Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

“Ee dede” dedi misafir, “bize bakıp eski hayatını hatırlamak canını sıkıyordur her halde, önceden zenginken şimdi sefalet içinde yaşamak nasıl bir şey?” İlyas gülümseyerek şöyle cevap verdi: “Sana mutluluğu ve sefaleti anlatmaya kalksam inanamazsın. İyisi mi karıma sor; kadın olduğundan yüreğinde ne varsa diline vurur. Her şeyi anlatır sana.” Misafir perdeye döndü: ”Peki söyle bakalım nine, eski mutluluğunuza, şimdiki sefaletinize ne diyorsun?” Şam-Şemagi perdenin arkasından cevap verdi: ”Kocamla elli yıl yaşadık, mutluluğu aradık aradık bulamadık. Elimizdekileri kaybedeli iki yıl oluyor, hizmetçi olarak yaşıyoruz ama gerçek mutluluğu bulduk, artık başka türlüsüne ihtiyacımız yok.” Misafirler şaşkına dönmüş, ev sahibi bile şaşmıştı. Hatta kalkıp ihtiyar kadını görmek için perdeyi çekti. İhtiyar kadın elleri göğsünde, gülümseyerek kocasına baktı, kocası ona gülümsedi. Bir kez daha tekrarladı kadın: ”Gerçeği söylüyorum, şaka yapmıyorum. Yarım asır mutluluk aradık, zenginken hiçbir şey bulamadık; şimdi hiçbir şeyimiz yok, başkasının yanında çalışıyoruz ama öyle bir mutluluk bulduk ki daha iyisini istemiyoruz.” ”İyi de şimdiki mutluluğunuz nasıl bir şey ki?” ”Bak şöyle: Zenginken kocamla bir saat bile huzurumuz yoktu. Ne konuşabiliyor, ne ruhlarımızı düşünebiliyor, ne de dua edebiliyorduk. Bir sürü meşgalemiz vardı. Misafirler gelir, onları nasıl ağırlayacağımızı, bizi ayıplamasınlar diye ne ikramda bulunacağımızı düşünürdük. Misafirler gider bu sefer de hizmetçileri kollamamız gerekirdi; onların tek derdi işten kaytarmak, işkembelerini doldurmak, bizimki de mallarımızı onlardan korumaktı. Günaha giriyorduk yani. Kurt taylara, danalara dadanmasın, hırsızlar atlarımızı çalmasın diye didinirdik. Yatağa girer, ama koyunları kuzuları ezecek korkusuyla uyuyamazsın; gecenin bir vakti kalkıp koyunları kontrol etmeden rahat edemezsin. Sonra yine telaş başlar, kış için nereden yem bulmalı diye dolanırsın. Bunlar yetmezmiş gibi benim ihtiyarla hep çatışırdık. O şöyle yapmalı derdi, ben böyle derdim ve kavga edip yine günaha girerdik. İşte bunca kavga arasında yaşadık, bir sürü günaha girdik, mutluluk falan da görmedik.” ”Peki ya şimdi?” ”Şimdi sabah kalkınca kocamla sevgiyle, dostça konuşuyoruz. Kavga edecek, kaygılanacak bir şeyimiz yok. Tek işimiz efendiye hizmet etmek. Gücümüz yettiğince, istekle çalışıyoruz ki efendimiz zarar değil kar etsin. İşten dönünce öğle yemeği, akşam yemeği hazır, kımız da var. Kışın yakacak tezek var, ısınmak için gocuk var. Hem konuşacak, ruhumuz üzerine düşünecek, Tanrı’ya dua edecek vaktimiz de var. Elli yıl aradık mutluluğu, ancak şimdi bulduk.” Misafirler güldü. İlyas’sa şöyle dedi: ”Gülmeyin kardeşler, şaka değil bu, insan hayatı. Eskiden ben de, karım da aptaldık; servetimizi kaybettik diye ağlayıp sızlıyorduk. Şimdiyse Tanrı bize gerçeği gösterdi. Biz de size hoş vakit geçirin diye değil, iyiliğiniz için söylüyoruz”
Sayfa 84 - İlyasKitabı okudu
·
109 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.