Onları gördüğünde, dış görünüşleri hoşuna gider, konuştukları zaman da kendilerini dinletirler, sen onların sözlerine kulak verirsin. Fakat ne yüreklerinde —o gösterişli bedenlerine uygun— cesâret, ne de yaldızlı sözlerinde samîmiyet vardır! O kadar duygusuz, o kadar ruhsuzlardır ki, tıpkı duvara dayanmış kütüklere benzer onlar. Herkesi kendileri gibi hâin zannettiklerinden, herkesten ve her şeyden şüphe duyar, işittikleri her seslenişi kendi aleyhlerinde sanırlar.