Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

404 syf.
·
Puan vermedi
Umberto Eco
Umberto Eco
Felsefe Tarihi 3
Felsefe Tarihi 3
Eco, Kitabında 11 ile 13. yüzyıllar arasında Batı'da, siyasi ve toplumsal hayatta, sanat, ekonomi ve teknoloji alanlarında büyük değişimler ve gelişmeleri ele almıştır, dönemdeki maddi ve entelektüel uyanışın bir parçası olarak felsefe de önemli bir rol oynamıştır. Bu dönemde Batı'da siyasi yapılar ve toplumsal hayat büyük bir değişim sürecine girmiştir. Feodalite sisteminden merkezi monarşilere geçiş gözlemlenmiştir. Bu dönemde siyasi güç merkezileşmiş ve kraliyet otoritesi güçlenmiştir. Aynı zamanda şehirleşme ve ticaretin gelişmesiyle birlikte sosyal yapıda da önemli değişiklikler yaşanmıştır. Bu dönemde orta sınıfın oluşumu ve güçlenmesi gözlenmiştir. Sanat alanında da 11 ile 13. yüzyıllar arasında büyük bir dönüşüm yaşanmıştır. Gotik tarzın ortaya çıkmasıyla beraber mimari, resim ve heykel alanında büyük ilerlemeler kaydedilmiştir. Gotik katedraller ve kiliseler, o dönemin estetik anlayışını yansıtan yapılar olarak öne çıkmıştır. Aynı zamanda minyatür sanatı da bu dönemde büyük bir gelişme göstermiştir. El yazmaları ve kitaplar üzerindeki detaylı ve incelikli süslemeler, bu dönemin sanatının önemli özelliklerindendir. Ekonomi ve teknoloji alanında da 11 ile 13. yüzyıllar arasında büyük ilerlemeler yaşanmıştır. Tarım tekniklerinde gelişmeler, yeni tarım aletlerinin kullanımı ve tarım verimliliğinde artış gözlemlenmiştir. Ticaretin gelişmesi ise kentlerin büyümesine ve ekonomik canlanmaya yol açmıştır. Ayrıca, su gücü ve rüzgar enerjisi gibi yeni enerji kaynaklarının kullanımı da teknolojik ilerlemelerin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu dönemdeki maddi ve entelektüel uyanışın bir parçası olan felsefe, düşünsel açıdan da büyük gelişmeler yaşamıştır. Skolastik felsefe, Aristoteles'in eserlerinin Batı'ya yeniden tanıtılması ve İslam dünyasıyla etkileşim sonucunda ortaya çıkmıştır. Skolastik felsefe, inanç ve akıl arasında bir denge kurmaya çalışan bir düşünce sistemi olarak öne çıkmıştır. Ayrıca, bu dönemde felsefenin yanı sıra bilim de önemli gelişmeler kaydetmiştir. Özellikle matematik ve astronomi alanında büyük ilerlemeler yaşanmıştır. 11 ile 13. yüzyıllar arasında Batı'da yaşanan siyasi, toplumsal, sanatsal, ekonomik ve teknolojik dönüşümler, felsefe ve düşünsel gelişmelerle birlikte tarihin dönüm noktalarından birini oluşturmuştur. Bu dönemdeki değişimler, Batı'da modernizasyon sürecinin temellerini atmış ve gelecekteki ilerlemelerin ve gelişmelerin yolunu açmıştır. Bu süreç işe 13. yüzyıl, tercüme ve yorum hareketinin etkisini gösterdiği bir döneme kapı açmıştır. Bu hareket, Batı'nın Araplar ve eski Yunan karşısındaki felsefi gecikmesini telafi etme çabasını ve aynı zamanda "skolastik" döneme bakışını değiştiren tartışmaların kaynağını temsil eder. Bu tartışmalar, tezlerin ve karşı tezlerin sunulmasıyla bir sonuca ulaşılır ve bu tartışmaların mekanı ise üniversitelerdir. Bu dönemde, Batı medeniyeti, Arap dünyasının ve antik Yunan medeniyetinin bilimsel ve felsefi mirasını keşfetmeye başlamıştır. Arapça ve Yunanca eserlerin Latince'ye çevrilmesi ve Batı dünyasına aktarılması, bilginin yayılması ve gelişmesinde büyük bir rol oynamıştır. Bu tercüme ve yorum hareketi, aynı zamanda skolastik döneme yönelik eleştirilerin ortaya çıkmasına da yol açmıştır. Skolastik dönem, Hristiyan teolojisinin felsefeyle birleşmesiyle oluşan bir dönemdir ve bu dönemin yöntemleri ve yaklaşımları sorgulanmaya başlanmıştır. Üniversiteler, bu tartışmaların merkezi haline gelmiştir. Üniversitelerde, farklı düşünce okulları arasında yapılan tartışmalar, tezlerin ve karşı tezlerin sunulmasıyla ilerler. Farklı felsefi ve bilimsel fikirlerin çatıştığı bu ortamda, sonuca ulaşmak için akademisyenler arasında aktif bir tartışma ve eleştiri süreci yaşanır. Bu tartışmalar, hem bilginin gelişimine katkı sağlamış hem de farklı düşünce okullarının etkileşimini artırmıştır. Üniversiteler, bilginin üretildiği ve paylaşıldığı merkezler olarak, bu dönemdeki fikirlerin yayılmasını ve gelişmesini sağlamıştır. Ancak 13. yüzyılın sonlarında, bir açıklama modeli olarak kabul gören Aristoteles felsefesine güven sarsılır. Aristoteles'in felsefesi, o dönemde birçok alanda kabul gören bir düşünce sistemi olarak görülmekteydi. Ancak 13. yüzyılın sonlarına gelindiğinde, bu düşünce sisteminin teoloji ile felsefe arasındaki zorunlu bağı koparmasıyla güveni sarsılmaya başlar. Artık teoloji ve felsefe arasındaki ilişkiye farklı bir bakış açısı getirilir ve Aristoteles'in felsefesine olan güven azalmaya başlar. Özellikle teoloji ile felsefe arasındaki zorunlu bağın kopması, 14. yüzyıla yaklaşırken kültürde hakikatlerin çoğulluğuna açılmasına yol açar. Bu dönemde Avrupa, bir yandan Yüzyıl Savaşları ve vebanın gölgesinde yaşarken, kültürel alanda da büyük bir değişim yaşanmaktadır. İnsanların düşünce yapısı ve değerleri değişmekte, hakikatin tek bir kaynağa dayanmadığı fark edilmektedir. Farklı düşünce akımları ve felsefi görüşler ortaya çıkmaya başlar. Bu dönemde kültür, çeşitlilik ve farklılıkların kabul edildiği bir ortama doğru ilerlemektedir. 15. yüzyılda ise yeni bir duyarlılık şekillenir: hümanizm. Artık insanın her şeyin ölçüsü sayılacağı zamanara gelinmiştir. Hümanizm, insanın değerini ve potansiyelini ön planaıkaran bir felsefi akımdır. İnsanın bilgi, sanat ve etik alanındaki gelişimine odaklanır. Hümanist düşünce, insanı merkeze alır ve onun yeteneklerini ve özgürlüklerini vurgular. Bu dönemde insan, kendi düşünceleriyle ve eylemleriyle dünyayı şekillendirebilecek bir güce sahip olarak görülür. Hümanizm, kültürel ve entelektüel bir hareket olarak Avrupa'da büyük etki yaratır ve Rönesans döneminin temel felsefi ve sanatsal anlayışını oluşturur.
Felsefe Tarihi 3
Felsefe Tarihi 3Umberto Eco · Alfa Yayınları · 202136 okunma
·
44 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.