Doğrusu, öğrencilerin kendilerinin örgütleri olmasını istediği de yoktu. Onlar ders ezberleme, numara alma, sınıf geçme, bir diploma alma işleri ile daha çok ilgileniyorlardı. Kongre açılmadan önce kapı aralarında, köşelerde pazarlıklar devam ediyordu. Zamanla bu pazarlıkların, verilen vaadlerin bir yararı olmadığını da gördük. Örneğin, dişçi okulundan benim tanıdığım biri var, bize oy vereceğini vaadediyor, toplantı başlayınca bir de bakıyoruz bizim partinin karşıtı olan partiye oy veriyor. Sonra öğreniyoruz: onlar ona daha üstün vaatler vermişler. Kaç kez böyle oldu; her seferinde: "vay namussuz" diye sövüyorduk.