Bir dönem Arap dünyasında iki farklı siyasi grup arasında hatırı sayılır bir tartışma yaşandı. İlki; daha özgün ve insancıl gözüken "Arap sosyalizmi" taraftarları, ikincisi ise "bilimsel sosyalizm"i, diğer adıyla Marksist Komünizmi yozlaşmış, yerel imitasyondan daha üstün gören ve ideal topluma ulaşmadaki tek doğru yolun bu olduğunu düşünen grup. 1 990'ların başlarında, her iki tür de tamamen itibarsızlaştırıldı. "Bilimsel sosyalizm", menşe ülkelerinde feci kasvetli ve dramatik bir şekilde başarısızlığa uğradı. Arap sosyalizmi ise her geçen gün sayısı artan gözlemciler tarafından inanıldığı gibi vaat ettiği ekonomik gelişmeyi sağlamaktansa buna engel oldu. Buna ek olarak Arap dünyasının izlediği siyaseti hem geleneksel Arap hoşgörüsünden hem de Batı tipi siyasi demokrasiden koparıp, yönünü Orta ve Doğru Avrupa'daki menfur modelleri izleyen bir totaliter diktatörlüğe doğru çevirdi.