… sözü hep politakaya çeviriyordu. Çünkü bu çeşit kafalar, ışığın parladığı yerlere çarparlar ve hiçbir şey anlamadan hep o parlak noktanın etrafında vızıldayıp dururlar; camların üzerinde gezinen ve insanın kulağına yoran o karasinekler gibi insanın ruhunu yorarlar.