Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

248 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Psikanalizin Teslası olarak anılan Alfred Adler kaleme aldığı bu eserde gerek kendi sıkıntılı çocukluğundan gerekse yaptığı çalışmalardan yola çıkarak geliştirmiş olduğu Bireysel Psikoloji kuramını detaylı ve anlaşılır bir şekilde izah ediyor. Bu eseri hiç sıkılmadan keyifle okudum çünkü Adler olabildiğince bilimsel jargondan kaçınmış ve kuramını herkesin anlayabileceği şekilde örneklendirerek kitaba aktarmıştır. Adler, Freud’un öğrencisi olarak görülse de Freud ile ciddi fikir ayrılıklarına sahiptir. Freud’un pek çok düşüncesinin tamamen saçmalık olduğunu düşünür. Adler, Freudyen bakış açısının aksine insanların cinsel dürtülerden çok sosyal ilişkilerle motive olduğunu savunmuştur. Freud’a göre benlik id, ego ve süperego şeklinde parçalara ayrılırken Adler için böyle bir ayrım söz konusu değildir çünkü benlik parçalanamaz bir bütündür. Freud kişilik gelişiminde cinsel hazzı ve aileyi ön planda tutarken Adler’in kuramında cinsellik çok fazla önem arz etmez ve kişilik gelişiminde aile, doğum sırası, yaşam stili, sosyal ilişkiler, aşağılık güdüsü, üstün olma çabası gibi gibi pek çok faktör ön plandadır. Adler’e göre her birey biricik ve özeldir. İnsanlar psikotik bile olsalar anlaşılmaya başladıkları an değişmeye başlarlar ve bir insanı anlamak için yalnızca o insanı ele almak doğru olmaz, insanın yaşadığı çevreyi ve yaşantılarını da öğrenmek gerekir. Adleryen bakış açısıyla sadece geçmiş yaşantılarımız bizim karakterimizi şekillendirmemekte aynı zamanda birey olarak kendi karakterimizi yeniden yaratmaktayız. Ayrıca Adler her davranışımızın bir amacı olduğunu ve bu amacı da isteklerimiz ve beklentilerimizin belirlediğini vurgulamıştır Adler insanları doğumdan itibaren içinde bulundukları sosyal çevre ile birlikte ele alarak, bu sosyal çevrede edindikleri yer ve olmak istedikleri yer ile insanların karakterlerinin bir kısmının şekillendiğini savunuyor. Bir kısmını diyorum çünkü Adler’e göre karakteri şekillendiren pek çok unsur vardır. Bu unsurlardan en önemlileri: yaşam stili, aşağılık duygusu, sosyal ilgi, biyolojik doğum sırası, psikolojik doğum sırası, güçlü olmak, güvende olmak, sevmek, ait hissetmek ve çalışmak gibi unsurlardır. Adler Bireysel Psikoloji kuramıyla birlikte aşağılık kompleksi, erkeksi protesto, sihirli değnek ve olmak istediğin kişi gibi davranmak terimlerini de psikolojiye kazandırmıştır. Adler yazmış olduğu Bireysel Psikoloji kitabında da bu unsurları, terimleri ve bunların karakter üzerine olan etkilerinden bahsetmiştir. Bireysel Psikolojiyi birkaç sayfayla açıklamak çok zor bu yüzden sadece bazı temel dinamiklerden bahsetmek istiyorum Aşağılık Duygusu: Her birey doğuştan gelen bir aşağılık duygusuna sahiptir çünkü doğduğumuz çevrede her anlamda bizden çok daha iyi insanlar vardır. Bu insanların bizden iyi olmaları bizim kendimizi yetersiz hissetmemize neden olur ve bu yetersizlik hissi de bizim gelişimimiz için temel motivasyon kaynağımızdır. Aşağılık duygusu bir organ eksikliğinden kaynaklı ya da psikolojik olabilir. Kişi bu aşağılık duygusunun üstesinden gelirse kendini geliştirir aksi durumda ise ağır aşağılık duygusuna ve neticede aşağılık kompleksine kapılır. Erkeksi Protesto: Erkek egemen toplumda aşağılık duygusunu yenme çabası olarak tarif edilir. Adler’e göre cinsiyetler açısından fark bulunmasa da toplumların cinsiyetlere verdiği öneme göre dünyaya gelen çocuklar bulundukları çevredeki cinsiyet rollerini sorgulayarak aşağılık duygusunu yoğun şekilde yaşar ve ilerleyen dönemlerde bir tür protesto sergiler. Örneğin erkek egemen bir toplumda erkeklere daha çok değer verildiğini gören bir kız çocuğu kendisini yetersiz hisseder bu durumda ilerleyen yaşlarda ya cinselliği kullanarak erkekleri incitmeye ya da kadınsı özelliklerinden vazgeçerek bir erkek gibi davranmaya başlar. Toplumun kendisine biçtiği erkek rolünü karşılayamayan erkekler ise ya saldırgan bir erkek profili sergiler ya da kadınsı eğilimlerini topluma aldırış etmeden sergiler. Aşağılık Kompleksi: Birey yaşadığı aşağılık duygusunun üstesinden gelemezse kendisini diğer insanlardan daha değersiz ve yetersiz hisseder. Benlik saygısını kaybederek ağır aşağılık duygusuna kapılır. Kendilerini olduklarından daha aşağıda görürüler ve hayatlarından hiçbir zaman memnun olmazlar. Zamanlarının çoğunu başkalarının hayattaki başarılarını ölçmek ve başkalarının kendisi hakkında neler düşündüğünü merak ederek geçirirler. Başkalarının başarılarından rahatsızlık, başarısızlıklarından mutluluk duyarlar. Bu duygu haset duygusunu da beraberinde getirir Gerçekliğin Subjektif Algısı: Dünya görüşü, kişinin çocukluk döneminde edindiği deneyimler, aile dinamikleri, toplumsal etkiler ve kişisel değerler tarafından şekillenir. Bu nedenle, her birey dünyayı kendi bakış açısına göre algılar. Üstünlük Duygusu: Kişilik gelişimindeki diğer bir motivasyon kaynağı da üstünlük duygusudur. Kişi kendi eksikliklerini telafi etmek için kendisine bir amaç belirler ve bu amaç doğrultusunda çalışarak daha yetkin bir konuma gelmeye çalışır. Adler üstün olma duygusunun çoğunlukla bireyin kendisini başkalarıyla kıyaslamasından kaynaklandığını düşünür. Toplumsal İlgi: Kişi topluma uyum sağlayabildiği ölçüde sağlıklıdır. Bireyin toplumla birlikte yaşayabilmesi için gerekli olan özellikler genel olarak toplumsal ilgi başlığı altında toplanır. Başkalarını tanımak, başkalarına ilgi duymak, empati yapmak, iş birliği yapmak, genelleyici ve yargılayıcı olmamak toplumsal ilginin birer parçasıdır. Yaşam Stili: Yaşam tarzı çocukluğun ilk yıllarında algılamalar ile oluşur ve her birey için özgündür. Daha sonraki yıllarda birey yeni yaşam tarzları belirleyebilir ancak çoğunlukla ilk altı yılın üzerine bir inşa söz konusudur. Adler’e göre yeryüzündeki insan sayısı kadar yaşam stili vardır. Kurgusal Finalizm: Kurgusal hedef yaşamın ilk yıllarında şekillenen bireyin gelecekte olmak istediği mükemmel konumdur Finalizm ise bireyin bu amaç doğrultusunda belirli bir yönde gösterdiği her türlü eğilimdir. Doğum Sırası ve Kardeşler Arasındaki İlişkiler: Çok çocuklu ailelerde üstünlük çabası ve aşağılık duygusu ile birlikte çocuklar hem ebeveynlerinin sevgisini, ilgisini kazanmak hem de evde yer edinmek için kendi aralarında gizli bir rekabet içerisine girerler. Kardeşlerin doğum sırası hatta cinsiyeti bu rekabette farklılıklar yaratır. Bu yüzden çocukların doğum sırası, tek çocuk olma durumu ve hatta cinsiyetleri bile karakterlerini etkileyen faktörler arasında yer alır. İnsanlar amaçları ile hayattaki üç temel yaşamsal göreve çözüm bulmaya çalışır: mesleki, sosyal ilişki ve aşk ilişkisi
Modern Psikoloji
Modern PsikolojiAlfred Adler · Dorlion Yayınevi · 2020157 okunma
63 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.