Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Uzun Sözün Kısası: Zihninizi Eğitin
Bilimsel perspektiften bakılınca, bütün bunlar ne işe ya­ rıyacak diye sorulabilir. Dalai Lama'nın psikiyatrist Howard Cutler ile beraber yazdığı, The Art of Happiness (Mutluluk Sanatı) adlı kitabında, mutluluğun sabit bir karakteristik, asla değişmeyecek sınırlı bir biyolojik nokta olmadığını, bu­ nun yerine beynin plastik gibi yoğrulabilir özellikte olduğu­ nu, içinde mutluluk payının olduğu bölgenin zihinsel eği­ timle genişletilebileceğini söylemişti. Davidson, bütün bun­ lara ilave olarak şunları söyledi: "Evet, eğitilebilir, çünkü beynimiz bu değişikliğe müsa­ ade eden bir yapıdadır." Davidson, Dalai Lama'ya, "Sinirbi­ liminin elde ettiği sonuçlar, bizi şimdi, üstünde incelemeler yaptığımız diğer deneylere dönerek, oluşan bu değişiklikle­ ri daha detaylı incelemeye teşvik ediyor. Artık bu meditasyanlarla beynimizde meydana gelen değişiklikleri göstere­ bilecek ve bunun bir sonucu olarak, zihinsel ve fiziksel sağ­ lığımızın nasıl geliştiğini gösterecek yöntem ve ekipmana sahibiz," dedi. Meditasyon üzerinde yapılan araştırmaların anlamını bir düşünün. Mesela bazı çalışmalarda, Öser'le kıyaslanınca çı­ rak sayılabilecek meditatörler kullanıldı ve zihinsel durum­ ları oluşturmaya çalışırlarken zorlandıkları için, deneyler süresince uzun uzun meditasyon yapmalarına fırsat veril­ di.12 Bu tip belirsizlikler, beyin görüntüleme verilerinin ke­ sin ifadelerle yorumlanmasını zorlaştırıyor. Bu yetmezmiş gibi, bir de bazı araştırmacılar, verilerin gerçekte sergiledi­ ğinin ötesine geçen doğruluğu tartışılır spekülasyonlar yap­ tılar; örneğin, bulgularını metafiziksel imalarla ifade ettiler. Davidson'm, meditasyonlar üzerinde böyle araştırmalar yapması daha makul sebepleri vardır ve iyi bir temele otur­ tulmuş bilimsel öğelere dayanmaktadır. Bulgularının teolojik (dinsel) anlamları üzerinde spekülasyonlar yapmak yerine, tecrübeli meditatörler yardımıyla, Davidson'm kendi tabiriy­ le bilincin 'değişen karakterleri'ni daha iyi anlamaya çalışma­ ya yönelmiştir (beyin transformasyonunu ve onun taşıdığı karakteri ve bu karakterin bünyesinde barındırdığı iyiliği).13 Madison toplantısındaki raporda belirtilenler hakkında Öser şunları söylemiştir: "Zihinsel eğitimin verdiği bu neti­ ce, bir transformasyon uygulamasında, bireyin gelmiş oldu­ ğu noktadan çok daha ileri gidebileceğine işaret etmekte­ dir. Büyük düşünürlerin her zaman ısrarla belirttikleri gibi, alınan zihinsel eğitim sonunda, birey aklını üzüntü, sıkıntı ve acı veren duygulardan kurtarabilmektedir. İşte, aydın­ lanma ifadesi, bu noktadan sonra anlam kazanmaya başlı­ yor." Bu olasılık -aklı yıkıcı duyguların esaretinden tama­ men kurtarmak- modern psikoloji biliminin her türlü çıkarı­ mını aşmaktadır. Ama Budizm de, pek çok din gibi (kutsal kitabı olanlar temel model olarak alınıyor), bu tip içsel bir özgürlük olasılığına, bir ideal, insanlığın temel hedefi olarak hakmaktadır. Dalai Lama'ya, Öser'in verileri hakkında neler düşündüğünü sorduğum zaman -irkilme refleksini bastırabilmesi gi­ bi- bana şöyle cevap verdi. "Yoga yeteneklerinin bazı taraf­ larını göstermeyi becerebilmesi çok güzel." Burada kullan­ dığı "yoga" kelimesi haftada birkaç saat icap eden pozisyo­ nu alarak yoga stüdyolarında yapılan geniş yelpazedeki eg­ zersizlerden değil, klasik anlamdaki yogayı, kadın olsun, er­ kek olsun, hayatını, ruhsal değerleri oluşturarak yüceltme­ ye adamış olanları kastediyordu. Dalai Lama ekledi, "Bir atasözü vardır: 'Öğrenmiş olma­ nın gerçek göstergesi alçakgönüllülük ve akıl disiplinidir; gerçek bir meditatör de usunu olumsuz duygulardan arın­ dırarak disipline etmiş kişidir.' Biz bu düzen içinde düşünü­ rüz, amaç maharet göstermek ya da muziceler yaratmak de­ ğildir." Diğer bir deyişle, ruhsal gelişimin gerçek ölçüsü, bir insanın kızgınlık, kıskançlık gibi rahatsız edici duyguları ne kadar iyi kontrol edebildiğindedir, meditasyonlar sırasında arınmış bir ruh seviyesine erişmek veya irkilme refleksini bastırabilmek gibi fiziksel kontrol gerektiren maharetler sergilemek değil. Bu bilimsel gündemin belki de bir faydası, aynı zihin eğitme metotlarını kullanarak, yıkıcı duyguların üstesinden gelmek konusunda, insanlara ilham kaynağı olmak olabilir. Dalai Lama'ya bu araştırmadan daha başka ne tür bir bek­ lentisi olduğunu sordum, şöyle cevapladı: "Zihinlerini eği­ ten insanların daha sakin bir yapıya sahip olabilme şansla­ rı vardır, özellikle hayatlarinda çok fazla iniş çıkış yaşayan kişilerin. Budist zihin eğitimi çalışmalarının bir sonucudur bu. İşte benim esas amacım da budur: Ben Budizmi nasıl ilerleteceğimi düşünmüyorum; benim düşündüğüm Budist öğretinin insanlığa nasıl faydalı olabileceğidir. Biz Budist­ ler, bütün duyu sahibi canlılar için iyilik dileriz, onlar için dua ederiz. Ama bizler sadece birer insanız; insanın kendi­ sine yapabileceği en güzel iyilik, kendi zihnini eğitmesidir."
·
101 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.