Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

_Benim ülkem Dünya’dır. Tüm insanlar benim kardeşimdir. İyiyi ve doğruyu yapmak benim dinimdir. _Her türlü yanlışa karşı en amansız silah Akıl’dır. Bugüne kadar başka bir silah kullanmadım, bundan sonra da kullanmayacağım. _Mantığı kullanmayı reddeden birisiyle tartışmak, ölüye ilaç vermeye çalışmak gibidir. _İktidar halktan korkarsa bu özgürlüktür. Halk iktidardan korkarsa bu tiranlık olur. _Dünyamız okyanustaki su damlası kadardır ve bu büyüklükteki bir evrende tek hayatın dünyada olması saçmadır. _Kendilerini hiç kimseye karşı sorumlu hissetmeyen insanlara hiç kimsenin de güven duymaması gerekir. _Akıl kendine boyun eğer. Cehalet ise kendine dayatılan her şeye. _Devlet bağımsız olduktan sonra din alanında devrimler olmalı. _Düşüncesi benden ne kadar farklı olursa olsun her insanın kendi düşüncesine sahip çıkma hakkını büyük bir çabayla savunduğumu hatırlamanız adil bir davranış olacaktır. Bu hakka karşı çıkan herkes, şu anda sahip olduğu düşüncenin kölesi olacaktır, çünkü kendisini onu değiştirmekten alıkoymaktadır. _Bir amaca ulaşmada kullanılacak araçların o amaca ulaşmayla eşdeğer olması gerekir, aksi halde amaca asla ulaşılamaz. Evrensel bir insan dili olmaması nedeniyle insan dili tek bilgi kaynağı ve değişmez evrensel bir araç olarak kullanılamaz. _Din_ _Tanrının sihirbaz gibi numaralar ve mucizeler yaparak insanların hayranlığını kazanmaya çalışması saçmadır. _Kilise papazları, hristiyan mitoloji üreticileridir. _Eski Ahit'in müstehcen hikayelerle, şehviliklerle, gaddarlıklarla, intikamcılıklarla dolu sayfalarını okuduğumuzda, bu kitabın Tanrı sözleri olmaktan çok, şeytan sözleri olduğunu söylemenin daha uygun olduğunu anlarız.” Bu kitapları Tanrı kitapları olarak benimsemeyi Yaradan’a karşı saygısızlık sayarım. Bu kitabın büyük bölümünde muazzam ahlaksızlıklaı; değersiz adi hikayeler dışında başka bir şeyle karşılaşmadığım. Kendi adıma, acımasız her şeyden nefret ettiğim gibi samimi olarak bunlardan da nefret ediyorum. _Yunan dönemi felsefe ve bilim okullarının olduğu bilgelik dönemidir. Cehalet dönemi Hıristiyanlık sistemiyle başlamıştır. _Ahlaksızlıkla birlikte sergilenen dini sahtekarlığı sürdürmek artık belalı bir ihtiyaç haline geldi. _Peygamberlik, Kitab-ı Mukaddes'in şair anlamında kullandığı kelimeydi. Şiir temel olarak iki ögeden oluşur: Hayal gücü ve kompozisyon. Saul bir peygamber grubuyla karşılaşır. Santur, nefesli sazlar ve bir lir vardır ve peygamberlik yapmaya başlarlar, Saul de orılarla birlikte peygamberlik yapar. Daha sonradan Saul'ün kötü peygamberlik yaptığı anlaşılıı; yani kendi bölümünü kötü bir biçimde icra etmiştir; çünkü "Tanrı ona kötü ruhu göndermiştir. Bir müzisyen olduğu için Davut, peygamberler arasında özel bir yere sahiptir, aynca Mezmurlar'ın yazarı olarak ünlüdür. Bize daha büyük ve daha küçük peygamberlerden söz edilmekte. _Zeus devlerle savaşır ve devi yanardağın altına hapseder. Yanardağın volkan püskürtmesi devin kükreyişidir. Bu bir mitoloji o zamanlar için olağandır. Dinde ise şeytan tanrıya savaş ilan etmiş, tanrı da şeytanı bir çukura atmıştır. Şeytan buradan bir yılan kılığında Cennet Bahçesi'ne gönderilmiş, bir yılanın konuşmasına hiç şaşırmayan Havva ile o malum konuşmasını yapmış ve onu elmayı yemeye ikna etmiştir, bu elmanın yenmesi de tüm insanlığın lanetlenmesine yol açmıştır. Bir bölümü antik mitolojiden, bir bölümü de Yahudi geleneklerinden esinlenilerek bir Hıristiyan mitolojisi oluşturulmuştur. İsa'yı hem insan, hem Tanrı, hem Tann'nın oğlu, hem de Havva'nın elmayı arzuyla yemesi yüzünden kurban edilme amacıyla ilahi bir şekilde dünyaya gelmiş biri olarak sunmuşlardır. _İnsanlığa inanması emredilen üç temel kavram: Gizem, Mucize ve Peygamberliktir. İnsan sahtekarlığı, din hakkındaki tüm kuşkuculuğu önlemek için gizemi öne sürdü. Tüm genel sorulara cevap veren gizemi, mucize kelimesi izledi. Birincisi kafaları karıştırırken ikincisi duyuları şaşırttı. İlki anlaşılmaz bir dil, ikincisiyse hokkabazlıktı. _Dualar bir diktatörden dilek dilemek gibidir. Güneşli günlerde yağmur yağsın diye, yağmurlu günlerde de güneş açsın diye dua edeı: Bütün dualarında Tann'nın düşüncelerini değiştirerek kendisi gibi davranmasını sağlamaya çalışır. _Tek tanrıya inanıyorum. Hiçbir dine inanmıyorum. Benim din kurumum aklımdır. Yahudilik, hristiyanlığın ve tüm dinlerin insan icadı olduğuna ve insanları korkutarak esir ettiğine inanıyorum. İmansızlık sadece inanç veya inançsızlıktan ibaret değildir; inanmadığı şeye inanmış gibi görünmeyi de kapsar. Herkesin kendi inancına şahip olma hakkı vardır. _Vahiy, ilk ilişkiyle sınırlıdır. Benden bu vahyin kendisine gönderildiğini iddia edenin sözüne inanmam istenmektedir. _Musanın emirleri, herhangi bir insanın doğaüstü bir müdahaleye ihtiyaç duymadan yürürlüğe koyabileceği bazı iyi ahlak kurallarından oluşmaktadır. _Tanrı, babalarının günahlarının cezasını çocuklarına çektirir deyişi ahlaki adaletin tüm ilkelerine aykırıdır. _Muhammedin meleğini ben şahsen görmedim ve buna inanmama hakkım vardır. Meryemin bakire olarak isayı doğurması ve bunu bir meleğin yusufa söylemesi olayına inanıp inanmama hakkım vardır. _İsa, pagan mitolojilerde olağanüstü insanların hemen hemen tümü değişik tanrıların oğlu olarak değerlendirilirdi. O dönem inancında Jüpiter'in bu tür yüzlerce ilişkisi vardı. Bunlar o dönemin sıradan olaylarıydı. Antik mitolojiyi reddeden Yahudiler ise isaya inanmadılar. _Hristiyanlık pagan mitolojisinin kuyruğuna takılıp yeşermiştir. Kahramanların tanrılaştırılması, azizlerin kutsallaştırılmasına dönüştürülmüştür. Eski mitolojilerde her şeyin bir tanrısı vardı, Hıristiyan mitolojisinde de her şeyin bir azizi oldu. Panteonda çok sayıda tanrı vardı, kiliseye de çok sayıda aziz doluştu. _Saçmalığın yarattığı gülme ya da basitliğinin yarattığı iğrenme duygusunu bir yana bırakırsak bu dini kitap tanrıyı küçük düşürmektedir. Günahkara zafer kazandırmış ve Tanrı'yı mağlup etmişlerdir. _Tanrı, evrenin kendisidir. Vahiy evrendir. _Tanrının gücünü sorgulamak istiyor muyuz? Yaratılışın sınırsızlığı içinde bunu görüyoruz. _İnsanoğlunun Tanrı adına yüklediği tek anlam, ilk neden, tüm şeylerin nedeni olmasıdır. _Gök cisimlerin hareketlerini hesaplayan bilim trigonometridir. Bu yöntemler gök cisimlerine uygulandığında bu bilim astronomi adını alır; cetvel ve pergelle çizilen şekillere uygulandığında buna geometri denir; bina planı yapımına uygulandığında mimari olur; arazi parçası ölçümüne uygulandığında topografya adını alır. Sonuç olarak bu yöntemler bilimin ruhudur. İnsanoğlu pratikte uygulamak için bu örnekten bir bilgi oluşturabiliyorsa, Tanrı Kelamı'nı içeren başka bir kutsal kitabın keşfedildiğini de söyleyebiliriz. Gerçek din bilimsel bilgimizin kaynağıdır; bu bilgiden de tüm sanatlar türemiştir. _Sonsuz sayıdaki her dünyada bir Havva, bir elma, bir yılan ve bir kurtancı olduğunu varsayabilir miyiz? Milyonlarca dünyaya sahip yüce Tanrı'nın bu dünyalardan vazgeçerek bir adam ve bir kadının elma yemesi sebebiyle, kendini feda etmek için dünyamıza geleceğini düşünmek çok tuhaftır. _Çoğu şey manyetik alan bilgilerimiz olmasaydı mucize olarak kabul edilebilirdi; boğulanların yaşama döndürülmesi ama en tutarsız olanı din mucizeleridir. _Mucizenin gerçekleşmesi için doğanın işleyişinin dışına çıkması mı, yoksa bunu gördüğünü ileri sürenin yalan söylemesi mi daha olasıdır? Balinanın Yunus'u yutma hikayesi, mucizeye çok benzemektedir ama Yunus balinayı yutsaydı, bu olay mucizeye çok daha yakın olurdu. Yunus'un balinayı yuttuğunu ve insanları inandırmak için balinayı olduğu gibi kustuğunda Yunus'a peygamber yerine Şeytan gözüyle bakılacağı kesin değil midir? Uydurma sistemler insanları nasıl da aptal yerine koyuyor! _Gizem, Mucize ve Peygamberlik gerçek dinin değil, efsanevi dinlerin uzantılarıdır. Bu araçlar kullanılarak aldatmacalarıyla din ticari bir meta haline dönüştürülmüştür. Bir sahtekarın başarısı bir diğerine cesaret vermiştir; _Thomas Paine_ _Bağımsızlık Bildirgesi'nin yayınlanmasına yol açan düşünce ve fikirler üzerinde büyük etkisi olan İngiliz asıllı ABD'li. Londra'da tanıştığı Benjamin Franklin'in önerisi üzerine 37 yaşında Amerika'ya göç etti. Köleliğin kaldırılmasını ve Amerikan kolonilerinin İngiltere'den ayrılmalarını savunan yazılar yazdı. Sağduyu adlı yapıtı Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'nin hazırlanmasında etkili oldu. İngiltere ve Fransa'da krallıkların devrilerek yerine cumhuriyetlerin kurulması için mücadele etti. Cumhuriyet yönetimini savunarak İngilizler'i monarşiyi yıkmaya çağırdı. Halkın eğitilmesini, yoksullara yardım edilmesini, işsizlere devletin iş alanları açmasını, emekli aylığı verilmesini ve gelire göre artan oranda vergi alınmasını istedi. Kitabı yüzünden İngiltere'de vatana ihanetle suçlanan Paine, Kral XVI. Louis'nin idamına karşı çıktığı için bir yıla yakın süre hapsedildi. Hapisteyken "Akıl Çağını yazdı. Bu kitapta Tanrı'ya inandığı ama yürürlükteki dinsel uygulamalara karşı olduğunu belirttiği için dinsizlikle suçlandı. “Kutsal” diye biline gelen kitapların Tanrı yapısı değil, insan yapısı şeyler olduğunu söyledikten sonra yaylım ateşine geçer. _Önsöz: Hasan Ali Yücel: Hümanizma ruhunun ilk anlayış ve duyuş merhalesi, insan varlığının en müşahhas şekilde ifadesi olan sanat eserlerinin benimsenmesiyle başlar. Sanat şubeleri içinde edebiyat, bu ifadenin zihin unsurları en zengin olanıdır. Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi idrakinde tekrar etmesi; zeka ve anlama kudretini o eserler nispetinde artırması, canlandırması ve yeniden yaratmasıdır. Hangi milletin kütüpanesi bu yönden zenginse o millet, medeniyet aleminde daha yüksek bir idrak seviyesinde demektir. _Kuveykırlar: (Deist)_1650'lerde George fox tarafından kurulan hıristiyan mezhepi. Kiliseyi ve kutsal kitabı reddedip sadece kutsal ruha inanırlar. İbadet din görevlisi kabul etmezler. Sessizce düşünceye dalma toplantıları yaparlar ve kutsal ruhun gelmesini beklerler. Başına buyruk ve kayıtsız yaşarlar, sade giyinip hiç selam vermezler. Barışçıldırlar, köleliğe karşı, askerlik yapmazlar. ____________ _Thomas Jefferson_ _Bir idealin tamamen gerçekleştirememiş olması, bu ideali değerden düşürmez. _Kendine, koşullar ne olursa olsun sahip çıkıp soğukkanlılığını korumanın sağladığı üstünlüğü başka hiçbir şey sağlayamaz. _Yeryüzündeki en büyük veya en küçük bir insana yazarken hiç bir fark gözetmedim. _Her yurttaş asker olmalı. Yunanda ve Romalılarda böyleydi. Her özgür toplumda da böyle olmalı _Uzun bir yolsuzluklar ve zorbalıklar silsilesi, ulusu, mutlak bir despotizme sürüklemek niyetini açığa vurursa, o zaman böyle bir yönetimi yıkmak ve gelecekteki güvenlikleri için yeni koruyucular seçmek, o ulusun hakkı ve görevidir. _Medyasız bir hükümet idaresi yerine, hükümetsiz bir medya idaresini tercih ederim. _Özgürlük ağacı, belirli aralıklarla vatanseverlerin ve vatan hainlerinin kanlarıyla sulanmalıdır. _Gelecek kuşakların ödeyeceği harcamaları yapmak büyük çapta istikbal dolandırıcılığından başka bir şey değildir _Özgürlüğün bedeli sonsuz uyanıklıktır. _Eğer bir millet bilgisizse ve özgür olmayı bekliyorsa, hiç bir zaman olmamış ve olmayacak bir şeyi bekliyordur. _Eşit olmayan insanlara, eşit davranmaktan daha büyük eşitsizlik olamaz. _Sinirliyseniz 10’a kadar sayın. Çok sinirliyseniz 100’e kadar. _Bir gazetede bulunabilecek tek güvenilir bilgi, reklamlardır. _Tek bir davası vardı, insanın özgürlük ve mutluluğu. _Tüm yetki halka aittir. _Çiftçiler yeryüzünün en değerli yurttaşlarıdır. _İpinin sonuna geldiğinde, bir düğüm at ve dayan. _Tartışmacıların fikirleriyle birbirlerini ikna etmeyi başardığı bir münakaşaya daha hiç tanık olmadım. _Hükûmete direniş ruhu, o denli kıymetlidir ki bu ruhun her daim canlı tutulmasını dilerim. Esasen bu direniş, çoğu zaman haksız nedenlerle olur ancak böyle olması, hiç olmamasından iyidir. _Hükûmetin yasal güçleri daima birilerine zarar verici niteliktedir. Oysa komşumun "yirmi tane Tanrı var", ya da "hiç Tanrı yok" demesinin bana bir zararı yok. Komşum benim ne cebimden para çalar, ne de bacağımı kırar. _Eğer bir adamdan küçük bir çocukken giydiği ceketi bugün de giymesini isteyebilirsek ancak o zaman medeni bir toplumdan barbar atalarından kalma bir yönetim altında yaşamasını isteyebiliriz _Paranızı asla kazanmadan harcamayın. _Korkaklar; köleliğin sükunetini, özgürlüğün fırtınalı denizlerine tercih ederler. _Bence banka kuruluşları, düzenli ordulardan daha tehlikelidir. _Her zaman en karanlık, tam da gün aydınlanmadan öncedir. _Sürekli çalışan akıl sürekli mutludur. Saadetin asıl sırrı, ana reçetesi budur. _Güç kimdeyse ona güvenmemeli ve başına buyruk hareketlerinin engellenmesi için onu hukukun zincirleriyle bağlamak gerekir. _Başkanlık konuşmasından: Bazen insanın kendisini yönetmesine güvenilmemesi gerektiği söylenir. O zaman insanın başkalarını yönetmesine güvenilebilir mi? Veya insanı yönetmesi için krallar kılığına bürünmüş melekler bulabilir miyiz? Bırakalım bunun cevabını tarih versin. _İnsan aklı daha da geliştikçe, daha da aydınlandıkça yeni keşifler yapılıp yeni gerçekler gün ışığına çıkarıldıkça, şartların değişmesiyle birlikte tutum ve fikirler de değişir, kurumlar da ilerler ve zamana ayak uydurur. _Her memleketin halkı kendi haklarının hem bekçisi, hem de kendi felaketi için kullanılabilecek yegane alettir. Suna iyice inanmışımdır ki, muayyen bir kültür seviyesine sahip halkın elinden başka bir yerde hürriyetimiz tehlikeden masun değildir. _Sohbet konuları artık tamamıyla politikaya döndü. Erkekler, kadınlar, çocuklar sadece ve sürekli politika üzerine konuşuyorlar. _Her ülkede ve her devirde, din adamları özgürlüğe düşman olmuştur. Dünyada bilinen tüm tanrısal inançları inceledim ve hepsi masallara ve mitolojilere dayanıyor. Farklı dinsel cemaatlerin din adamları tıpkı cadıların gün ışığından korktukları gibi bilimin ilerlemesinden korkar ve benimsedikleri aldatmacaların yok oluşunu müjdeleyen kaçınılmaz sona nefretle kaş çatarlar. _Tavrınız akıntı ile yüzmek olsun; prensipleriniz söz konusu olduğunda ise, o akıntıyı yaran bir kaya gibi dimdik durmayı bilin. _Özgür insan, okuyan insandır. Çünkü okuma, bilgisizliği ve kör inançları yenen tek güçtür. _Her yaptığını bütün dünya izliyormuş gibi yap. _Hiç kimse kalabalığa arkasını dönmeden orkestrayı yönetemez. _Barış içinde köle olmaktansa, tehlike içinde özgür olmayı yeğlerim. _Başarılarımız yaptığımız kötü hareketlerden daha çok düşman kazandırır. _Akıllılar, zayıf yanlarını bildiklerinden, yanılmayacaklarını ileri sürmezler. _Hiçbir şey doğru düşünen birini amacından saptıramaz. Yanlış düşünene ise yapılacak bir şey yoktur. _İnsan kitlelerini eğitin ve bilgilendirin. Onlar, özgürlüklerimizin tek güvenilir dayanaklarıdır. _Barış ve dostluk insanlığın en bilge politikasıdır ve dilerim ki bir gün onu izlememize müsaade edilir. _Halk, hükümetinden korktuğu zaman tiranlık; hükümet, halkından korktuğu vakit özgürlük vardır. _İnanıyorum ki her insan bir başkasına yapılan iyilikten haz duyar. _Kendini tanımak mı istiyorsun? Sorma. Yap! Seni biçimlendirecek ve tanımını yapacak olan harekettir. _İyi bir iktidarın tek görevi: İnsan yaşamına ve mutluluğuna gösterilen özendir, onların yıkımı değil. _Haz yemini, ucunda bir kanca olmadığını görene kadar yutmayın. _Hayatında bir sayfa okumamış birini, eğitimli olup da gazete dışında bir şey okumayan birine tercih ederim. _Halkın işine herkes kendi işi gibi bakmalıdır. Bütün amme hizmetlerinin halka öğretilmesi daima en başta gelmelidir. _Bize yaşam veren tanrı, özgürlüğü de verdi. _Küçük toprak sahipleri bir devletin en önemli unsurudur. _Ekilmemiş çok miktarda toprağı olan bir ülkede, çalışmak isteyen çok sayıda insanın dilenmesine izin verilmesinin ardındaki neden ne olabilir diye kendi kendime sordum. Bu topraklar sadece ve sadece oyunun kuralını bozmamak adına bomboş bırakılıyor. Öyle görünüyor ki mülk sahiplerinin inanılmaz zenginliği, bu toprakların işlenmesine izin verildiği takdirde meydana gelecek gelir artışına kayıtsız kalmalarına neden oluyor _İnsanların zihni üzerindeki her tür zorbalığa karşı sonsuz bir nefret duyacağıma ve düşmanlık göstereceğime Tanrı önünde yemin ettim _Morali yüksek insanın hedefine ulaşmasını hiçbir şey engelleyemez. Bozuk moralli insanlara yardım edecek şey ise, dünyada mevcut değildir. _Jefferson, Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'nin asıl yazarı olması ve ABD'deki Cumhuriyetçilik akımının ideallerini savunması ve yayması nedeniyle Amerika Birleşik Devletleri'nin kurucu babaları arasında en etkili olanlarından biri. _Amerikan Bağımsızlık Bildirisirde şu sözler yer almaktadır: "Bütün insanların eşit yaratıldıklarına; yaratıcıları tarafından onlara hayat, özgürlük ve mutluluğu arama hakkı gibi geri alınamaz bazı haklar verildiğine inanıyoruz. _Jefferson şöyle demiştir: Biz şu gerçeklerin açık olduğu görüşündeyiz: Bütün insanlar eşit yaratılmışlardır, onları yaratan Tanrı kendilerine vazgeçilemez bazı haklar vermiştir, bu haklar arasında yaşama, özgürlük ve mutluluğu arama hakları yer alır, bu hakları korumak için insanlar arasında meşru, iktidar hak ve yetkilerini yönetilenin rızasından alan hükûmetler kurulmuştur. Herhangi bir hükûmet şekli, bu amaçları tahrip eder bir nitelik kazanırsa, onu değiştirmek veya kaldırmak ve temelleri kendi güvenlik ve refahlarını sağlamaya en uygun görünecek ilkeler üzerine dayanan, güç ve yetkiyi aynı amaçla örgütleyen yeni bir hükûmet kurmak o halkın hakkıdır. _Bildirgesi yazarları özellikle iki kişiden etkilenmiştir. Locke, devletin en yüce görevinin, her insanın hakkı olan yaşam, özgürlük ve mülkiyeti korumak olduğunu söylemiştir. İkincisi ise Jean-Jacques Rousseau'ydu. Onun toplumsal sözleşme teorisi bildirgenin yazarlarını oldukça etkilemiştir. _O dönemde Amerika'da kadın-erkek eşitsizliği, siyah-beyaz ayrımcılığı vardı. _Amerikan halkına yardım için giden Fransızlar, buradaki tecrübeleriyle birlikte Fransa'ya geri dönmüşlerdi Fransız İhtilali'nde önemli görevler almışlardır. insan haklarının dünyada yayılması için ilk adım sayılabilir. _Delegeler sadece bir ülkenin bağımsızlığını ilan etmemiş aynı zamanda bütün insanların özgür ve eşit olduğunu, insanların doğuştan gelen ve kaybetme ihtimali olmayan, hükûmetler veya devletler tarafından bağışlanmamış ve onların keyfine tabii olmayan haklara sahip olduğunu ilan etmiştir _Din özgürlüğü, köleliğin kaldırılması, devlet okulları, sosyalizm ağırlıklı, eşit miras… _Amerikan halkı İngiliz Hükûmetinin artan ekonomik ve askeri baskısı sebebiyle George Washington önderliğinde İngilizlerle 6 yıl savaşmış ve genel savaşa dahil birçok cephe savaşını kaybetmiş olsalar bile, azim ve sabır göstererek, Fransızların da yardımıyla savaştan zaferle çıkmasını bilmişlerdir. _________ _Benjamin Franklin_ _Eğitimli bir dangalak, cahil bir dangalaktan daha büyük bir dangalaktır. _Boş bir çuvalın dik durması zordur. _Demokrasi, iki kurtla bir kuzunun öğle yemeğinde ne yeneceğini oylamasıdır. Özgürlük ise tam teçhizatlı bir kuzunun oylamaya karşı çıkmasıdır. _Ufak bir delik koca gemiyi batırır. Küçük masraflardan kaçınmayın. _İnsanların çoğu 25 yaşında ölürler ama 75 yaşında gömülürler. _Zaman acımasız bir öğretmendir, tüm öğrencilerini öldürür. _Suskunluk her zaman bilgeliğin belirtisi değildir, fakat gevezelik daima aptallığın belirtisidir. _İnançla görmenin yolu mantık gözünüzü kapatmaktır. _En tehlikeli insanlar; büyük makamlara gelmiş küçük insanlardır. _Delilik aynı şeyi tekrar tekrar yapmak ve farklı sonuçlar beklemektir _Yasalar örümcek ağına benzer ancak küçük sinekleri yakalar. Büyük sinekler gözünün önünde onu delip geçer _Boş oturmak pas gibidir, insanı çalışmaktan daha çabuk eskitir _İyi mazeretler bulmayı başarabilenler, başka şeyleri başarabilmesi nadirdir. _Cumhuriyetin devamlılığı için insanların ahlaklı olması şarttır. _Tembellik o kadar yavaş hareket eder ki yoksulluk çok geçmeden ona yetişir. _Kibir, bollukla kahvaltı yaptı, yoksullukla öğlen yemeğini yedi, rezillikle akşam yemeği yedi. _İyi kalpli insan, başkalarını haset ettirmemek için, kendisinde birkaç kusur bırakır. _Geçici bir güven uğruna özgürlüklerinden vazgeçenler, ne özgürlüğü hak ederler ne de güveni. _İyi savaş veya kötü barış diye bir şey hiç olmadı _Siz kendinizi koyun yaparsanız kurtlar da sizi yiyecektir. _İfade özgürlüğü, özgür bir yönetimin temel direğidir. Bu destek çıkarıldığında özgür bir toplumun anayasası çözünür ve yıkıntılarından zorbalık yükselir. _Üç Gerçek Dost Vardır: Yaşlı Bir Eş, Yaşlı Bir Köpek, Hazır Para. _Özgürlükler nerede ise benim ülkem orasıdır. _Deniz fenerleri bile kiliselerden daha yararlıdır. _Hepimiz cahil doğarız ama aptal kalmayı sürdürmek için çok çalışmak gerekir. _Suskunluk her zaman bilgeliğin belirtisi değildir, fakat gevezelik daima aptallığın belirtisidir. _Fotoğrafımın paranın üstüne konulmasına sevinmiştim ama birde onu göt ceplerine koymasalar. _İnsan isteklerinin yarısını elde ederse, üzüntülerini iki kat çoğaltmış olur. _Kendini sevenin rakibi olmaz. _Para ve insan arasındaki karşılıklı ilişki şöyledir: İnsan paranın sahtesini yapar, para da insanın. _Cesareti olmayan insan, keskin kenarı olmayan bıçağa benzer. _Fırtınalı bir havada uçurtma uçurarak gerçekleştirdiği deneyi sonunda şimşeğin elektriksel bir olay olduğunu keşfetti. Paratoner'i keşfetti, Thomas Jefferson ve John Adams ile birlikte bağımsızlık bildirgesini hazırladı. Oşinografi bulgularını topladı. okyanus bilimi. ___________________ _George Washington_ _Tek olmak kötü dostluktan iyidir. _Ayakta ölmek, diz üstü yaşamaktan daha iyidir. _Bir ülkede içki serbest olursa, içki kültürü olan aklı başında insanlar yetişir. Eğer içkiyi yasaklarsanız bol bol alkolik elde edersiniz _İki dönem, sekiz yıl sonra üçüncü dönem başkanlıktan vazgeçerek ülkesinde bir gelenek yarattı. Gelenek Roosevelt'e kadar devam etti, sonra anayasalaştı. Fransız birliğini yendi. Askeri lider namını kazandı. Felaketle sonuçlanan Monongahela Muharebesi’nde oldukça basiretli davranıp geri çekilme kararı aldı._Kıta Ordusu'nun başkomutanı seçildi. Adams’a göre, o aşamaya kadar kuzeylilerden oluşan Kıta Ordusu'nun liderliğine bir güneylinin atanması mücadelede bütün kolonileri birleştirecekti. 4 Temmuz 1776'te Birleşik Devletler bağımsızlıklarını ilan ettiler. Britanyalı General William Howe, New York'u işgal etmek için karadan ve denizden yoğun bir sefer başlattı. Washington’un New York’u tutamadığı, 22 Ağustos Long Island muharebesindeki yenilgiyi, diğer hüsranlar takip etti. Philadelphia’nın kaybedilişi, Kongre üyeleri arasında tartışma başlattı. Washington'un başkomutanlıktan alınmasını istediler. Fransa’nın Amerikalılara gösterdiği destek savaş dinamiklerini değiştirmişti. Kızılderililere karşı soykırımında önemli yer almıştır. Tümgeneral John Sullivan’a, 1779 yılında Iroquoilora saldırıp, 'Yöredeki bütün yerleşim yerleri tamamen harabeye dönene kadar, barış amaçlı hiçbir görüşme önerisini dinlememe' emri verdi. Sullivan emredildiği gibi yaptı ve ilk raporunda açıkladığı gibi, yerlilerin 'geçimlerini sağlayan her şeyi yıkıp yok ettiğini, vahşi hayvanlar gibi avlandığını' bildirdi. _Washington 1783’te şunları söylemiştir; 'Kızılderililer, Beyazlardan toplu yıkımdan başka bir şey görmeyi hak etmeyen vahşi hayvanlardır. Kurtlardan pek farkı yoktur, en sonunda her ikisi de, biçim olarak farklı olsalar da av hayvanlarıdır. Başkan Washington, kamunun hizmetinde lider imajına sahip olmasına değer verdiği için, maaş almayı reddetti. Washington’un kendine önerilen maaşı reddetmesi ile tehlikeli bir durum ortaya çıkmıştı. Başkanlık görevi için, gelire ihtiyacı olmayan, sadece varlıklı kesimlerden adaylar çıkması gelenek olacaktı. Oysa, ABD’nin kurucu üyeleri, gelecekteki başkan adaylarının geniş bir kitleden çıkmalarını istiyorlardı. Bu yüzden, kongrenin ısrarı üzerine, Washington sonunda maaş almaya ikna oldu. ABD’nin siyasi geleceğinde partilerin kurulmamasını ümit eden Washington’un kendisi de partisizdi. alkollü içeceklere tüketim vergisi uygulamaya başlaması, ’Whiskey isyanı’ olarak geçerek geniş çapta ayaklanmalara dönüştü. Valilerin gönderdiği yaklaşık 13000 kişilik bir birliğin başına geçerek isyan halinde bölgelere doğru hareket etti. ___________________ _John Adams_ _Bir konudaki hislerimiz ve arzularınız ne olursa olsun hakikat değişmez. _Bir ulusu fethetmenin ve köleleştirmenin iki yolu vardır. Birisi kılıçla, diğeri borçla _Gelecek nesiller! Sizin özgürlüğünüzü korumanın bu nesile ne kadar çok şeye mâl olduğunu hiçbir zaman anlayamayacaksınız! Bu özgürlüğü iyi kullanacağınızı umut ediyorum. Bunu yapmazsanız, cennette, o özgürlüğü korumak için girdiğim sıkıntılardan dolayı pişmanlık duyarım. _Çocuklarımın felsefe ve matematik çalışma özgürlüğüne sahip olabilmesi için ben siyaset ve savaş üstüne çalışmalıyım. _Eğer davranışlarınız başkalarına ilham veriyorsa siz bir lidersiniz. _Özgürlük bir kez kaybedildiğinde sonsuza kadar kaybolur. _Tembellik tatlıdır ve sonuçları acımasızdır. _İngiltere'ye karşı Fransa'nın desteğini almak için 1778-1780 yılları arasında Paris'te Benjamin Franklin ile birlikte görev yaptı. Dönemin seçim usulleri uyarınca her Seçici iki oy kullanır, en çok oy alan Başkan seçilir, ikinci gelen ise Başkan Yardımcısı olurdu. bugün Beyaz Saray olarak bilinen başkanlık binasını inşa ettiren ve ilk kullanan Başkandır _Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi_ _Bütün insanlar eşit yaratılmışlardır. Onları yaratan Tanrı, kendilerine vazgeçilemez bazı haklar vermiştir. Bu haklar arasında yaşama, özgürlük ve mutluluğu arama hakları yer alır. Bu hakları korumak için, yetkilerini yönetilenin rızasından alan hükûmetler kurulmuştur. Herhangi bir hükûmet şekli, bu amaçları tahrip eder bir nitelik kazanırsa, onu değiştirmek veya kaldırmak, güç ve yetkiyi aynı amaçla örgütleyen yeni bir hükûmet kurmak o halkın hakkıdır. İnsanların durumlarını düzeltmek amacıyla yönetim biçimlerini değiştirmek yerine, kötülüklere katlanmayı yeğlediklerini deneyimler göstermiştir; ancak sürekli aynı amaca yönelik, uzun bir yolsuzluklar ve zorbalıklar silsilesi, ulusu, mutlak bir despotizme sürüklemek niyetini açığa vurursa, o zaman böyle bir yönetimi yıkmak ve gelecekteki güvenlikleri için yeni koruyucular seçmek, o ulusun hakkı ve görevidir. _İşte bu kolonilerin sabırla katlandıkları durum bu olmuştur. Britanya Kralı’nın yönetim devresi, ardı arkası kesilmeyen haksızlıkların ve sürekli baskıların çağı olmuştur. İngiltere Kralı, kamu refahı için gerekli olan yasaları onaylamayı reddetmiştir. Halkımıza eziyet olsun ve halkın cevherleri tükensin diye, sayısız yeni makam açmış, buralara büyük memur yığınları yollamıştır. Verilmiş haklarımızı yok saymak, en önemli yasalarımızı yürürlükten kaldırmak ve yönetim biçimimizi temelinden değiştirmek; Yasama gücümüzü dağıtmak ve kendisinin, üzerimizde sınırsız bir yasama gücüne sahip tek yetkili kişi olduğunu ilan etmek; Denizlerimizi talan etmiş, kıyılarımıza asker yığmış, kentlerimizi yakıp yıkmış ve hemşehrilerimizi öldürmüştür. Gaddarlık ve sadakatsizlikle başlattığı “Tiranlık” adlı eserini tamamlayabilmek için, yabancı paralı askerlerden kurulu büyük bir ordu kurmuştur. Kızılderili vahşileri bize karşı kışkırtmayı denemiştir. Durmadan yinelediğimiz ricalarımızın karşılığı, durmadan yinelenen haksızlıklar oldu. Bir Monark, özgür bir halkı yönetme işine uygun olamaz. Britanyalı kardeşlerimi de, yasa koyucuların üzerimizde haksız bir yönetim kurma girişimleri konusunda uyardık. bu zorbalıkları kınamalarını rica ettik. Ama onlar da adaletin ve kan bağımızın feryatlarına kulaklarını tıkadılar. Bunun için artık, onlardan ayrılmamız gerektiği sonucuna boyun eğmek ve onları da, insanlığın geri kalan kısmı gibi, savaşta düşman, barışta dost kabul etmek zorundayız. _Bu yüzden, Genel Kongre halinde toplanan biz A.B.D. temsilcileri, görüşlerimizin doğruluğuna, dünyanın en yüce Yargıcı’nı tanık tutarak, bu kolonilerin halkından aldığımız yetkiyle, özgür ve bağımsız devletler olarak, savaş açmak, barış ilan etmek, andlaşmalar yapmak, ticareti düzenlemek ve diğer tüm bağımsız devletlerin yapabileceği her şeyi yapmak hakkına sahip olduklarını resmen açıklar ve ilan ederiz. Ve bu bildirinin korunması için, Tanrı’nın inayetine tam bir güvenle, yaşamlarımız, servetlerimiz ve en kutsal varlığımız olan onurumuz üzerine and içeriz. ********************** _İnsan Hakları_ T. Paine _Bir şeyin yapılması lâzım gelince ya ona can-ı gönülden sarılmalı ya da o işe hiç kalkışmamalı. Asalaklar ve soyguncular, Fransa’yı, Augeas’ın ahırı kadar pis kokan, kipkirli bir hale getirmişlerdi. Onu tam ve genel bir ihtilalden başka hiçbir şey paklayamazdı. Fransız milleti, XVI. Louis’e karşı değil, müstebit hükümet prensiplerine karşı isyan etmiştir. Bu prensiplerin kökü kralda değil, birçok yüzyıllar geride, ilk kuruluşta idi ve sökülmeyecek kadar derinlere yerleşmişti._Mr. Burke eserinde diyor ki: Fransızların yumuşak huylu, meşru bir hükümdara karşı, hiçbir milletin en gayrimeşru en kanlı bir despota karşı reva görmediği bir şiddet, hakaret ve hoyratlıkla ayaklandıklarını gördük. Bu cümle, Mr. Burkenin Fransız İhtilâli ni anlamadığını, bu ihtilâlin kaynaklarını ve prensiplerini hiç bilmediğini gösteren binlerce örnekten yalnız bir tanesidir _(Augeas, Yunan mitolojisinde, Elis kralıdır. İçinde pek çok sayıda sığırlar olan bir ahırı vardır ki yıllardır temizlik yüzü görmemişti. Hercules bu ahırı, Alpheus ve Peneus ırmaklarının yataklarını değiştirip sularını buraya akıtarak, bir günde temizlemiştir.) _Bir milletin, özgürlüğü sevmesi için onu bilmesi yeter. Hür olması için de hür olmaya azmetmesi kâfidir. Bu berrak, veciz ve insanın ruhunu coşturan hisler karşısında, Mr. Burkenin prensiplerini besleyen kaynak ne kadar kuru, kısır ve karanlıktır. Bütün hitabeleri ve delilleri, çiçeklerle bezenmiş olmasına rağmen, ne kadar tesirsizdir! Tabiatın her vatandaşın yüreğine nakşettiği ve herkes tarafından açıkça tanındığı zaman kuvveti daha da artan duyguları hatırlayınız. M. de la Fayette _Dünya şartları durmadan değişmektedir. İnsanların fikirleri de öyle. Hükümet ölüler için değil yaşayanlar için kurulmuş bir teşkilât olduğuna göre, onda yalnız dirilerin hakkı vardır. Bir devirde doğru kabul edilen ve uygun bulunan şeyin bir diğerinde yanlış sayılması ve elverişsiz görülmesi mümkündür. Buna kim karar verecek, ölüler mi, yoksa diriler mi? O zatın o hükümlerden çıkardığı veya onlara dayadığı bütün o sayfalar dolusu delil getirmeler ve ateşli hitabeler de aynı şekilde yok hükmündedir; ben meseleyi bu temele dayıyorum. _İnsanın tabiatına ait olan herhangi bir şey, insan tarafından yok edilemez. Ölmek, insanın tabiatının gerektirdiği bir şeydir. Onun için, doğdukça da ölecektir. Ölümsüz yetki, bir insan hakkı değildir. Öyle ise parlamentonun hakkı da olamaz. Bazı hükümler, ölümsüz olalım derken, tersine, hiç oluyorlar. O hükümler, sahip olmaları muhtemel bulunan hukukiliği de, bunu asla sahip olamayacakları bir hakka dayamak istemekle, yok ediyorlar. Fakat Mr. Burke bir nevi siyasi Hz. Âdem ihdas etmiştir. Öyle ki onun şahsında bütün gelecek nesiller ebedî olarak taahhüt altına girmiştir. O halde Mr. Burkenin bu Âdemin böyle bir yetkisi, böyle bir hakkı olduğunu ispatlaması lâzım. _İstibdat, vazife kılığına bürünerek yerini sağlamlaştırır, itaat bahanesiyle zulüm yapar. İstibdadı yola getirecek hiçbir tamir usulü yoktur. _Hükümdar ile mutlak hükümdarlık ayrı ve başka başka şeylerdir. İsyan birincisinin şahsına ve prensiplerine karşı değil, ikincisinin yerleşmiş istibdadına karşı başlamış, ihtilâl de istibdada karşı yapılmıştır. İngiltere de I. Charles ile II. James vakalarında isyan bu adamların şahsi istibdatlarına karşı idi; Fransa da ise, mevcut hükümetin eski zamanlardan miras kalma istibdadına karşı olmuştur. _İhtilâl, onların görüşlerinin ulaşamayacağı kadar geniş bir sahayı kaplamakta ve onların ayak uyduramayacakları bir akıl kuvvetiyle ilerlemektedir. _Avrupa memleketlerinde vuku bulmuş olan ihtilâlleri şahsi kin harekete getirmiştir. Oralarda hıncın hedefi ve kurbanı, bir insan olmuştur. Lâkin Fransa misalinde, insan haklarının makul bir şekilde düşünülmesinden doğan ve ta ilk gününden beri şahıslarla prensipleri birbirinden ayrı tutan bir devrim görüyoruz. _Mr. Burke, Fransız İhtilâli nin, evvelki saltanat devirlerine göre daha yumuşak olan bir saltanat zamanında vukua gelmiş olmasını kınamıyor; bu zatın kusur saydığı bu keyfiyet, o ihtilâlin en yüksek şereflerinden biridir. _Mr. Burke’nin kitabına, karanlığın ışığı aydınlatmaya kalkışması, diyeceğim. _Mr. Burke, kendi muhayyilesinin rapsodisinde bir yeldeğirmenleri âlemi keşfetmiştir ve bütün üzüntüsü bunlara hücum edecek donkişotlar yok diyedir. Onun söylediği olaylara ne derece itibar edebiliriz? Şunu hatırlamalıdır ki kendisi piyes değil tarih yazmaktadır ve okuyucuları kendisinden aktörce davranışlar ile atıp tutma değil, hakikat beklemektedirler. Bir adamın, inanılsın diye yazdığı bir eserde: Yazıklar olsun, şövalyelik devri bitti! Artık Avrupa nın şanı ebediyen sönmüştür! Hayatın para ile satın alınmaz güzelliği ve milletlerin ucuz savunucusu olan o, yiğitçe duyguların ve kahramanca teşebbüslerin besleyicisi olan o, artık yok olmuştur! diye aktörce dövünüp ağladığını görürsek ve anlarsak ki buna sebep o şövalyelik münasebetsizlikleri ile dolu Donkişot devrinin sona ermesidir. _Mr. Burke hükümetleri değerlendirirken, kendisinde hiçbir prensip fikri olmadığı görülüyor. Bir hükümetin niceliğini,niteliğini veya nasıl idare edildiğini araştırmadan, tebrik edebilirdim diyor. Burkenin yüce tuttuğu şey prensipler değil kuvvettir. Kendisi, bu yerilmeye değer kusuru ile artık, hükümetlerin hangisinin iyi, hangisinin kötü olduğu meselesinde hakemlik edebilecek bir adam değildir. Onun ispat etmek istediği noktaların neler olduğunu ancak sövüp saydığı şeylerden anlayabiliyoruz. Onun için, bu zatın delillerini de yine onun kendi paradokslarında aramamız gerekiyor. _İnsanlar en fazla kendilerini ilgilendiren ve en çok kendilerinin bilmeleri gereken bazı şeyleri, çoğu zaman en sonra duyarlar. ** _Milletlerin veya fertlerin birbirlerini tahrik etmek için yaptıkları nezaketsizlikler vardır. Mr. Burke’nin Fransız İhtilâli hakkındaki kitapçığı bunun parlak bir örneğidir. Hıncın, önyargıların, bilginin veya bilgisizliğin akla getirebileceği ne varsa hepsi, taşkın bir öfke ile ortaya dökülmüştür. İnsan, dilini veya kalemini bir ihtiras çılgınlığı içinde başıboş bırakacak olursa, bununla, konuyu değil, kendini tüketmiş olur. Mr. Burke, Fransız meselelerine dair olan fikirlerinde, hep aldanmış ve hayal kırıklığına uğramıştır fakat onun ümidinde öyle bir hüner ya da habisliğinde öyle bir kötücüllük vardır ki, ona, bu fikirlerinde devam için, yeni bahaneler verir. Bir zamanlar Mr. Burke’yi Fransa’da bir ihtilâl olabileceğine inandırmak imkânsızdı. Şimdi ise bu ihtilâl bir gerçek olduğundan, kaçamak arıyor ve onu kötülemekle işin içinden çıkmak istiyor. _İnsanların haklarını korumak için değil de, hak sahibi olmadıklarını iddia etmek için, silâha sarılıp bu uğurda canlarını ve mallarını feda edecekleri iddiası öyle yepyeni bir buluş çeşididir ki, tam, Mr. Burke’nin paradokslu dehasına yaraşmaktadır. İddiasını ispatlamak için ileri sürdüğü deliller şunlardır: Bu haklara sahip olan fertler veya nesil ölmüştür, onlarla beraber bu hak da ölmüştür. _Burke şöyle düşünür: Bizler, Lordlar Kamarası nın ruhani ve cismani âzaları ile Avam Kamarası üyeleri, İngiltere halkı adına, hem kendimizi ve mirasçılarımızı kralın iradesine teslim ederiz. _Mr. Burke çirkin prensiplerinden (şayet bunlara prensip demek kutsal şeylere bir tecavüz olmazsa öyle diyelim) çıkardığı zehirleri, zaman zaman yalnız İngiliz milletine değil, Fransız İhtilâline de saçarak bu yüce, nurlu ve nurlandırıcı heyeti gasıplar diye itham ettiğinden, ben de, artık hiç çekinmeden, onun prensiplerine karşı başka bir prensipler sistemi ileri süreceğim. _Gelecek nesilleri kıyamete dek bağlamak veya onlara hükmetmek, yahut dünyanın nasıl veya kim tarafından idare edileceklerini sonsuz ve ebedî olarak emretmek hak ve yetkisinine haiz hiçbir parlamento, hiçbir zümre, hiçbir insan nesli hiçbir memlekette asla mevcut olmamıştır, asla olmayacaktır asla da olamaz; demek ki, böyle hükümleri, kanunları ve bildirgeleri çıkaranlar, işin aslında, ne yapmak hakkını ve ne de yürürlüğe koymak yetkisini asla haiz olmadıkları şeylere giriştiklerinden, o tasarrufların hepsi hükümsüzdür. _Her çağ ve her kuşak bütün meselelerde kendi adına hareket etmekte kendinden önceki çağlar ve kuşaklar kadar serbest olmalıdır. Kof bir gururla, yaşayanlara mezar ardından da hükmedilebileceğini sanmak, istibdatların en gülüncü ve en küstahıdır. İnsanın insan üzerinde mülkiyet hakkı yoktur. Bunun gibi hiçbir neslin de gelecek kuşaklar üzerinde tasarrufa hakkı yoktur. Nasıl ki, bugünkü parlamentonun veya insanların, bundan yüz veya bin yıl sonra yaşayacak olan insanlar üzerinde tasarrufta bulunmaya, onları bağlamaya veya yönetmeye ve denetlemeye hakları yoksa. Her nesil, içinde bulunduğu şartların gerektirdiği bütün hususlarda yetki sahibidir ve olmalıdır da. İşleri düzenlenecek olanlar dirilerdir, ölüler değil. İnsan dünyadan elini çekince onun gücü de, ihtiyaçları da kendisiyle beraber sona erer; artık bu dünyanın işlerinde eli ve hiçbir ilgisi kalmadığı için, bundan böyle ulusun idarecilerinin kimler olacağına, hükümetinin nasıl teşkilâtlandıracağına veya nasıl idare edileceğine dair direktif vermeye o ölünün hiçbir yetkisi yoktur. _Bütün bir milletin beğendiği bir şeyi yapmak, o milletin bir hakkıdır. Mr. Burke buna: Olmaz diyor. Hak millette değilse o halde kimdedir? Ben yaşayanların hakları için mücadele ediyorum; o hakların ölülerin eski belgelerden zorlana zorlana çıkarılıp varsayılan yetkilerine dayanılarak vasiyetle bağışlanmasına, kontrol edilmesine ve bağıt konusu yapılmalarına itiraz ediyorum; Mr. Burke ise ölülerin yaşayanların hakları ve hürriyetleri üzerinde yetki sahibi olduklarını iddia ediyor. _Bir vakitler krallar ölüm döşeklerinde vasiyet ile taçlarını başkalarına verir, halkı da, tıpkı bir sığır sürüsü gibi, tayin ettikleri herhangi bir halefe devrederlerdi. Gerçi şimdi artık bunlar hemen hemen hatırlanamayacak kadar itibardan düşmüştür; kolay kolay inanılmayacak kadar da acayip şeylerdir _Bu zat onlara aynı zamanda bütün geleceğe 100 sene evvelki bir kurul bir kanun yapmıştır; şimdi millette bunu değiştirmek yetkisi yoktur, asla olmayacaktır ve asla da olamaz diyor. Hükümdarların uyruklarını idare etmek haklarını tanrıdan aldıklarına saf insanlığı kandırmak için, ne inceliklere ne safsatalara başvurmamıştır! Kendisi o parlamentonun yapmış olduğu şeyi tanrı sözü gibi ileri sürüyor; zira kıyamete dek hiçbir insan gücünün değiştiremeyeceği böyle bir yetkinin, muhakkak, insan yetkisinden üstün olması lâzım gelir. _Ebedî bir şekilde, gelecek nesillerin şahıs ve hürriyetleri üzerinde, parlamentonun, gasp yolu ile tesis ettiği hakkın (gasp yolu ile diyorum, çünkü parlamentonun milletin vekili sıfatıyla böyle bir hakkı yoktu, ve olamazdı, zira böyle bir hakkı kimse veremezdi) millet üzerinde kullanmaya kalkıştığı ve kendisinin tahttan indirilmesine sebep olan esassız ve müstebitçe hakla 3 Papanın yanılmazlığının yerine İngiliz Parlamentosunun yanılmazlığını koymak suretiyle aynı çeşitten olduğu söz götürmez. Aralarındaki tek ayrılık (zira esasta farkları yoktur), birinin yaşayanların haklarını, ötekinin ise henüz doğmamış olanların haklarını gasp etmiş olmalarından ibarettir. Biri öbüründen daha makbul bir temele dayanamadığı için her ikisi de, aynı şekilde, sanki hiç olmamış gibi sayılmak ve tamamen hükümsüz olmak gerekir. _ M. de la Fayette, harbin ilk safhalarında Amerika ya gitmiş ve sonuna kadar orada gönüllü olarak hizmet etmiştir. Takındığı tavır, böyle bir delikanlının hayatında eşine az rastlanır bir harikulâdeliktir. Fransa gibi dünya zevklerinin kucağı sayılan bir memlekette bulunuyordu. Bunları tatmak için elinde her vasıta vardı. Böyle bir âleme Amerikanın ormanlarını ve yaban kırlarını tercih edecek ve gençliğinin o neşeli çiçek gibi yıllarını geçirecek insan ne kadar az bulunur! Hislerini şu sözlerle ifade etti: Hürriyete dikilen bu büyük anıt, zulmedenlere bir ders, zulüm görenlere de bir örnek olsun! Bu söylev, o sırada Fransa da bulunan Dr. Franklin in eline vardığı zaman Franklin, Kont Vergennes e müracaat ederek söylevin Fransız Resmî Gazetesinde neşrolunmasını istedi fakat kontu buna asla razı edemedi. Zira Kont Vergennes Fransa da bir aristokrat despottu, Amerikan İhtilâli nin Fransa ya bir örnek olmasından korkuyordu, nasıl ki şimdi diğer bazı kimseler de Fransız İhtilâli nin İngiltere ye bir misal teşkil etmesinden ürküyorlar. _Önsöz_ _Mr. Burke’nin, yıldırımlar saçarak Fransız İnkılâbına hücumunu anlatan kitabı, Fransız İhtilâline ve Hürriyet Prensipleri ne çirkin bir tecavüz olmakla kalmayarak, dünyayı da aldatmakta idi. Ben de Fransa da ihtilâli seven bazı dostlarıma Mr. Burke’nin küçük kitabı çıkar çıkmaz cevap vereceğimi vaat ettim. Komşu milletler arasında arasıra çıkabilecek anlaşmazlıkları halletmek için, harp yerine başka bir usul bulunabilirdi. Eğer saraylar bu işe dürüstçe koyulsalar yahut milletler sarayların oyuncağı olmayacak kadar aydınlatılmış olsalardı bu iş muhakkak yapılabilirdi. Bütün memleketlerde harp yüzünden ve milletlerin aralarındaki kavgaları devam ettirme sayesinde geçinen insanlar bulunduğu, doğru olduğu kadar da, tiksindirici bir olaydır. Fakat bir memleketin idaresi ile ilgili olan kimseler, milletler arasına kavga tohumları ekmeyi ve onların zihinlerine yanlış hükümler yerleştirmeyi kendilerine iş edinirlerse, bu daha affedilmez bir davranış olur. Fransız İhtilâli patladığı zaman, bu hadise, Mr. Burke ün eline muhakkak ki iyi bir şeyler yapmak fırsatını verdi. Ama onun böyle bir niyette olması şarttı. Halbuki böyle yapacak yerde o, eski yanlış fikirlerin yavaş yavaş silinmekte olduğunu görünce, derhal ve sanki Fransa ile İngiltere nin artık birbirlerine düşman olmaktan vazgeçmelerinden korkuyormuş gibi, yeni nifak tohumları saçmaya başladı. ____
··
1.678 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.