Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

222 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
Ustanın kalemi yine dile gelmiş.
Yazarımız, toplumu en çarpıcı ve gerçekçi yönleriyle kitaba ismini veren iki hikâyeyle ön plana çıkartmış. Bunu yaparken de her kesimden insanın anlayabileceği arı bir dil kullanmış. Bu özelliğiyle ve hayat görüşüyle kendime en yakın bulduğum yazar diyebilirim. Yazarımızın tek oyunu olan ‘Esirler’ de ise yazarımız, tarihsel bir konu olan Kürşad Ayaklanmasını çok başarılı bir şekilde ve olayın iç yüzünü de yansıtarak tüm detaylarıyla yazıya dökmüş. Hikâyeleştirme tekniğiyle, sahnelendiğinde de izleyiciye nefes almayı unutturacak bir eser ortaya koymuş. … SPOİLER… • Kağnı Oğlu cinayete kurban giden ve oğlundan başka sahip çıkanı olmayan bir garip ananın, oğlunun katilinin çevresi tarafından tehdit edilmesiyle ortaya çıkan acı çaresizlik, insanın içine işliyor. Şikâyet ederse bu fukaralıkta mahkemelerde sürüneceğini ve yüksek kesimler tarafından başına çorap örüleceğinin farkına varan ihtiyar kadın, oğlunu kağnıyla kendi gömmeye götürürken yaşanan yol kazasında kendi de oğlunun yanına acı bir şekilde varır. • Ses İnsanın içine işleyen çok samimi bir öykü. Yazarımızın Anadolu insanının samimiyetini ve psikolojisini anlatan en gerçekçi toplumcu hikâyelerinden diyebilirim. Hikâyemiz iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde kamyonla Konya’dan Beyşehir’e giden kamyonun arızalanmasıyla mola vermek zorunda kalan yolculardan ikisinin duydukları bir sesten etkilenmeleri üzerine, sesin sahibini meşhur etme yolundaki adımları anlatılıyor. İkinci bölümde ise bu yanık sesli Ali’nin meşhur olma uğruna iki yolcuyla birlikte Ankara’ya gidip girdiği ses eğitimi sonucu yaşadığı derin hayal kırıklığından bahsediyor. Ali’nin yıkılan umutlarıyla başa çıktığı bölüm ve sonra dayanamayıp ağlaması beni çok etkiledi. Hikâyenin sonunda ise hayatında en değer verdiği şey olan sazını satıp köyüne gidecek yol parasını ordan çıkartması etkinin tesirini çok üst seviyelere getirdi. • Esirler Oyuna genel bir tablo ile giriş yapılarak konunun özünün geniş perspektifte daha iyi anlaşılması sağlanıyor. Bilge’nin ölümüyle Çin esaretindeki Kürşad’ın hürriyet mücadelesi için kurduğu planlara değiniliyor. Tarihten de bildiğimiz Kürşad isyanını oyunlaştırılmış şekilde göreceğimizin sinyallerini bu tabloda görüyoruz. Birinci perde Çin İmparatorunun kızı Hiyungyu’nun Kürşad’a delice aşkını anlatır. İmparatorun sağ kolu Ven-Çing’in imparator öldükten sonra mirasına konma planı yaparak Hiyungyu’nun küçük yaşlarından beri kalbine girme çabası sonuçsuz kalınca onu tehdit eder ve tehdit sonucunda ona sahip olmaya çalışır. Bu sırada Kürşad’ın kılıcından nasibini alır. Bu hareketinden sonra yıllardır aşık olduğu Kürşad’a aşkı daha da alevlenen imparator kızı, ona açılır fakat istediği karşılığı bulamaz. Sebebi de Kürşad’ın arzularının planlarını sekteye uğratması korkusudur. Çok sever fakat bunu bir sonraki perdede en masum ve şiddetli hâliyle görürüz. Kız karşılık alamayınca bayılır ve perde bu şekilde sonlanır. İkinci perde Kürşad’ın, aşkı ile esirlerin hürriyeti arasındaki içsel mücadelesiyle başlar. İçindeki bu mücadeleden aşkının tüm şiddetine rağmen hürriyet galip çıkar. İmparatorun sonunu getirme ve saraydan kardeşi Yulu Han ile gönlünü verdiği Hiyungyu’yu kaçırma planını kapsamlı bir şekilde yapar. Plana tesadüf eseri kulak misafiri olan Ven-Çing ise imparatoru uyararak Türklerin ihaneti konusunda zor da olsa imparatoru ikna eder. Planı sekteye uğratmak ve imparatorun kabul etmek istemediği ihaneti ortaya çıkartmak için karşı bir plan yapmıştır. Olaylar son perdede sonuca bağlanacaktır. Üçüncü ve son perdede Kürşad ve adamları planlarını devreye sokuyor. Saraya saldırı gerçekleşiyor. Plandan haberi olan Ven-Çing’in belli başlı yerlere yerleştirdiği adamlar, Kürşad’ın apansız oklarına rağmen saldırıya belli bir müddet için de olsa başarıyla karşı koyup püskürtmeyi başarıyor. Saldırıya dışarda şiddetli yağmur ve fırtınada devam eden Kürşad ve adamları son güçleriyle mücadele ederlerken Hiyungyu’nun yüzü örtülü bir muharip kılığında Kürşad’ı müdafaa etmesi ve Ven-Çing’in kılıcıyla maskenin düştüğünde gerçeklerin ortaya çıkması savaşın dramatikliğini zirveye taşıyor. Prenses, bu kılıcın kurbanı, Ven-Çing de Kürşad’ın Kürşad’ın kılıcının kurbanı oluyor. Prensesin ölüm haberi ve cesedi saraya babasına ulaştığında imparator bunu kabullenmekte zorlanıyor. Kürşad ise ölümün döşeğinde saraya gelerek hem esirleri özgürlüğe kavuşturamama hem de sevdiği kızın ölümüne sebep olduğu gerçeğiyle bu acı ölümün önünde çok acı ve kalpten bir tirat atıyor. Oyunumuz trajik bir şekilde sonlanırken en son kısımda imparatorun adamlarını toplayıp Türkler meselesini konuşmak istemesi, ölülerin layık oldukları merasimle kaldırılmasını istemesi ve Ven-Çing’i işaret ederken de ayağıyla bunu da burdan kaldırın söylemi bazı şeylerin daha net anlaşılmasını sağlıyor. İhanetlerine rağmen Türklerin özgürlük savaşına saygı duyan bir Çin imparatorunun kendi adamına son yolculuğunda gösterdiği tepki aslında tüm oyunun özünü oluşturuyor.
Kağnı - Ses - Esirler
Kağnı - Ses - EsirlerSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 20196,3bin okunma
·
70 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.