Türkiye'de maalesef pek "olması gereken" seviyede seyredememektedir Cumhuriyet değeri.
Bunun bir çok nedeni olduğu gibi özündeki tek neden "doğrudan demokrasinin" ısrarla uygulanmıyor oluşudur.
Mesela oy vererek milletvekili seçtiğimizi düşünüyoruz ama gerçek şu ki, onları partilerinin başkanları seçiyor. Ha keza bakanlar, belediye başkanları, meclis üyeleri... Oy vermenin içi boşaltılınca halkın kendi iradesiyle kendini yönetmesi, kaderini tayin hakkını kendi elinde bulundurması da (her yeni kuşak için) biraz daha anlamsızlık ifade ediyor. Ve yozlaşıyor. Unutmamalı ki yozlaşan her şey azalarak bitmeye mahkumdur.
Bugün Türkiye'de seyreden Cumhuriyet refleksi ise ağırlıklı olarak milli ve kısmen de bağımsızlıkçı bir çizgide varlığını sürdürmektedir. Esasen Cumhuriyet fikri bu iki çizginin üstünde çok daha fazla çizgiyi bünyesinde barındıran bir fikirdir. Siyasi görüş farketmeksizin herkesin yaşamsal, sosyal, siyasal ve ekonomik refahını sağlama ve yükseltme ideali için var olmuş bir fikirdir. Kimi yerde bu sosyalist cumhuriyettir, kimi yerde islami cumhuriyet, kimi yerde laik cumhuriyet ve kimi yerde federe cumhuriyettir. Ama cumhuriyettir. Bu noktada önemli olan asıl mesele de cumhuriyet fikrinin değerinin iyi bir şekilde anlaşılmasıdır. Bunun için esas olan da "doğrudan demokrasi" ilkesini el üstünde tutmaktır. Bu, bağımsızlığı da, ekonomik refahı da, sosyal devlet ilkesini de yine o halkın buram buram yaşayacağı ve daha önemlisi farkındalık oluşturacağı bir yolu açacaktır.
Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesi olmaya devam etmek zorundadır.
Yaşasın Cumhuriyet!