İsrail devletinin ilk yıllarında, İsrail'e yönelik Amerikan politikası, genelde dostane ve cana yakındı olsa da, Arapların gözünde düşmana görülmek korkusundan ötürü bir noktada ihtiyatlı ve mesafeliydi. Sovyetler Birliği, İsrail'i resmi olarak ABD'den önce tanıdı ve uydu ülkelerini ona yardımcı olmaları konusunda teşvik etti ve bu İsrail'in 1948'de ilk girdiği savaşta belirleyici etken oldu. O dönemde özel ve yasadışı girişimler, sıkı sıkıya uygulanan resmi ABD silah ambargosuna meydan okuyarak, ABD'den İsrail'e az miktarda silah kaçırıyorlardı. İsrail'e yapılan Amerikan mali ve askeri yardımı oldukça kısıtlıydı ve 1960'ların sonuna ve 70'lerin başına kadar ciddi boyutlara ulaşmadı. İsrail'in 1948'de hayatta kalmasını sağlayan silahlar Çekoslovakya'dan gelmişti. 1967'deki Altı Gün Savaşı'nın göz kamaştırıcı zaferini elde eden uçaklar ve tanklar, esas olarak Fransa'dan gelmişti. Amerika'nın İsrail ile 1962'de başlayan stratejik ilişkisi, ancak 1967'de kayda değer bir hale geldi.