Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Yaşadığım bir ataktan ve çaresizce gözyaşı döktüğüm anlardan sonra bile hatta ve hatta beni kendi kolları arasında teselli dahi etse dinmeyecekti öfkesi. Bana eziyet etmekten vazgeçmeyecekti. Ve ben, onu hiçbir zaman suçlamayacak, haksız olduğunu söylemeyecektim. Boktan hayatımda yaptığım en büyük hata, Fetih Yargıcı'ya ettiğim ihanetti. Bazen onu boğmak için can atan kollarım, bazen de ona ben seni bırakmadım, diye sarılmamak için kendini zor tutuyordu. Başımı iki yana sallayıp kendimle bir kez daha karşı karşıya geldim. Onun karşısında bu kadar çaresiz olmak bana kendimi çırılçıplak hissettiriyordu. Hakkımda bildiği onlarca şey vardı. Muhtemelen bana acıyordu, o kadar acıyordu ki bu nefret dolu bir acımaydı. Benim zavallı hayatım onun nefretini tetikliyordu. Kumral'ın gözünde ben, zavallı kız çocuğu Maya Efnan, hayatında dönen hiçbir şeyden haberi olmayan aptal kız, ona ihanet etme cüreti göstermiştim. Bu, onun için katlanılmaz bir düşünce olmalıydı. "Belki de öyle yapmalısın," dedim. "Sahi, neden benim için işleri kolaylaştırıyorsun ki!" "Senin için?" Bir adım geri çıkıp kaşlarını çattı. Yüzünü gördüğümden emin olmak istiyordu. "Senin için değil küçük aptal, sana biraz daha az katlanabilmek için. Eğer kendi isteğinle dediklerimi yaparsan seni zorlamak için biraz daha seninle konuşmam gerekmez. Gözlerine birkaç saniye daha az bakabilirim. Sesini daha az duyabilirim. Bir insan olmadığım doğru ama bir psikopat da değilim, benden daha zayıf hiçbir şeye zor kullanmaktan hoşlanmam ama sen, bütün sinarları zorluyorsun." İrkildim. "Sen, intihara meyilli aptal kız, kurbanı oynayıp duruyorsun. Birine ihanet edip öylece arkanı dönüp gidemezsin." Çenesi kasıldı. "Kanını içmekten mi bahsediyorsun? Bunun işe yarayacağını düşünsem bir an düşünmez Pars'a kanının son damlasına kadar içmesini söylerdim. Ben değil Efnan, ben sana bakmaya katlanamazken sana dokunmak, seni kendime karıştırmak..." İğrenerek yüzünü buruşturduğunda aklıma onu ilk gördüğüm zaman gelmişti. Ormanda bana bakmaktan kaçındığı an. "Seni görmeye tahammül edemediğimi unutma. Hâlâ nefes almanın tek nedeni, beyninde yanlış işleyen o yeteneğin de sanma. Benim hiç kimseye ihtiyacım yok ama sen, benim elimde olduğun sürece mutsuz olacak onlarca kişi var ve bu da beni mutlu edecek. Birileri dengeyi korumak mı istiyordu? Onların terazisini yerle bir ettim, şimdi herkesin kimi nereye koyacağını izle de gör. Kimler için neleri heba ettiğini gör." Onu daha fazla dinlemeyecektim. Onu görüyordum, onu anlıyordum. Bana neden tahammül edemediğini biliyordum. Sevemiyordu, etrafında kullandığı ya da onun için çalışan insanlar dışında kimse yoktu. Hissetmiyordu. Biri canını yaksa bile bunu bir oyuna çevirip acıyı yok sayabilirdi. Sevgiye inanmıyordu. Bana inanmak üzereyken onu yüzüstü bırakmıştım. Ama en çok da onu bırakmışken bana yaptıkları onlarca şeye rağmen ardımda bırakamadığım insanlara katlanamıyordu. Benim bir Yıkıcı olmak yerine insan olmama katlanamıyordu.
·
37 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.