"Gün Uzar Yüzyıl Olur" ismi ile beni hep daha çok etkilemiş kitaptır. Romanda, zaman boyutunun farklı noktalarında salınım yapan bir anlatım vardır. Cengiz Aytmatov’un, "bir gün"ü anlattığı romanı, efsanelerle uzayıp yüzyıl olabilmekte, yüzyılların ötesine geçmektedir. Yazar, geçmişe gidip farklı efsaneleri anlattığı gibi yer yer de bütün zaman cetveline iğneler atmaktadır. Bu iğnelerden bence en çarpıcısı, "Mankurt hikayesi"ni içeren "Nayman Ana Efsanesi" ile her farklı çağa atılmıştır.
Efsanede, ağır ve sistematik bir işkenceye tabi tutulan tutsak için iki muhtemel sonuç vardır: ya ölüm ya da mankurtlaşma. Mankurtlaşan kişi, geçmişini bir daha asla hatırlayamayacak ve kendi benliğine, sevdiklerine, değerlerine düşman edilerek köle gibi yaşayacaktır.
"Mankurt hikayesi" zamanın ötesine geçen acı bir gerçekliktir. Her dönemin kendine göre farklı bir mankurtlaştırma yöntemi bulunabilmektedir. Mankurtluk, toplumların kalbine zehirli bir hançer gibi inmeye devam etmektir.
Okuduğum ilk Cengiz Aytmatov kitabıdır. Bıraktığı etki ile Aytmatov okumaya devam edilir. Efsane bir eserdir, okurken boğazı yakan bir his verir ama bu his bir süre sonra keyif alınan bir lezzete dönüşür. Mutlaka okunması tavsiye edilir.