Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

_Devlet, milletin kendisidir. Milleti, idare edenler devlet değildir. Çünkü irade milletindir. Millet, asildir. Millet işlerini yönetenler, onun temsilcileri olabilir. Bu sistemin uygulanmasında göz onunde bulundurulacak en onemli nokta, milletin siyasi, sosyal, eğitim ve gelişme derecesidir. _Devlet, her parcası diğerinin gorevini hazırlayan veya tamamlayan ve bir kucuk civisindeki arıza yuzunden butun bunyede kotu etkiler gorulen bir makine gibidir. Devletin kuvvet ve başarısı, işbirliği duşuncesine dayalı, kurallı, metotlu, zamanlı ve programlı bir calışma sistemine bağlıdır. _Devlet örgütü arasında, hukumet orgutunun konumu yapıcı, koruyucu, duzenleyici ve yonetici olmaktır. Devletin genel gidişinde, geleceğe hazırlanışında, olaylara karşı koyuşunda ve guclukleri ortadan kaldırışında gostereceği yetenek, hukumetin kudretine ve calışmasına bağlıdır. _Yaradılış itibariyle her insan, içinde yaşadığı toplumda hayatın en tatlı taraflarının kendisine düşmesini ister ve en kuvvetli olan, zayıf olanları yok sayar. Bunun sonucu huzur içinde yaşamak olanaksızdır. _Devletsiz bir toplum veya zayıf bir devlet hayatının sonucu herkesin herkese karşı mücadelesidir. İnsanlar arasında kavga yerine birbirine yardım, karşılıklı saygı, düzen koyan, herkese haklarını ve görevlerini tanıtan hukuk kuralları ve bunların istikrar bulmuş bir şekilde uygulanmasıdır. Bu iş ancak devlet örgütü sayesinde mümkündür. Devlet herkesin hakkını ve görevlerini belirler. Hiç kimse belirlenen sınır dışında bir hak iddia edemez. Bunun gibi kendisi de fazla hiçbir görev ile sorumlu tutulamaz _Hak ve görevi, hukuk kuralları belirler ve bunu Devlet uygular. _Devletteki siyasi guc ve kudrete “irade veya egemenlik” denir. Yerine getirmesi icin birtakım araclara ihtiyac duyar. Bu aracların sahibi olan devlet orgutunde millet meclisi ve hukumet orgutu esastır. Devletin diğer devletlerin ve kendi orgutune dahil olmayan diğer şahıslann, varlığı dolayısıyla egemenliğinin derecesini de devletler hukuku gosterir. _Devletin Görevleri_ _Adaleti, barışı, huzuru sağlamak. Eğitim, sosyal yardım, sağlık, altyapı ve ticari, ekonomik işleri yapmak. İç ve dış düşmanlara karşı savunmayı güçlendirmek. Eğer bunlar yapılmazsa anarşi doğar. Herkes kendi silahlı birliğini kurup güvenliği tehlikeye atabilir. Bir vatandaş, kendi hakkını, kendi maddi kuvvetine dayanarak elde etmeye kalkışamaz. _Demokrasi ise, esas anlamıyla, siyasi niteliktedir, duşunseldir; bireyseldir; eşitlik severdir. Demokrasinin, bu esas noktalanna gore, vatandaşın siyasi hurriyet ve calışmasını mumkun kılmak; vatandaşın ilmi, sosyal, sanat, ahlak gibi duşunsel alanlarda gelişimini sağlamak ile ilgilenmek ve vatandaşın, milli egemenliğe kurallar cercevesinde katılım hakkını ve butun vatandaşların aynı siyasi haklara sahip olmalannı sağlamaktan oluşan noktalar, devletin, vatandaşa karşı başlıca gorevlerinin sınırını gosteren işaretlerdir. _Devlet, düzeni sağlamak ve ülkeyi savunmak için sağlığı yerinde, sağlam ve anlayışları, milli duyguları, vatan sevgileri yüksek vatandaşlar ister. Devlet, iceride ve dışanda millet işlerini gordurecek yuksek yetenekli vatandaşlara gereksinim duyar. Bu sebeplerledir ki, vatandaşlann oğrenimi, terbiyesi, sağlığıyla ilgilenmek zorundadır. _Devlet, ulkenin duzen ve savunması icin yollarla, demiryollan ile telgrafla, telefonla, ulkenin hayvanlan ile her turlu ulaşım araclan ile milletin tum servetiyle yakından ilgilidir. Ulke yonetiminde ve savunmasında, bu saydıklanmız, toptan, tufekten, her tur silahtan daha önemlidir. _Devletçi ve Bireyci_ _Ekonomik işleri, devletin yapmaması, bireylere bırakması gerektiği iddiasında bulunanlar vardır. Bu duşunceyi uygun bulan ve takip edenlere “bireyci” derler. Ekonomik her tur işlerin de, bireylere bırakılmayıp devlet tarafından yapılması daha uygun olacağı duşuncesini savunan “devletçiler” de vardır. _Özel girişim: Demokrasi temeline dayalı bir devlet, sosyal yardım sistemi veya bir ekonomik örgüt sistemi değildir. Bunun icin bu alanlara ait işlere, devletin karışmaması, butun bu nitelikteki işleri bireylere veya bireylerden oluşan şirketlere bırakması mümkündür. _Bireyselciler, bu işlere devletin kanşmasını bireysel hurriyete tecavuz gibi gorurler. Ancak bu işler icinde, dolayısıyla butun milletin ortak menfaatine dokunan ve ilgisi bulunan noktalarda vardır. Bu sebeple, devletcilerin haklı oldukları noktalan kabul etmek uygun olur. _Ekonomik bir işi, devlet üzerine alabilir. Örneğin, bir iş ki buyuk ve duzgun bir yonetimi gerektirir ve ozel bireyler elinde tekelleşme tehlikesini gosterir veya genel bir ihtiyaca karşılık gelir, o işi, devlet, uzerine alabilir. Madenlerin, ormanların, kanalların, demiryollarının, deniz ulaşım şirketlerinin devlet tarafından yonetimi ve para ihrac eden bankaların millileştirilmesi, keza su, gaz, elektrik ve diğerlerine ait işlerin yerel yonetimler tarafından yapılması, yukanda acıkladığımız turden işlerdir. _Devlet ile bireyin karşılıklı calışma sahalannı ayırmak, vatandaşın bireysel girişim ve calışma hurriyetini sınırlandırmamış olmak gerekir. _Devletcilik, ozellikle sosyal, ahlaki ve millidir. Milli servetin dağılımı daha mükemmel şekilde yönetir. Medenilet ve emek harcayanların daha yuksek zenginliği, milli birliğin korunması icin koşuldur. Bu koşulu, her zaman, goz onunde tutmak, milli birliğin temsilcisi olan devletin onemli gorevidir. _Cumhuriyetimiz henuz cok genctir. Siyasi ve duşunsel hayatta olduğu gibi ekonomi işlerinde de, bireylerin girişimlerinin sonucunu beklemek doğru olamaz. Önemli ve buyuk işleri, hukumetin mumkun olduğu kadar uzerine alıp başarması tercih edilmelidir. Diğer bazı devletlerin ikinci derecede gorebileceği ve bireylerin girişimlerine bırakılmasında kotuluk olmayan işlerden bircoğu, bizim icin, hayatidir. *** _Hükümet_ _Hükümet; vatandaşların calışmaları sonucunda meydana gelen uretimin kendileri icin ve devlet icin gerekli olan tutardan fazlasını diğer ulkelere gonderip, millet icin ve devlet icin gerekli olan paraya donuşturerek gerekli olan yolları, demiryollannı, limanlan, gemileri yapmakla yukumludur. Bu orgut; vatanın, yurdun, yabancılann tecavuzunden korunmasını sağlayan orduyu oluşturmakla yukumludur. Hukumet, devletin, milletin, yuksek ve onurlu varlığını ve bağımsızlığını butun dunya milletleri, devletleri nezdinde temsil eder. Hükümetin, mlletin Medeni insanlığın bir ailesi olması goruşune dayalı olarak butun insanlığa karşı bazı gorevleri vardır. *** _Özgürlük_ _Hürriyet, insanın düşündüğünü yapabilmesidir. İnsanlar bu anlamda Hürriyete hiçtir zaman sahip olmamışlardır ve olamazlar. Çünkü bilinir ki insan tabiatın yaratılmışıdır. Tabiatın kendisi dahi kesin hür değildir, evrenin kanunlarına tabidir. _Kişisel hurriyete dayanan sosyal ve cağdaş insan hurriyetini sağlayan kuvvetin ise Devlet yapısında var olması gerektiği ve devletin millete karşı temel görevi budur. _İnsanlar, tanıdıkları ve bildikleri şeyleri severler ve sevdikleri şeylerle ilgilenirler. _Demokrasi düşüncesi, sürekli yükselen bir denizi andırmaktadır. 20. yüzyıl birçok zorba hükümetlerin bu denizde boğulduğunu göstermiştir. _Hak ve Görev İlişkisi_ _Haklann en birincisi, yaşamak hakkıdır. Diğer bütün haklar ve bu haklara karşılık görevler, bir insanın yaşamak hakkı onu diğerlerinin yaşamak hakkına saygı göstermesi göreviyle bağlar. Bir insanın hakkı, diğer bir insan için görev olmaktadır ve yine bir insanın görevi de diğer insanın hakkı demektir. Anlıyoruz ki, hakkın bulunduğu yerde gorev ve gorevinin bulunduğu yerde hak vardır. Her insan aynı zamanda hem kendine ait bazı haklara sahiptir, hem de başkalarına ait haklann kendine yuklediği bazı gorevlere sahiptir. İnsanlar, sosyal hayatta haklardan ve gorevlerden örülmüş bir ağ icinde düşünülebilir. İnsanlar, insan kaldıkca bu ağdan cıkamazlar. _Devletin ve vatandaşların karşılıklı gorevleri ve hakları vardır. Bunları anlatan bilgiler, “Medeni Bilgiler”dir. _Özgürlük - Korku_ (Freud) _İnsan, tabiatın ve bir cok yaratılmışın en zayıf olanıdır. Korunmaya, beslenmeye, bakılmaya, buyutulmeye gereksinim duyar. İlkel insanlann, tabiatın her şeyinden, gök gurultusunden, karanlıktan, taşan bir nehirden ve vahşi hayvanlardan ve hatta birbirlerinden korktuklarını biliyoruz. Korkan insan dilediklerini yapamaz. _İnsan, öncelikle tabiatın esiri idi; sonra, buna, gökyüzünden kuvvet ve yetki alan bazı adamlara esir olmak eklendi. _Hak duşuncesi, gokyuzunden koparılarak yeryuzune indirildikten sonra, meydana çıkabilmiştir. _İlkel insan gruplarında, ata korkusu ve sonunda, buyuk kabile ve kavimlerde, ata korkusu yerine gecen Tanrı korkusu, insanlann kafalannda ve hareketlerinde hesapsız yasaklar yaratmıştır. Batıl korkular insanın düşünce yapısını bağlamış ve hak kavramı bilinememiştir. Doğanın, her şeyden buyuk ve her şey olduğu anlaşıldıkca doğanın cocuğu olan insan kendinin de buyukluğunu ve onurunu anlamaya başladı. Artık bundan sonra birey ile hukumdar ve devlet arasında, hak davası ve hak mucadelesi başlar. Bu mucadele devletlerin ic gelişmelerinin tarihidir. _Bireysel hürriyet_ (Devlet sanatı) _Diğerinin hak ve hurriyeti ve milletin ortak menfaati bireysel hurriyeti sınırlar. Ortak menfaatler için bireysel hurriyeti sınırlama, devletin de adeta esası ve gorevidir. Bireysel hurriyet derecesi, devletin calışmasını zayıflatmaması gerekir. Devletsiz bir toplum veya zayıf bir devlet hayatının sonucu, herkesin herkese karşı mucadelesidir. Hürriyetin kotuye kullanımı, hurriyetin gecici, ama geniş olcude sınırını gerektirebilir. Bu konulardaki onlemlerin şiddetini ve sınırların genişliğini ölçmek buyuk bir sanattır. Devlet sanatı işte budur. _Özgürlük Türkün hayatıdır. Türk, baskı ve esaret zincirlerini parcalayabilmek icin ic ve dış duşmanlar karşısında hayatını ortaya attı; cok kanlı ve tehlikeli mucadelelere girdi; sayısız ozverilere katlandı; başanlı oldu, ancak ondan sonra hurriyetine sahip oldu. _Hürriyetin Çeşitleri_ _Bir milletin kültürü yükseldikce, bireysel hurriyetin uygulama alanları genişler. Herkes, istediği gibi, öğretmenlik, avukatlık, doktorluk yapamaz. _Dini törenler, guvenlik ve geleneksel torelere aykın olamaz, siyasi gosteri şeklinde de yapılması yasaktır. _Hürriyetler iki gruba ayrılır. _1. Maddi menfaatlerine karşılık (kişisel-ikametgah-mülkiyet-çalışma-zanaat hürriyetleri) _2. Düşünce hayatındaki (inanç-toplanma-basın-eğitim) *** *** _Türk Milleti_ _Dünya üzerinde ondan daha büyük, ondan daha eski, ondan daha temiz bir millet yoktur. Bugunku Türk milletine bir resim tablosuna bakar gibi bakalım ve şimdiye kadar edindiğimiz bilgilerin yardımı ile düşünelim; bu tabloda neler goruyorsak, bu tablo bize neler hatırlatıyorsa, onları, birer birer soyleyelim; Turk milleti, halk idaresi olan Cumhuriyetle idare edilen bir devlettir. Turk Devleti laiktir. Her reşit, dinini secmekte serbesttir. _Türk dili, Türk milleti icin kutsal bir hazinedir. Türk dili, Türk milletinin kalbidir; zihnidir. Çünkü Türk milleti gecirdiği sonu olmayan tehlikeler icinde, ahlakının, geleneklerinin, hatıralarının, menfaatlerinin, kısaca, bugun kendi milliyetini oluşturan her şeyin dili sayesinde korunduğunu goruyor. _Turk milleti, varlığı icin bugunku yurdundan memnundur. Cunku derin ve şanlı gecmişin; buyuk, kudretli atalarının kutsal miraslarını bu yurtta da koruyabileceğinden, o miraslan, şimdiye kadar olduğundan cok fazla zenginleştirebileceğinden emindir. _Türk ırkı: Kucuk bir aile cocuklarının bile tamamen birbirine benzemeleri olmuş şey değildir. Turk ırkının yalnız bir noktada, iklimi aynı dar bir bolgede ortaya cıkmış şeklinde duşunmek doğru değildir. Başka iklimlerin etkisi altında, başka başka cinslerle binlerce sene yaşamış, kaynaşmış bu kadar eski ve bu kadar buyuk bir insan topluluğunun bugunku cocuklarının tamamı tamamına birbirlerine benzemeleri mumkun mudur? _Türkler demokrat, hür ve sorumlu vatandaşlardır. Türkiye Cumhuriyetinin kurucuları ve sahipleri bizzat kendileridir. Turk milleti, insanlık aleminin samimi bir ailesidir. _Turkler, islam dinini kabul etmeden once de buyuk bir millet idi. Bu dini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin (Farslann) ve ne de diğerlerinin Turklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine etki etmedi. Aksine, Turk milletinin milli bağlarını gevşetti; milli duygularını, milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Cunku Hazreti Muhammed’in getirdiği dinin gayesi, butun milliyetlerin ustunde, tamamını kapsayan bir ummet siyaseti idi. Din birliğinin de bir millet oluşumunda etkili olduğunu soyleyenlerden değiliz. _Turk milleti, milli duyguyu; insani duyguyla yan yana duşunmekten zevk alır. Cunku Turk milleti bilir ki; bugun uygarlığın ilerlemesinde bağımsız ve ancak kendileriyle eşit yuruduğu tum uygar milletlerle karşılıklı insani ve medeni ilişki, elbette gelişmemize devam icin gereklidir ve yine bilinmektedir ki Turk milleti, her uygar millet gibi, gecmişin butun donemlerinde icatlarıyla, buluşlarıyla medeni dunyaya hizmet etmiş insanların, milletlerin değerini takdir ve hatıralarını saygıyla korur. _Ahlaki işler, hem zorunlu ve hem de arzuya değer olan işlerdir. Turklerin ahlaklan birbirine benzer, Bu yuksek ahlak, hicbir milletin ahlakına benzemez. Ahlakın, millet oluşumundaki yeri cok buyuktur. *** _Milli Ahlak_ _Milletin huzurunu, şimdi ve gelecekteki refahının güvende olmasını, uygarlıkta ilerlemesi ve yukselmesi icin insanlardan, her konuda seve seve canlarını fedasını talep eden, milli ahlaktır. Milli ahlak bilgisinin gerekleri, akıl suzgecinden gecirmeksizin vicdani, duyusal bir sebeple yapılır. En buyuk milli his, milli heyecan, işte budur. Milli terbiyenin amacı işte bu yuksek milli hissi sağlamlaştırmak olmalıdır. Ahlak kutsaldır; eşi yoktur. _Milli terbiye, çok ince bir olgunluk özelliğini tespit eder. Bu olgunluğa yetişmeyen insanlar ne kadar vatanperver olurlarsa olsunlar, ulkeleri ve hatta kendileri icin bir gun zararlı olabilirler _Vicdanlarımız uzerinde etkili olan ruhsal hayat, toplumun bireyleri arasındaki tepkilerden oluşur. _Turk milliyetciliği, ilerleme ve gelişme yolunda ve uluslararası goruşme ve ilişkilerde, butun cağdaş milletlere paralel ve onlarla aynı uyumda bir ahenkte yurumekle birlikte, Turk toplumunun özel yaradılışını ve başlı başına bağımsız kimliğini korunmuş tutmaktır. _Millet oluşumu_ _Bir kültürden olan insanlardan oluşmuş topluluğa millet denir; milletin en kısa tanımı budur. _Millet; dil, kültür ve düşünce birliği ile birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu siyasi ve sosyal bir heyettir. _Milliyetçilik: Bir milletin, diğer milletlere kıyasla doğal veya kazanılmış özel karakterler sahibi olması, diğer milletlerden farklı bir organizma oluşturması, coğunlukla onlardan ayn olarak onlara paralel gelişmeye emek vermesi durumuna milliyet ilkesi denir. Bu ilkeye gore, her birey ve her millet kendi hakkında iyi niyet, topraklarına bizzat kayıtsız sahip cıkmayı talep etmek hakkına ve hurriyetine sahiptir. Bu genel kural, bize hangi milletlerin hur, hangilerinin hurriyetinden şu veya bu şekilde yoksun olduklarını, yani millet adını taşımaya layık olmadıklarını kolaylıkla gosterir. _Turk milletinin kokleşmesinde etkili olduğu gorulen doğal ve tarihi gercekler şunlardır: Siyasi birlik, dil birliği, yurt birliği, ırk ve köken birliği, tarihi ve ahlaki yakınlık. _Millet olmak için, geçmişten ortak zafer ve üzüntü mirası; gelecekte gercekleştirilecek aynı program; birlikte sevinmiş olmak, birlikte aynı ümitleri beslemiş olmak gerekir. Turk milletinin oluşumunda var olan bu şartların hepsi birden diğer milletlerde yok gibidir. Örneğin, Ingilizler ile Kuzey Amerikalılar aynı dili konuştukları halde ayn ayn milletlerdir. Bugun buyuk cağdaş milletlerden olan Fransızların, lngilizlerin, ceşitli ırkların caprazlama sonucu olduğu bilinmektedir. Fransızlarla Ingilizler arasındaki savaşlar her iki millette milliyet bağlarını kuvvetlendirdi. Alman milliyeti, Napolyon’a karşı savaşlardan; İspanya milliyeti, Mağribilerle mucadelelerden doğdu. Turklerin her şeye rağmen butun cağlarda millet dayanışma ve bağlarının korunmuş kalması sadece surekli savaş halinde bulunmasındandır. Son inkılap yıllarında birliğin dogmasında kuvvetin ve savaş halinde bulunmanın etkisi onemlidir. Bu bilgiye gore, savaş, ırkların birleşmesinde en kuvvetli etkendir. _Bugunku Turk milleti siyasi ve sosyal topluluğu icinde kendilerine Kürdük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve millettaşlanmız vardır. Ancak gecmişin zorba donem urunu olan bu yanlış adlandırmalar, birkac duşman aleti, gerici beyinsizden başka hicbir millet bireyi uzerinde uzuntuden başka bir etki yaratmamıştır. Cunku bu millet evladı da tum Turk topluluğu gibi aynı ortak gecmişe, tarihe, ahlaka, hukuka sahip bulunuyorlar. _Bugun icimizde bulunan Hıristiyan, Musevi vatandaşlar, kader ve şahıslarını Turk milliyetine vicdani arzulanyla bağladıktan sonra kendilerine yan gozle, yabancı duşuncesiyle bakılması, medeni Turk milletinin asil ahlakından beklenebilir mi? *** _Milli Egemenlik - Cumhuriyet_ _Egemenlik, bireylerin iradesinin üzerinde, bireylerin oluşturdukları milletin ortak kişiliğine dayanan, genel, toplumsal iradedir. hicbir zaman, başkasına devredilemez ve bırakılamaz. Demokrasi, fikridir; bir kafa meselesidir. Her halde, bir mide meselesi değildir. Hukumet ilkesi de, bir adalet sevgisini ve ahlak duşuncesini gerektirir. _Milli egemenlik öyle bir nurdur ki onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, taddarlar yek olur. Milletlerin esareti üzerine kurulmuş kurumlarm her tarafta yıkılması kaçınılmazdır. (1924). _Siyasi kuvvet, milli irade ve egemenlik, milletin birlik halindeki ortak kişiliğine aittir, birdir, bolunemez ve aynlamaz ve başkasına verilemez. Turk milletinin yonetim şekli birlik teorisi esasına dayalı olan bugunku devlet şeklimizdir. Meclis, toplumun karakterini oluşturur. _Cumhuriyette son soz, millet tarafından secilmiş meclistedir. Millet adına her turlu yasalan o yapar. Hukumete guvenir ve onu duşurur. Millet, vekillerinden memnun olmazsa, başkalarını secer. Cumhuriyette, hukumetler, halkın guvenini ve rahatını duşunmek ve bunları sağlamaya calışmaktan başka bir şey yapamazlar. İktidar makamına, saltanat surmek icin değil, millete hizmet icin getirilmişlerdir.“ Ne yazık ki, milletlerin, coğunluk nufusu, duşunce eğitim dereceleri, idealin uygulanmasında; busbutun idealden yoksunluğa sebep olabilecek önemsemeyişten kacınmayı gerektirir. _Türkiye’de Cumhuriyet Nasıl Kuruldu? Dünya savaşına kadar hicbir siyasi kuruluş, Turkiye’de Cumhuriyet yonetimi kurmayı, ciddi olarak, düşünememiş. _Cumhuriyet, son yuzyıllarda buyuk uygar milletlerin hesapsız acı ve kandan sonra vardıkları en sağlam devlet şeklidir. Cumhuriyet, baştan başa ic ve dış duşmanlar elinde esir kalmış Turk vatanını kurtarmış ve milletin hayat, bağımsızlık ve namusunu guven altına almış olduğu tecrube edilmiş bir halk idaresidir. Cumhuriyet, Turk milletinin şu anda ve gelecekte iyiliğini, mutluluğunu, esenliğini koruyacak başlıca aractır. _Egemenliğin 3 çeşittir: _1. Krallık: Hukumdar “devlet benim" der; savaş ilan eder, banş yapar, yasalar yapar, vergiler koyar, ulkenin gelirlerini istediği gibi harcar. Krallıklar, babadan oğla geçer. Sorumsuzdur ve ülke kendisinin malıdır. Sadece akirette tanrıya hesap verir. Krallıklarda Milli benlik yoktur. Hükümdar, bir Meclis kabul etmişse, meşrutiyet hukumeti olur. _2. Oligarşi: Egemenlik birkac ailenin elindedir. _3. Demokrasi (Halkçılık): Demokrasilerde, egemenlik, halka aittir. Demokrasi, memleket aşkıdır, aynı zamanda babalık ve analıktır. demokrasi, eşitlik severdir. _7000 yıl once, Mezopotamya’da insanlığın uygarlıklarından birini kuran Sümer, Elam ve Akad kavimlerinde demokrasi ilkesi uygulanmıştır. Gercekte, bu Turk ırkları, birleşik bir Cumhuriyet kurmuşlardır. *** _Demokrasiye Aykırı Akımlar_ _1. Komünist Rusya. Rus milleti icinden, işci, deniz ve kara kuvvetlerinden ibaret bir azınlık, ekonomik esaslara dayalı komunist partisi adı altında birleşerek, bir diktatorluk yaratmışlardır. Amaclarında, milli değildirler. Kişisel hurriyet ve eşitlik tanımazlar. Oysa hukumet oluşturulmasından amac, oncelikle kişisel hurriyetin sağlanmasıdır. _2. Darbeciler: Siyasi sendikacılık düşünce sahipleri de, her turlu siyasi kuruluşları yalnız, kendi menfaatleri lehine yaptırmak isterler. Bunlar, amaclannı zorla elde etmek fırsatını beklerken, zaman zaman, genel grevler yaparak, hukumet adamlan uzerinde etkili olmakta ve bazı işleri kendilerinden taraf bitirebilmektedirler. _3. Menfaatçiler: Diyorlar ki; her ozel menfaat sahibi gruplar, ayn ayn, mecliste kendilerini temsil etmelidirler. O zaman, secim, millet bireyleri tarafından değil, gruplar tarafından ve gruplann sahip olduğu menfaat derecesinde gerçekleşecektir. *** _Karışık_ _Bizim düşüncemizde çiftçi, çoban, işçi, tüccar, sanatkâr, doktor kısaca herhangi bir toplumsal kurumda çalışan bir vatandaşın hak, menfaat ve hürriyeti eşittir. Devlet bakanıyla, üretim yapan bir esnaf aynı düzeydedir. Tek farkları birinin görevi daha önemlidir ama ahlaki olarak eşittirler. Asıl onemli olan gayrettir. _Tıbbi bir sağlığı koruma olduğu gibi, sosyal bir sağlığı koruma da vardır. Her ikisi aynı ilkeye dayanır. Maddi mikroplan yok etmek mumkun olmadığı gibi, manevi mikropları da yok etmek mumkun değildir. Ancak, kişinin bedeninde, fiziksel bir sağlık yaratmak mumkun olduğu gibi, sosyal yapıda da manevi bir sağlık yaratmak mumkundur. _Vatana ihanet kanununa göre, Millet Meclisi’nin geçerliliğine, sözlü, yazılı veya gerçekten kasten girişimde bulunanlar, kargaşalık çıkaranlar veya yayında bulunan kimseler, dini değerleri araç ederek Cumhuriyet bozmak veya halk arasında kargaşalık ve bozgunculuk çıkarmak isteyenler, vatan haini sayılır. Bunlar asılırlar. _Ataturk’un gunluk entelektüel yaşayışı dolayısıyla her zaman karşısında sınava cekilenler eksik olmazdı. Diş doktoruna sorular sorar ve doktor bilemeyince sizi başka konulara da yönlendirmek istemiştim derdi. Atatürk okuduklarıyla ilgili o konuda uzman kişilerle aynı akşam muhabbet ederdi. _Okulda kadınların oy kullanamayacağını Afete söylenince, afet de Atatürk’e içerlediğini söylüyor. Ata da başka ülkelerdeki düzeni araştır diyor. _Bütün öğretim ve ilim kurumlan Milli Eğitim Bakanlığına bağıdır. _Önceki donemde, hurriyetlerin korunması gibi bir mesele soz konusu değildi; cunku hurriyet yoktu. _Sosyal yardım kurumu cok gereklidir. İşsiz, yaşlı, hastalar için sosyal yardım. _Iş bolumu, maddi işlerde olduğu gibi, duşuce, siyasi, yonetim işlerinde de çoğalmalıdır. _Resim ve yazılar, keza yapılan heykeller de işaret ettikleri duşunceleri yaşatan eserlerdir. _Tanzimat, eskiden yabancıları hoşnut etmek ve bazı sıkıntıları gidermek için yüzeysel yenilikler yapılmıştır _Toplumun huzuru, mutluluğu ve gelişimi, kusursuz bir adalet dağıtım calışmasına bağlıdır. _İddialarını ispat etmek davacıya düşer. _Türkeli derler. *** _Yasa - abdulhamid_ _Millet, kendi kendini yönetir. Görevi Allahtan aldığını söyleyen zalim hükümdarların keyfine göre yönetilmez. İlk 1977de sultan hamid devrinde anayasa yapıldı. Hak ve hukuk kavramı oluşturuldu. Rus yenilgisinden sonra hamid, tekrar babalarının yoluna başvurdu ve anayasayı kaldırarak baskı rejimi kurdu ve vatan evlatlarından böyle intikam aldı. Türk evlatları arabistana yemene libyaya belki 10 yıllık asker olarak gönderilir. Askerlik bir azap yerine dönüşürdü. _Galip devletlerin (Sevr)e göre “Doğu Meselesi" adını verdiği engel, artık kapanıyor, kökleri en eski insanlık tarihinin derinliklerinde bulunan Turk Milletinin son ve tek bağımsız devleti yıkılıyordu. Padişah Anadolu’da başlayan milli karşı koymayı kırmak icin duşman kuvvetleriyle birleşerek Meb’usan Meclisini bastı ve mevcut Anayasaya (Kanunu Esasiye’ye) en ağır ve en son darbeyi indirdi. Bu durum uzerine Ankara’da milli egemenlik temeline dayanan Medenilik uzerine yeni ve taze bir Turkiye Devleti’nin merkezi kuruldu. *** _Abdulhamid, Dünya savaşı ve işgaller hakkında_ _1877 Kanunu Esasisiyle Padişahın, kamuoyunu aldatmak icin ilan ve kabulune zorunlu olduğu meşrutiyet ise, bir yıl sonra kaldırılmıştır. Bundan sonra, otuz sene padişahlığın zalim penceleri milleti daha kuvvetli olarak sarmıştır. Padişah, yalnız tac ve tahtını ve şahsını koruma araclarını kuvvetlendirmekten başka bir şey yapamamıştır. Millet, ulke tamamen ihmal edilmiştir. Oysa bu sure icerisinde, bizden ayrılarak bağımsız hukumetler kuran komşu milletler durmadan calışmışlar ve kuvvetlenmişlerdir. Surekli ilerleyen medeni dunya yanında ise Turk milleti, zorla ve ezilerek aşağı bir derecede tutulmuştur. Abdulhamit Yonetimi 1877’den 1922 senesine kadar gecirilen butun milli felaketlerin ya doğrudan doğruya sebebi veya başlıca hazırlayıcısıdır. _Birinci Dunya Savaşı’na girişimizde ve savaşın yonetiminde meşrutiyet hukumeti, yabancı (ecnebi) politikasına alet olmuş ve Turk milletinin hayati menfaatlerini koruyamamıştır. Millet ve ulkeyi, Dunya Savaşina sokanlar, hayatlan endişesine duşerek ulkeden kactılar. Padişah ise, meclisi dağıtarak keyfi yonetimi iade etti. Duşman devletler, İstanbul'u ve Adana, Urfa, Maraş, Antep, Antalya, Konya, Samsun, Merzifon gibi ulkenin onemli parcalarını ordularıyla işgal ettiler. Yunanlılar da muttefiklerin ozendirmesiyle İzmir’e cıktılar. Hristiyan unsurlar da her şekilde devletin bir an once cokmesine calıştılar. Maddi ve manevi tecavuz halinde bulunan duşman devletlerin, devlet ve milleti yok etmek ve bolmeye karar verdikleri kesinlik kazanmıştı. Halife ve padişah ise hayat ve tahtını korumaya devam etmekten başka bir şey duşunmuyordu. Durumun dehşet ve korku verici durumu karşısında her yerde bazı kişiler buna karşı kurtuluş careleri duşunmeye başladılar. Millet ise, başsız, karanlık ve belirsizlik icinde, padişahın ihanetinden haberdar olmaksızın başına gelecekleri bekler bir durumda idi. _Kemal paşa ise Turk milleti şu veya bu devlete esir olmaktansa ölsün daha iyidir goruşunu taşıyordu. Osmanlı hanedanı saltanatını ve medeniyet aşamasındaki anlamsızlığı meydanda olan hilafeti, devam ettirmeye calışmak Turk milletine karşı en buyuk fenalıktı. Bunu değerlendiren Mustafa Kemal, Turk milletini bu çürümüş insanlardan kurtarmak karannı verdi ve kurtardı. _Yunanlılar son bir kez daha saldırarak Ankara yakınlanna, Sakarya’ya geldiler. O zaman Buyuk Millet Meclisince, Başkumandan secilen Mustafa Kemal, kendisi cepheye gitti. 22 gun ve gece devam eden Sakarya Meydan Savaşı’nda duşman kovuldu. Bu, buyuk başan sonucundadır ki, millet, Mustafa Kemal'e Gazi unvanını verdi (1921). Gazi, Cumhuriyet ilanına kadar, Buyuk Millet Meclisinden daha buyuk bir makam olmadığını ifade etmekte ısrar etti; saltanat ve hilafet makamları olmaksızın, devleti idare etmenin mumkun olduğunu gosterdi. Devlet Başkanlığından, bahsetmeksizin onun gorevini de fiilen goruyordu. Osmanlı hanedanının Turk milletinin başına sardığı her şeye karışan bu son bela olan halife Millet Meclisinin bir kararıyla Turk sınırlarının dışına atıldı. *** *** _Tarikatlar_ _Turkiye Cumhuriyeti icerisinde tum tekkeler, zaviyeler ve türbeler kanunla kapatılmışlardır. Tarikatlar kaldırılmıştır. Şeyhlik, dervişlik, çelebilik, halifelik, falcılık, büyücülük, türbedarlık vs. yasaktır. Cunku bunlar irtica kaynaklan ve bilgisizlik damgalandır. Türk milleti boyle kuruluşlara ve onlann mensuplanna katlanamazdı ve katlanmadı. *** _Laiklik_ _Turkiye Cumhuriyetinin resmi dini yoktur. Devlet idaresinde butun kanunlar, kurallar ilmin çağdaş uygarlığa sağladığı esas ve şekillere, dunya ihtiyaclanna gore yapılır ve uygulanır. Din anlayışı vicdanidir. *** _Hoşgörü - Bağnazlık_ _Medeniyetin geri olduğu bilgisizlik cağlarında, inanç hurriyeti, baskı ve zorlama altında idi. _Turkiye’de hic kimse duşuncelerini zorla başkalanna kabul ettirmeye kalkışamaz. Çeşitli inanıştaki kimseler, birbirlerine, kin, nefret besliyorlarsa, birbirlerini hor goruyorlarsa ve hatta sadece birbirlerine acıyorlarsa o bağnazlara hoşgörü yoktur. _Bağnazlara hoşgörü yoktur. Bu bir hoşgörüsüzlük değil, irade zayıflığının caresiz bıraktığı bağnazlıkla mücadeledir. Butun duşunceler, bağnazca bir noktada birleştiği takdirde, bu hareketsizlik belirtisidir. Öyle bir durum elbette arzu edilmez. Unutmamalıdır ki, bazı insanlar geleceği, gecmişin arasından gormekte ısrar ederler. Bunlar, ilgimizi kestiğimiz geleneklere karşı ne olursa olsun, sadakatin iadesini isterler. Bu gibi insanlar, kendi inandığı gibi, inanmayan kimseleri istedikleri gibi ezemezlerse, kendilerini manevi baskıda hissederler. *** _Kamuoyu_ _Kamuoyu milletin içinden taşan bir çeşitli düşünceler denizidir. O denizde ceşitli cereyanlar, ceşitli tartışma dalgalan yaratır. Kamuoyu, ruhsal bir dunyadır. Kamuoyunun gecerli olduğu bir ulkede, gazeteler yayınlanmasa halk şaşkın ve cılgın bir hale gelir. Basının para ile satın alınabilmesi, uluslararası yuksek para aleminin basın uzerinde gizli etkisi veya sadece yabancı (ecnebi) devletlerin para vermelerinin etkisi, işte bunlann kamuoyunu yanıltmasından tamamıyla korkulur. Bir örgütle ahlaki bir denetim oluştururlar. Çare bundan başka, halkın duşuncesi ve siyasi eğitimi de bir teminattır. Butun halkın, harekete gectiği gun, onları tutuklayacak kuvvet yoktur. *** _Bağlılık _ _Butun insanlar, bir sosyal bedenin uyeleridir ve bu sebeple birbirine bağlıdırlar. Bu karşılıklı bağ, herkesi diğerinin yukumluluğune de karıştırır. Bu bağlar, doğaldır, sosyaldir ve ekonomiktir. Herkes kendi kişisel varlığının en buyuk kısmını atalara borcludur. Butun borclar gibi bunun da ödemesi gerekir. Gecmişin ve gunumuzun nimetlerinden hepsinin aynı derecede yararlanamamış ve yararlanamamakta oldukları anlaşılıyor. Bu eşitsizliği gidermek icin tazminat, sosyal yardım isteniyor. _Gelişimin amacı, İnsanlan birbirine benzetmektir; dunya birliğe doğru yurumektedir; insanlar arasında sınıf, derece, ahlak, elbise, dil ölcü farkı gittikce azalmaktadır. Bu sosyal kazanımlara devlet sosyalistliğine yaklaşarak varılabilir. Oysa ahlak yasasının temeli bireysel yükümlülüktür. Başkasına olan bir iyilik bize de iyiliktir; başkasına olan kötülük bize de kütülüktür. Özetle, bağlılık, “herkes kendi için” yerine, "herkes, herkes için" duşuncesini koyar. Bu duşunce, toplumsaldır, millidir, geniş ve yuksek anlamıyla insanidir. *** _Çalışmak_ _Yalnız tek bir şeye ihtiyacımız vardır: Çalışkan olmak. Servet ve onun doğal sonucu olan zenginlik ve mutluluk yalnız ve ancak çalışkanların hakkıdır (1923) _Yarınından emin olmayan bir insan, bir aile kurmayı duşunemez; Yaşama amacları olmayan ailelerden oluşan bir devletin varlığı da sağlam olmaz. Araştırmak ve bilgi edinmek icin zaman bulamaz. Kendisinde duşunce hayatı durur. Hayat, onun icin bir tutsaklığa donuşur. İradesinden de vazgecmek zorunda kalabilir. _İnsan, yalnız hurriyet aracı olarak servete sahip olmalıdır. Hic bir şey yapmamak veya sonucsuz, anlamsız şeyler yapmak, calışma yasasına karşı buyuk kusurdur. İnsan zekası, sanatı, iradesi sayesinde, butun unsurlan emri altına alabilir. Çalışmak bir ceza değildir. Calışmayı ceza saymak, onun guzelliğini ve iyiliklerini tanımamak, doğaya karşı haksızlık olur. Zevk, butun guclukleri, saban arkasında dokulen terleri, sanatkarın, duşunurun bazen pek uzucu olan yorgunluklarını hemen unutturur. Çalışmak sosyal bir görevdir. _Meslek secimi_ _Kişisel mutluluk ve aynı zamanda sosyal menfaat buna bağlıdır. Yeteneklerine uygun meslek seçmeyenler başarısız ve verimsiz olur ve bu işte çok başarı sağlayabileceklerin de hakkını yemiş sayılır. Biri, subay uniformasının, sırmalan hoşuna gittiği icin asker olmak ister, diğeri yazarlığın şöhretinden etkilenerek yazar olmak ama ikisi de hayal kırıklığına uğrar. Bu gibiler toplumsal heyet icin kaybolmuş kuvvetlerdir; Her meslek, bazı yetenekler ve ozel nitelikler ister. _Bu hayat yarışında, diğerleri, yetenekleri bakımından, sizi gecebilirler. Bir başarı, elinizden kacabilir. Bundan dolayı, onlara kızmayınız. _Girişim düşüncesi_ _Tembellik, bütün fenalıkların anasıdır; insanı, ecdadının yaşadıklarıyla aynı noktada durdurur. “Babam, büyükbabam böyle yaptılar. Ben niçin başka türlü yapayım.” derler. Kuşaktan kuşağa hayatın genel koşullan değişir. Yeni koşullara uymayan ve gelenekte ısrar eden, yalnız kalmaya, zayıf duşmeye, bitkinliğe ve olume mahkumdur. _”Zafer, Zafer benimdir” diyebilenin, başarı "Başarılı olacağım" diye başlayanın ve “Başardım" diyebilenindir. (1925) _Vatandaşın Devlete Karşı Başlıca Görevleri_ _3 görevi vardır: Seçmek, Vergi vermek, Askerlik yapmak. Birincisi kutsal bir Haktır. Bu hak sayesinde milli egemenliğini kullanmış olur. _Demokraside Hükümet Şekilleri: _1. Doğrudan hükümet(her vatandaş birer vekildir ve toplanıp karar alırlar. Bu, büyük devletler için uygun değildir). _2. Yarı doğrudan hükümet(referandum) _3. Temsili hükümet. _Seçim_ _Vatandaşlar, devlet işlerini gordurmek icin, kendi içlerinden birtakım kimseleri secip ayırmaları gereklidir. İşte bu işe seçim denir. Secim, ortak arzunun yerine getirilmesi imkanına dayanır. _Yanlış duşunce ve goruşlere yonelmiş insanlardan oluşan toplumların ne olursa olsun, mecliste calışmasını sağlamaya calışmak milletin menfaatine hizmet sayılmaz. _Yuksek toplumsal heyetlerde, mucadele, duşunce mucadelesi şeklinde olur; vatandaş arzusunu gosterir. Secim, ancak, tamamen gelişmiş, duzen sahibi toplumlarda gorulur. _Seçim, milli egemenlik için hak ve milli menfaatleri yerine getirmek için dikkatli olunması gereken görevdir. _Çocuklar ve delilerden başka, butun vatandaşlar erkek ve kadın secimde oy vermek hakkına sahiptir. Eskiden, kadınların; cocuklar, akılsızlar ve deliler arasında sayılacağı ve asla oy veremeyecekleri söylenirdi. Kadınların mecliste mevcudiyetleri parlamentonun ahlak duzeyini de yukselttiği beyan edilmektedir. Kadın insandır ve aklı başındadır. Eskiden Türklerde kağan ve hatun eşittir, attillanın ordusunda kadınlar da savaşır. Cumhuriyetimizin siyasi rejimi eşitlik ilkesine dayanır. Secim sandığı onunde oy vermekte okuyup yazması olmayan ile bir devlet adamı eşittir. Kadın nicin bu eşitlik dışında tutulsun? Kadınların savunacakları ekonomik menfaatleri vardır. Kadınların sosyal heyetin orgutlenmesi hakkında bildirecekleri duşunceleri vardır. Kadında adalet duygusu vardır. Kadın tutumludur, banşseverdir. Milli emek ve gayrette kadının payını değersiz gormek hakkı kimseye verilmemiştir _Kimler Milletvekili Olamaz_ _Yabancı devlet hizmetinde bulunanlar; hapis veya hırsızlık, sahtekarlık, guveni kotuye kullanma, hileli iflas suclanndan birinden mahkum olanlar, kısıtlılar, yabancı uyruklu olduğu iddiasında bulunanlar, medeni hukuktan duşurulenler ve Turkce okuyup yazmak bilmeyenler milletvekili secilemezler. _Her milletvekili yalnız kendini secen cevrenin değil tum milletin vekilidir. _Vergi_ _Vergi, devletin millet ve ülkeye karşı yerine getirmeye zorunlu olduğu görevlerini yapabilmesi için gerekli masraflara bireyin katılım payıdır. Vatandaşın devlete karşı kutsal borcudur. Devlet bizzat millettir, vatandaşlann vergi adı altında verdiği paralar devlet tarafından milletin siyasi, duşunsel ve ekonomik alanlarda ilerlemesi, gelişmesi ve mutluluğu icin harcanır. Vergi konusunda adam smithin adalet duygusu önemlidir. Herkesten gelirine göre vergi alınmalıdır. 10/1 ağır Aşar vergisinin kaldırılmasından sonra, araziden yalnız değeri uzerinden bir vergi alınmaya başlanıldı. Vergi yeni yapılacak meraler, zeytinlkler, bağlar için 5 yıl ertelenir. Arsa, ev, hayvan vergileri vardır. *** _Askerlik_ _Vatan borcudur. _Türk vatandaşı kesin olarak bilmelidir ki, bir milletin insanlık ve medeniyet dunyasında yukselmesi ve başarılı olması yalnız ve ancak kendi kuvvetine dayanarak, hurriyet ve bağımsızlığını korumasıyla mumkundur. Bunun başka cozumu ve aracı yoktur. Ordu istemeyen ve ordunun yuklediği maddi, manevi özveriyi goze almayan bir millet, esaret zincirini kendi eliyle boynuna gecirir. “Ve bağımsızlığı uğrunda ordusuna yapacağı özverinin on katını, kendini esir eden egemen milletlerin menfaati uğruna harcamak zorunda kalır. _Ülkenin ekonomik ve sanat durumu ne kadar elverişli ise savaşta o kadar başan elde edilir. Bu nedenle, savaş yalnız cephelerde savaşan askerlerin faaliyeti demek değildir. Bir ulkede butun vatandaşların her turlu calışma ve faaliyeti demektir. Ortak hedef, bağımsızlığın korunmasını sağlamaktır. _Askerlik gorevini yapmakla, istekle olume hazır bulunmak askerliğin en gercek gostergesidir. Bu goruştur ki, askere bir ozellik, ciddilik, yukseklik, kutsallık verir. Uniforma, askerlik sorumluluğunu, arkadaşlığı ve kendini teslim etmeyi hatırlatan dış gostergelerdir. _Ordu, milletin bir parçasıdır. Ülke ve milli amaç ile ilgisi olmayacak olan ücretli askerlerden kurulu ordu, hatta gönüllü askerlerden kurulu ordu bizce güvenilir değildir ve söz konusu değildir. Milli ordu millet birliğinin ve devlet varlığının en göze çarpan simgesidir. Ordu, Cumhuriyet aleyhine girişimlere karşı devlet ve hükümetin irade ve kuvvetini gösterir. Ordunun devlete karşı en birinci görevi en yüksek kudret ve yeteneğe sahip olmaya çalışmaktır. Devletin ululuk ve onuru bununla yükselir. _Bir millet ne kadar medeni olursa olsun duzen ve guvenin sağlanması icin polis, jandarma ve hatta ordu varlığını gereksiz bulamaz. Tabiat insanları boyle yaratmıştır. Bütün dünya ordularının anlaşmayla bitirilmesi, kardeşlik içinde yaşam, parlak bir idealdir ama bu asla olmayacak, birçok ülke daha da güçlenecektir. Cunku ilk adımı atacak olan devlet bunu yapar yapmaz kuvvetini, gucunu, oyunu, mevkisini kaybedecektir. Milletlerin, karşılıklı menfaatlerini unutarak insani bir tek toplum oluşturabileceklerini duşunmeleri tatlı bir goruştur. Bu goruş uygulanabildiği takdirde de bu buyuk ve guclu toplum icinde duzen ve huzuru, hak ve adaleti kuracak orgut ve bu orgutun dayanacağı bir kuvvetin varlığı gereklidir. Geri kalmış milletlerin temsilcileri sayıca cok olsa da ileri gitmiş milletler temsilcilerinin entrikalarından korunmak becerisini gosterebilecekler midir? Bazı milletlerin butun dunyayı ve bircok milletleri kendi lehlerine istismar etmelerine engel olunabilecek mi? Hindistan’ı, Mısır’ı, Tunus’u ve Cezayir’i aşağı yukan yuz yıldan beri pencelerinde tutanların, bu ulke halklarının siyasi, duşunsel, ekonomik kulturlerini kendi kulturleri derecesine yukseltmeyi bir an duşunduklerine ilişkin her hangi bir işaret gorulmuş mudur? Hayır. Ancak, tersi, yani bu insanlan hayvanlaştırmak, uyuşturmak, kendi menfaatlerine gozleri kapalı koleler haline getirmek icin ne yapmak mumkunse hepsini yapmaktan geri kalmadıklarına butun insanlık şahittir. _Piyade, suvari, topcu vs. ile yardımcı sınıflardan kurulan birlik, tumendir. Ondan sonra kolordu gelir, uc tumenlidir. _Barışta, başkumandanlığı Cumhurbaşkanı temsil eder. Ancak, gercekte başkumandanlık gorevini Cumhurbaşkanını temsilen Genelkurmay Başkanı yerine getirir. Buyuk kumandanlar, pek cok defa baskı altına girmiş ve dağılmaya yuz tutmuş milletlerin savaş kuvvetlerine yeniden bir parlaklık vermeyi başarmışlardır. Sorumluluğu üstlenmek cesaret ve isteği kumandana en cok gereken bir ozelliktir. Kanlı savaş meydanlarında komutan merhametsiz olmalı. Bu gerekli bir sağlamlıktır. _Ordu, Okuldur_ _Milletin yetişmiş genclerini yalnız askerlik acısından değil bilim acısından da eğiten ve oğreten bir okul, bir eğitim ocağıdır. Bu ocakta vatandaşlar, eşitliği oğrenirler; cesaret ve girişim duşuncelerini geliştirirler. Bu ocakta butun vatandaşlar hep aynı toprağın evladı olduklannı en iyi duyarlar. Butun vatandaşlann millet ve ulkede yararlı ve hizmet eden olması gereği orada en iyi anlaşılır. Vatandaşlar milletin değerini, kudretli ve yuksek medeniyetli olabilmek icin tek koruyucunun muhafızın ordu olduğunu ve keza milleti dunya karşısında saygıya yaraşır bir yerde tutan tek aracın ordu olduğunu en iyi ordu icinde öğrenir. Bir milletin yukselmesi icin ilim, sanat, duşunce ve ekonomik ilerlemeler ne derecede onemli ise ordu da bu oneme eşit onemdedir. _Siyaset ve Savaş_ _Her tur siyaset sahnesi Millet Meclisi’dir. Her turlu siyasetin uygulama ve yurutme aracı hukumettir. _Savaş, duşmanı bizim arzumuzu kabule zorlamak icin yapılan şiddetli bir harekettir. Bu hareketin hedefi, duşmanı savunmadan aciz bırakmaktır. Bu da duşmanın butun maddi ve manevi kuvvetlerini kırarak, ezerek onu yere sermekle mumkun olur. Ancak bu halde, duşman devlet barışa zorlanır veya duşman millet teslim olur. Savaş gibi tehlikeli işlerde, iyilik yuzunden doğacak hatalar en kotu hatalardır. Merhametsiz olmak lazımdır. _Siyaset ile savaş yonetimi bir kişide birleştiği zaman, durum cok elverişli olur. İskender, Buyuk Frederik, Napolyon ve Timur aynı zamanda hem başkumandan hem de siyasi kuvvetin başkanı idiler. Anibal boyle değildi. O, yalnız başkumandan idi. Mustafa Kemal de, hem başkumandan ve aynı zamanda siyasi kuvvetin başı idi. İtilaf devletlerinin aldatıcı sozlerine onem vermedi. Muhalefet partisinin, savaş ve karşı koyma aleyhindeki duşunce hareketlerini durdurdu. _Savaş gibi cok buyuk ve onemli bir mesele, nutuklarla ve coğunluğun kararıyla halledilmez, demir ve kan ile halledilir. Bir de kumandanın gozu onunde tutacağı tek hedef, milleti ve onun bağımsızlığıdır. Savaş, yalnız ve ancak milletin hayat ve bağımsızlığı ve ulkenin korunması, yalnız bu temiz, soylu ve yuksek menfaatler uğrunda yapılır. *** _Cumhurbaşkanı, vatana ihanet eyleminden dolayı Buyuk Millet Meclisine karşı sorumlu olur. Onaylayacağı kararlardan dolayı sorumlu olmaz. Cumhurbaşkanlığı makamı, milli sevgi ve saygı duygularımızın yoğunlaşma noktasıdır. Devlet başkanı olması bakımından milli büyüklüğü ve kudreti temsil eden Cumhurbaşkanına saygı göstermek büyük ve şerefli görevimizdir. Bu, ayrıca bir yasa borcudur. *** _Meclis genel kurulu_ _Bir kararı, Turkiye Buyuk Millet Meclisi’ne bağlamak icin genel kurul tarafından kabul edilmiş olması gerekir. Bu bakımdan Meclis Genel Kurulu, milli egemenliğin olduğu kadar milli kudret ve buyukluğun de gostergesidir. Vekiller özgür olmalı. Meclis goruşmeleri demek, devlet ve millet hakkında buyuk oneme sahip kararları vermek icin milletvekillerinin karşılıklı duşuncelerini soylemeleri ve her milletvekilinin kendi goruşu noktasından en iyi, en doğru ve devlet icin en karlı ve hayırlı olan şekli coğunluğa kabul ettirmeye calışması demektir. Meclis goruşmeleri bazen cok heyecanlı sahneler arz eder. Bu sahneler vatanperverliğin en geniş gosterimleridir. Meclis coğunluğunun kararı, meclisin kararı demektir. Milli birlik ve devletin kudreti adına yapılmış en yuksek bir hareket tarzı olur. Meclisin butceyi incelemesi ve onaylaması milli egemenlik ilkesi uygulamasının en esaslı gostergesidir. *** _Siyasi partilerin sakınması gerekenler_ _Milli birliği, milli duzen ve kudreti bozacak ve zayıflatacak uluslararası kirli duşunceleri aşılama yolu, ulkeye ihanete sebep olan particilerin cekinmeleri gerekli olan bir şeydir. _Yabancılardan ve vatan aleyhinde calışanlardan yardım ve kuvvet aramak kara bir damgadır. _Partinin gizli niyeti olmamalı, hayal satmamalı, dini kullanmamalı, haklı kandırmamalı *** _Muhalif parti_ _Sadece hükümeti eleştirmek için muhalif parti kurulmaz. Bu yanlış yoldur. Bunlar tüm yenilikleri engelleyen olumsuz insanlardır. Kendilerini beğendirmek icin başkalarına kötü demeyi tek arac olarak kullananlara benzerler. Yeni partiler "şu işleri şu şekillerde ve şu yolları izleyerek göstereceğim” demelidirler. *** _Mahkemeler_ _Turkiye’de mahkemelerin kararlarını bozacak hicbir kuvvet yoktur. Hakim, yaşadığı cevrede ahlakı ile seckinleşmiş bir vatandaştır. Hakimin, kişilerin ve toplumun haklarını, guvenlik ve mutluğu ve ulkenin bağımsızlığını, devletin kudretini ve yuceliğini ayırt etmek konusunda hassas bir ruh ve karakter sahibi olması gereklidir. Toplumun huzuru, mutluluğu ve gelişimi, kusursuz bir adalet dağıtım calışmasına bağlıdır. Bu calışma, hakimlerin ve onlardan meydana gelen mahkemelerin işidir. _Temyiz mahkemesi, -yargıtay- butun mahkemelerin ustunde gorev yapar. _3 tür mahkeme vardır. Sulh, asliye ve ağır ceza. Sulh, kucuk davalara bakar. Asliye, Sulh mahkemelerinin yetkilerinin ustunde kalan işlere. İddialarını ispat etmek davacıya düşer. _Ceza işleyen kişi, devlete ve topluma karşı suc işlemiş olur. Örneğin, devletin gizli bilgilerini satarak casusluk eden ve ulkeye zarar getiren bir kişinin ihaneti gibi. Asılmak yoluyla mahkumun bedeninin yok edilmelidir. _Ticaret_ _Bir kişinin kendi şahsı veya evi, bahcesi, tarlası, ailesi ve hatta fabrikası icin kullanılacak şeyleri alması veya satması ticaret sayılmaz. Bir işlemin ticaret sayılabilmesi icin esas kar amacı ile yapılmasıdır. Ancak bina, tarla ve mağaza gibi taşınmazların satışı ucuz alıp pahalı satmak gibi kar amacı ile de yapılsa yine yasa onunde ticaret sayılmaz. Cunku bu durum pek ender olur. _Batmak (iflas,) bir ticari işletmenin olumu demektir. Malları borclu bulunduğu kuruluşlara alacaklan oranında paylaştınlır. Alacaklılar batan iş adamıyla uyuşurlarsa aralarında “konkordato” imzalanır. Hileli iflas, batmış gibi görünerek sermayeyi kar amaçlı kaçırmak..
·
1 artı 1'leme
·
2.763 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.