Irlanda Tiyatrosunun temasına -kaçınılmaz bir şekilde işlenen- İrlanda halk hareketinin bir fotoğraf karesini anlatan bu tiyatroda bütün olaylar birkaç kişi çerçevesinde küçük bir odada geçse de kitap vermek istediği tüm mesajları başarıyla verebilmiş. Nihayetinde bu kitap bir Silahşörün hikayesi değil. Adından da anlaşılabileceği gibi, bir silahşörün gölgesinin hikayesi.
Kahramanlarımız silahşör olmanın değil, silahşör zannedilmenin keyfini çıkarırken olaylar hiç beklemedikleri bir hal alacak; ve sürpriz bir sonla hikaye bitecektir bitmesine ama yazarın bu kahramanlarda tasvir ettiği kişilikler; aslında İrlanda hareketi ve bu süreçteki çatışmalardaki kimliklerin vücut bulmuş halleri. Öyle ya da böyle, fakirliğin, yalnızlığın ve korkaklığın çemberinde sıkışmış; hiçbir yere ait olamamış bu karakterler içgüdüleriyle hareket edecekler ve kendilerinden beklendiği ölçüde hayatta kalmanın derdine düşeceklerdir. Silah kapıya dayandığında büyük ve tumturaklı sözlerin tuzla buz olup ölüm korkusunun nasıl hissedildiğinin de bir resmidir.
IRA hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz şu kitabı okuyabilirsiniz: