,"Padişahım, Turk'ü öldür, baban alsa da. Yüce peygamber:-'Türk'ü öldürünüz, kam helâldir'- demiştir" demekle sakınca bulmamıştır. Padişah da bunu onaylamıştır. _Abdülhamid'in en yakın danışmanları Araplardı. Abdülhamid, Türkten çok Araplara güvenirdi. __ _1975’lerde şeriatçı Türk basını, Atatürke deccal derken, ölen arap kralı faysal için nerdeyse ağıtlar yakacaktır. _1978 Erbakanın bakanı, fehim adak, kahire ziyaretinde ben türk değil, arap milliyetçisiyim demesi alkışlar toplayacaktır. _1975 Mısır başkanı Enver Vedat, rum makaryosa destek ve kardeşlik duygularını iletti. Filistin başkanı arafatın temsilcisi ebu mazer, Rumlara, biz sizi kardeş mücadeleciler sayıyoruz. Zaferiniz bizim zaferimizdir. Düşmanımız ortaktır dedi. Bizim türk şeriatçıları ise daima arabın yanında yer almıştır __ _Araplardaki Tük düşmanlığı_ _Tüm Araplarda bir Türk nefreti vardır çünkü Türkler arapları sömürge yaparak geri bırakmışlardır. Halbuki arapları ve Türkleri geri bırakan şeriatın kendisidir. Araplar bunu kabul edemediklerinden Türkleri suçlar. Arap yazarları, Araplar için en büyük talihsizliğin Türklerle ilişki kurmak olduğunu söylerler. 1957 Şeyh Muhammed, Fussilet 53. ayetiyle, Rahman 33.ayetindeki hükümlerde hidrojen bombasının ve gezegenlerarası uyduların sırrının bulunduğu ve eğer Türkler gelip de Arap ülkelerini istila etmemiş olsalardı Arapların, Ruslardan ve Amerikalılardan önce uzaya adam gönderme olanağım bulmuş olabileceklerini ileri sürmüştür. _Araplar Osmanlı halifelerinden nefret ederken, Türk şeriatçıları arap atalarından gururla bahseder. _Arap komando teşkilatının yetiştirdiği elemanlar sinsice demokratik Türkiyeyi çökertmeye çalışmaktadır. Atatürk ve uygarlık düşmanlığında birleşmeleri de bundandır. Çünkü onlar, Türkün kendi kendisini tanımadığından emindir. _Osmanlı Ordusundaki Arap Subayların İhaneti: Bu subayların gönlünde sadece Arap davasına hizmet hırsı yatmaktaydı. Arap subaylar orduyu parça parça ayırırlar ve içlerindeki arap ajanlar sayesinde pusuya düşürürlerdi. Bu ahad örgütüydü ve bu örgütten daha büyük olan suriyede kurulmuş bir örgüt daha vardı. Arap doktor, din adamı, öğretmen, iş adamının tek amacı din kardeşliği aldatmacasıyla Türk devletini batırmaktı. Araplar, Türk hükümdarlatının kızlarıyla evlenmesi, dostluk kurmak istermiş gibi davranışları fakat türlü hile ve düzenlerle Türk hükümdarlarına oyunlar oynaması. _I. Dünya Savaşı'ndan yenik ve bitik çıkan Türkiye'nin en büyük düşmanlarının dahi yapmadıkları arsızlıkları ve toprak hırsızlıklarını Araplar yapmayı düşünmüşlerdir. Camilerde ve din okullarında din adamlarını ve parlamentoda bazı siyaset adamlarını kendi arzu ettiği şekilde konuşturarak onları kendi emellerine hizmet eder duruma getirmenin kurnazlığını keşfetmiştir. _Kur'anın "Ye'cûc-Me'cûc" diye sözünü ettiği Türklerdir. Arapların bu Türk düşmanlığı 1400 yıl boyunca sürmüş. Arabın tarihi Türk asıllı olanları dahi kendi öz toplumuna, yani Türke karşı düşman yapmıştır. Türklere karşı zaferler kazanılmadıkça hüküm günü gelmiş olmayacaktır. Arap inançları odur ki, huzur, bolluk ve refah, Türklerin yok olmasıyla sağlanacaktır. Muhammed'in Türkler aleyhine: "Türkler size ilişmedikçe siz de onlara ilişmeyin; çünkü sizi severlerse yerler, sevmezlerse öldürürler") _Bin Bir Gece Masalları, Arabın Türk aleyhtarlığının kutsal kitabıdır. Bu masallarda Türk, kaba kuvvet temsilcisi, küstah, Bağdat sokaklarında, sanki halkın efendisiymiş gibi- kibirle dolaşan, Tanrı'yı ve kutsal ne varsa her şeyi hakir gören bir tiptir. Halk, Türkün merhametsiz davranışlarından yılmıştır fakat her şeye rağmen onun zekâ ve idrak yoksunluğuyla gizliden gizliye alay etmektedir. Zira Türk, bu masallara göre, kaba kuvvetle zekâ yoksunluğunu nefsinde toplamıştır. Ayağını bastığı yeri harabeye çevirir. Beyaz tenli, pembe güzel yüzlü, kumral saçlı Türk çocuğu tanımı yer almıştır. Bütün bunlar, hiç kuşkusuz kara tenli Arabın kıskandığı şeyler olmuştur. Emeviler zamanında ırta asya'da Türk ülkelerini fetheden Araplar, Türklerden köle edinme sistemini kurmuşlardır. Bu şekilde yetiştirilen Türk kölelere “memlûk" (beyaz köle) adı verildi. _Arapların türke ihaneti sadece bir özgürlük savaşıdır ve hoşgörülmelidir. __ _Muhammed_ _Muhammed, ilk Arap milliyetçisi olarak bilinir. Kendisini Arap ümmetine Arapça Kur'an ile gönderilmiş "peygamber" şeklinde tanımlamış ve Arapları, dil, ırk, gelenek birliği gibi unsurlar yoluyla devlet halinde toplamış. Sonra cennet ve ganimet vaatleriyle saldırgan bir ruha sahip kılarak emperyalist yönde hazırlamıştır. Hükümleri, bazı toplumları (örneğin Yahudileri) kandırmak ve kendisine bağlamak maksadıyla koymuştur. Muhammed Arap olmakla övünmüş. Arap kavmini insanlığın en üstünü ve diğer toplumların "efendisi" olarak ilan etmiş, "Kavm-i necib" olarak nitelendirmiştir. Araplar, İbrahim Peygamberin ve onun oğlu İsmail'in soyundan gelen üstün zürriyetindendirler; Arapları sevmeyi ve saygı göstermeyi İslamın adeta bir "iman şartı" haline getirmiş, gerçek Müslüman olabilmek için Arapları sevip saymak, ben arabım, kuran Arapça ve cennetin dili de Arapçadır. Arapları seven beni seviyor demektir. Arapları aşağılatan kişi müşrik sayılır; zirâ Arapları küçültmek İslâm'ı küçültmek demektir." _Muhammed; Yahudilerden ve Hıristiyanlardan edindiği bilgilerle kafasında şekillendirdiği Tanrı'yı Arap karakteriyle, zihniyetiyle, dünya ve ahlak anlayışıyla ve Arap geleneklerine bağlı olarak, Arapça konuşur göstermiştir. _Arap milliyetçiliği_ _Arap milliyetçiliğinin başlangıç noktası çıkarlardır. Bunun için renkten renge şekilden şekle girerler. Hitlerle komunizme karşı daha sonra komunistlerle Türklere karşı, İngilizlerle işbirliği yaparlar. _Alman milliyetçiliği gibi Arap milliyetçiliği de, "üstün millet" kuramına dayatılmış ve "Arap olmayanlara husumet" duygusuyla beslenmiştir. _Arapçılık islamdan daha üstün diyen bazı arap yazarlar, Müslüman arap ile hristiyan arabı kaynaştıran güçtür. Al husri, Arapça konuşan halkları tek ulus olarak tanımlar. Araplardaki, arap milliyetçiliği islamdan 10 kat daha güçlüdür. İslam birliği Araplar için sonu olmayan ve çıkar sağlamayan boş bir gayrettir. Din denen şey Allah ile kişi arasındadır. Halbuki vatan, tüm toplumun sorunu demektir ve vatana bağlılık hakim olunca milliyetçiliğin gelişmesi daha sağlam bir zemine oturmuştur. Koyu şeriatçılar-meczuplar dışında kimse İslam birliğini istemiyor. Araplar Muhammedi, tanrı elçisi olarak görse de, esas itibariyle arap ırkından çıkma kahraman şeklinde kabul ederler. _Arap milliyetçileri, islam tarihine arap tarihi olarak bakar ve devleti laik şekilde yönetirler. Şeriat eskiden güçlü devletler kurmaya hizmet etmişse de çağımıza uygun değildir. Komunist, hristiyan, ateist, Müslüman Araplar arap milliyetçiliğinde birleşirlerken, türk şeriatçısı Müslüman olmayan Türke düşman gözüyle bakar ve İslam öncesi Türk tarihini yok sayar. _İslam öncesi arap yaşantısını ne kadar cahil diye tanımlarlarsa muhammedin yaptıklarını o derece yücelteceklerini sanmışlardır. Onun için cahiliye demişlerdir. Arap milliyetçileri ise cahiiyeyi reddeder. İslam öncesi arap tarihiyle gurur duyar çünkü bu tarih islamı doğurmuştur. İslami yazarlar, İslam sonrası gelişmeleri Allahın eseri olarak değil de, arabın İslam öncesi uygarlığının sonucu olarak görür. Medeniyet demek zengin bir dil demektir. Arap dili de İslam öncevi çok zengindir. Kadın evleneceği erkeği seçer ve boşayabilirdi. İbni hişam. Örnk. Selma bin amr. _Arap saldırıları ve yağma ve talanları dini yaymak için değil, tıpkı haçlı seferleri gibi din adına varlık sağlamak uğrunadır. _Osmanlı Ordusundaki Arap Subayların İhaneti: Bu subayların gönlünde sadece Arap davasına hizmet hırsı yatmaktaydı. Arap subaylar orduyu parça parça ayırırlar ve içlerindeki arap ajanlar sayesinde pusuya düşürürlerdi. Bu ahad örgütüydü ve bu örgütten daha büyük olan suriyede kurulmuş bir örgüt daha vardı. Arap doktor, din adamı, öğretmen, iş adamının tek amacı din kardeşliği aldatmacasıyla Türk devletini batırmaktı. Araplar, Türk hükümdarlatının kızlarıyla evlenmesi, dostluk kurmak istermiş gibi davranışları fakat türlü hile ve düzenlerle Türk hükümdarlarına oyunlar oynaması. __ _Karışık_ _Gökten inmiş gibi gösterilen hükümleri, kafası aydınlanmış ve cehalet uykusundan uyandırılmış insanlara kabul ettirmenin olanağı yoktur. Halkı köle gibi ve Tanrı'dan geldiği iddia olunan hükümlerle yönetmeye alışmış ve yeryüzünü halka cehennem (yoksulluk ve sabır yeri), fakat kendilerine cennet yapan Müslüman yöneticilerin en büyük huzursuzluğu elbette ki bütün bu yalanlara 'Hayır' diyebilecek kafa yapısının oluşabilmesidir. _Hiçbir ulus diğer bir ulusa oranla üstün ya da aşağı değildir. Milletleri üstün ya da geri yapan şey, ulusların kendi gayretleri ya da miskinlikleridir. Üstün diye tanınan ulusları gerçekten üstün yapan tılsım, eğitimdir, kültürdür ve akılcılıktır. Uluslar, ilahi bir gücün, keyfî iradesiyle değil, kendi çabaları ve çalışmaları, akıl yolunu seçmeleri ve müspet ilme, ahlaka yönelmeleri sayesinde gelişirler, ilerlerler ve uygarlık kademesinde yükselirler. _Orhun kitabelerinde, Türklerin çok hoşgörülü ve faydacı olduğu, diledikleri dine geçebildikleri ve farklılıklar yüzünden asla düşmanlık beslemedikleri anlatılır. Zerdüşt dinine, mani dinine, hristiyanlığa, yahudiliğe geçen Türkler kardeşliklerini sürdürdü. Müslüman Türk ise Müslüman olmayan türkü dışladı. Şeriatçı arap ise, hristiyan Araplarla bile ittifaklar yapar çünkü önemli olan Arapçılıktır. _Şeriatçılar Atatürk heykellerini put niteliğinde kabul edip kırıp atmak isterler. Oysaki Atatürk heykelleri, tarihten silinmek üzere bulunan ve ilkellikler içerisinde çırpınan Türk milletini kurtarıp uygarlık rayına yerleştiren, çok kısa bir süre içerisinde İslam ülkelerinin en önüne geçiren bir insanı minnet ve saygı ile anmak için dikilmiş şeylerdir. Hiçbirimiz Atatürk heykelinin karşısına geçip kader dilenciliği yapmayı aklımızdan geçirmeyiz; ya da 'Bizi şeytanların şerrinden koru' filan diye dua etmeyiz. Çünkü onun heykellerini 'ilah', 'put' niteliğinde görmeyiz. Oysaki bir taş parçasına ya da benzeri şeylere (putlara, ilahlara vs.) tapanlar 'felah' bulmak ve ilahi ihsanlara kavuşmak için yalvar yakar olurlar. Nitekim Kabe'deki 'Kara Taş'a dokunmak, onu öpüp okşamak, Arapların eski putperestlik döneminden kalma ve batıl inanç niteliğinde olan gelenekleridir _Arap milliyetçisi Muhammed Raşid Riza'nın Mehmet Âkife, Kur'an'ın hiçbir şekilde Türkçeye Çevrilemeyeceğini ama Kur'an'ı İngilizceye çeviren bir İngilize, bunda hiçbir sakınca olmadığını söylemiştir. _Yahudiler kendilerini İbrahim'in soyundan bilirler. Gerçek şudur ki, İbrahim hikayesi eski Babil'de Abarama adıyla bilinen bir çiftçinin ya da Hint efsanesinde Brahma adıyla anılan Yaratıcı'nın yaşamlarından alınmış masaldan başka bir şey değildir. _19. yüzyılda milliyetçilik, ilerici bir davranış anlamındaydı. Milliyetçilik, bir devletin var olabilmesi için gerekliydi. Alman birliğinin ve İtalyan birliğinin ya da Arap birliğinin kuruluşunda milliyetçiliğin rol oynadığı bilinen bir gerçektir. Yunan, Bulgar, Sırp vs. ulusal benlik şahlanmasıyla bağımsızlığa ve canlılığa yönelmişlerdir. Ulusallık duygusundan yoksun Türk toplumu ise Osmanlı devleti yönetiminde zavallı ve miskin yaşamlarını sürdürmüştür. _İngilizler Fransızları "frog" (kurbağa) diye çağırırlar, Fransızlar da İngilizleri "rozbif" kanlı et diye çağırırlar. _Kaşgarlı Mahmud, Divan-i Lûgat-it-Türk adlı yapıtında Tanrı'nın Türk ulusunu kendi ordusu olarak seçtiğini ve "Bir ulusa kızarsam Türkleri o ulus üzerine musallat kılarım" dediğini… _Araplar, din adına yapılan savaşları ve yağmaları "meşru", fakat bunun dışında yapılanları "gayri meşru" görmeye alışık olduklarından, Türkleri de bu değer ölçüsüne vururlar. _Kendilerini Tanrı emri gereğince İslamı yaymak ve bunun için de savaşlar yapmakla görevli sanan Araplar, şu ya da bu suretle çeşitli uluslarla ve örneğin İranlılarla, Türklerle temasa gelmişlerdir. _Çöl arabının karakter özellikleri: Hırsız, yalancı, şehvet düşkünü… _Selçuklu hükümdarı Keykavus, 1261 mogol istilası yüzünden bizansa sığındı ve hristiyan oldular. Gagauzlar. __ _Kişiler_ _Al-Bazzaz, 20. yüzyılın Arap milliyetçiliğinin otoritesi şöyle der: İslam, Arabın kendi öz milli dinidir. Peygamber Araplardan seçilmiştir. Kur'an onların diliyle indirilmiştir, İslamiyet Arapların İslam öncesi geleneklerini sürdürmüştür. _Atatürk 1923 tarihinde Konya gençleriyle yaptığı bir konuşmada: Yüzyıllar boyunca millilik bilincinden yoksun kalmışlığımızın sonuçlarını anlatırken, "Osmanlı İmparatorluğu içindeki çeşitli halklar hep milli akidelere sarılarak, milliyet ülküsünün gücüyle kendilerini kurtardılar. Biz, ne olduğumuzu, onlardan ayrı ve onlara yabancı bir millet olduğumuzu sopayla içlerinden kovulunca anladık. Gücümüzün zayıfladığı anda bizi tahkir, tezlil elliler. Anladık ki, kabahatimiz, kendimizi unutmaklığımıznıış. Dünyanın bize saygı göstermesini istiyorsak, önce bizim kendi benliğimize ve milliyetimize bu saygıyı hissen, fikren, fiilen gösterelim; bilelim ki milli benliği bulunmayan milletler başka milletlerin avıdır" demişti. _İbn Haldun. Mukaddimede, Arap karakterini: Hırsız ve talan ruhlu, kaba ve haşin, ayağını bastığı yeri harabeye çeviren, kanun ve hukuk duygusundan yoksun, toplum düzeni duygusuna yabancı, otorite tanımaz ve anarşik ruhlu, uygarlık düşmanı ve bu nedenle insan iradesi mahsulü olan kanunlarla değil ancak gökten inme korkutucu emirlerle idare edilebilen yaratık olarak tanımlar _Mısır, el ezherde okuyup da arap milliyetçisi olmamak ve Türk aleyhtarı duygulara sürüklenmemek imkansızdır. Araplarda dar görüşlülüğe- ezher kafalı adam derler. Osmanlıda devlet adamlarının çoğu ezherde yetiştirilirdi. __ _Türkler hakkında_ _El-Hamîd: Türk, ömrünün günlerini atı üzerinde geçiren, insan avlamazsa vahşi hayvan avlayan, gerektiği zaman hayvanlarından birinin kanını emen, sadece et yiyen, hem çoban, hem seyis, hem cambaz, hem baytar, hem süvari olan, daima savaşan, savaşırken geri çekilmeyen ve savaşı sırf ganimet almak için yapan kimsedir. _Abû Süleyman: Türkler, aynen zenciler gibi hayvan niteliğinde şeylerdir; şu farkla ki, zenciler zayıf ve zavallı yaratıklar kategorisine sokulabilirken, Türkler, güçlü vahşi hayvanlara benzetilmelidir. _Yazid b. Mazyad: Türk, ümit edilmeyecek şeye karşı ümit beslemez. İyi bilmediği şeyin hiçbir tarafını bilmez. İyi bildiği hususun tamamını sağlam yapar. Her işini bizzat kendi yapar. İçi dışı gibidir. Hiçbir sonuç çıkmayacak şeyle uğraşmaz. _Al-Mes'ûdî: Türkler güneşin batışına ve çıkışına oranla uzakta yaşadıklarından, bulundukları bölgelerde çok kar vardır ve oralarda çok soğuk yapar. Bu nedenle şişman ve gevşek vücutludurlar ve kemikleri öylesine elastikidir ki, kaçarken arkalarına dönerek ok atabilirler. Mes'ûdî'ye göre Tanrı'nın üstün bir ırk olmak üzere yarattığı Sami ırkından Araplar çıkmıştır; Türkler ise, farklı bir aileden, Yafıs'ten gelmedirler. Sami, Nuh'un en sevgili oğludur; bu nedenle Tanrı'dan dileği olmuştur ki, bu oğlundan çıkma uluslar üstün nitelikte olsun. Nuh'un bu.duasını kabul eden Tanrı, tüm peygamberleri Sami ırkından çıkardı ve kitaplarım da onlar aracılığıyla yolladı. _Al-İsrâhrî'ye göre, halifelerin Türk Köle Kullanmaları Türkün "Sadık, Cesur ve Disiplinli" Oluşundandır. İtaatkârlığın ve yersiz sadakatin öyle pek fazla övünülecek bir değeri olmadığını Arap yazarlar bilirlerdi. Onlar için övünülmesi gereken şey, belagat, talakat (güzel konuşma), bilimde (din bilgilerinde) yükselme... vb. niteliklerdi. Arapları diğer uluslara üstün sayarlarken değerleme kıstası olarak bunlara bakarlardı. _Türkler, vahşi yaratık tabiatındadır ve insanların haşin, sert yüzleri vardır ve saçları seyrektir. Yasa nedir tanımazlar, merhamet nedir bilmezler fakat iyi savaşçıdırlar. Çevrelerinde bulunan tüm ülke halklarıyla husumet ve savaş halindedirler. Ateşe taparlar ve ölülerini yakarlar. ******* _Muhammed Abduh_ (1849-1905) _İslamcılık'ın kurucusu olarak kabul edilir. Mason Üstadı. Babası Türk, annesi Mısırlı'dır. Bir hafız tarafından eğitildi. Medrese ve El-Ezher eğitimlidir. _İslâmiyet ve Hristiyanlık gibi İki büyük dinin bir gün elele vererek birbirlerini kucaklayacaklarını ümid ediyorum. _Cemaleddin Efganî_(1838-1897) Masondur ve abduhun hocasıdır. _İslami modernizmin kurucularından ve ümmet birliğinin savunucularındandır. Müslümanlara uyuşukluklarından kurtulma ve kendi özlerine yeniden sahip çıkma çağrısında bulunarak ülke ülke dolaştı. İngilizler'e nefretle bakan Efgani, İslam alemini Avrupalı devletlerin baskısından kurtarma kararlılığında olmakla birlikte başarılı olunabilmesi için Avrupa'daki bilim ve teknoloji eğitiminin alınması gerektiğine inanıyordu _Müslüman Kardeşler Cemiyeti – İhvân_ _Arap dünyasının en eski, en etkili ve en büyük İslami hareket. Mısır'da 1928 yılında pan-İslamist, şeriatçı,[4] dinî-siyasi amaçlarla çalışan toplumsal hareket olarak kurulmuştur. _Seyyid Kutub_ _İslam alimi, Kutubculuk fikrinin babası. Mısır Müslüman Kardeşler'in önde gelen üyelerinden biriydi. 1966'da Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdülnasır'a suikast planlamaktan suçlu bulundu ve asılarak idam edildi. El Kaide ve IŞİD gibi küresel cihatçı örgütlerin ideolojik köklerinin temelini oluşturan dini-politik doktrin olan " Selefi cihatçılığın babası" olarak kabul ediliyor. _Kutubculuk, hayatın tüm alanlarında kesinkes İslami anlayışa dönerek batılılaşmanın dünyaya yaydığını öne sürdüğü barbarlık ve yozlaşma hastalığının ve bunun başta İslam toplumunda görülen cahiliye pratiklerinin kötü etkileriyle mücadele etmeyi ve bunun tek kurtuluş yöntemi olduğunu savunmaktadır. Bazı yazarlar tarafından kökten dinci ve cihatçı bir İslami akım olduğu öne sürülmektedir.[1] Usame bin Ladin ve el-Kaide tarafından da fikri bakış açısı ve Batı'ya karşı mücadelede meşrulaştırma aracı olarak kullanılsa da Kutub'un başlıca hedefi Mısır'ın ve diğer Müslüman devletlerin Batılılaşmış, yozlaşmış ve İslami hayattan sapmış yöneticileriydi ***************
·
2.828 görüntüleme
Öft okurunun profil resmi
Çok taraflı bi metin. Metnin bütünü yazarın kendi düşünce yapısına göre aslından saptırdığı fikirlerden oluşmuş. İslam arapçılık değildir. Aksine osmanlıda türk milliyetçiliğiyle islam özdeşleşmiştir. Kurtuluş savaşı da böyle kazanılmıştır.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.