Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

368 syf.
3/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Kitabın, bilim kurgu okurları için ifade edeceği anlamı; elbette Asimov gibi, Clarke gibi dehalarla kıyaslama yapmak olmaz. Lakin kitabı, kendi tarzındaki sonsuz sayıdaki eserden ayıran özelliğini sorarsanız; bir yanıt veremem. "Neden bu kitabı okumalıyız?" sorusu cevabını daha çok "Marslı'yı beğendiniz mi?" "Evet?" "O zaman onunla alakası olmayan, ama aynı yazarın başka kitabını okumak isterseniz buyrun" diye yanıtlayabilirim. Zira, kitap, Marslı'dan bile kötü. O kitabın neden kötü olduğunu, o kitaba yazdığım yorumdan okuyabilirsiniz. Bu kitabı neden kötü bulduğuma gelince, madde madde ilerliyorum: - Sık sık yükselen gereksiz cinsellik; (Yaşı 18'den küçük olanlar bu noktadan itibaren okumasın lütfen) Edebiyatta başkarakterlerin erkek ağırlıklı olması, yazarların da orantısal olarak erkek ağırlıklı olmasından kaynaklanıyor olsa da, erkek yazarların yarattıkları başarılı kadın karakterler de var ve olmaya devam edecekler. Fakat bir erkek yazarın yazdığı "kadın" karakter, yazarının zihnindeki hastalıklı kadın imgesinin de bulanık bir yansımasını taşıyor olabilir. Edebiyatımızın emekleme döneminde yaratılmış Mahpeyker karakteri (bkz. İntibah) buna bir örnek olarak gösterilebilir. Kitabımızdaki kadın karakterin kesinlikle oturmadığını söyleyebiliriz. Olağanın çok dışında bir cinsellik algısı, kadınların nasıl oldukları değil; (erkeklerce) nasıl olmaları gerektiğini tasvir eden bir kişiye dönüşüyor. Jazz, "Billy, insan vücudundan çıkan daha lezzetli şeyler yutmuşluğum var" (s.48) diyebilecek ve dahi kendisine "Sen yüzüne attırılmasına alışık olabilirsin ama ben değilim" (s.206) dendiğinde "Tamam, bu iyi bir laftı." (s.206) diyebilecek bir karakter. Elbette cinselliği hayatın bütünüyle dışarısında tutamayız ama konu bir erkek tarafından tasarlanmış kadın karakter olduğunda, bunlar ve bunlar gibi bütün diğer detaylar bir araya geldiğinde yazarın yarattığı karakterin "doğal" olmadığı ortada. (Spoiler) - Gerçekçilikten uzak toplum tasviri: Polisin, askeriyenin ve hatta hastanelerin bile bulunmadığı ütopik bir dünyada geçen olayların, insanların ellerini kollarını sallayarak muazzam suikastler yapabileceği, rahatlıkla cinayet işleyebilecekleri akıl dışı bir düzende olması; ütopyanın sınırlarını zorluyor. Bir teknoloji, bilim dünyasında, her şeyin kusursuz işlemesi gereken uzay gibi bir yerde rahatlıkla bunca şeyin yapılabilmesi ister istemez mantık arayan okuru sıkıyor. Fakat kusursuzluğun, sıkıcı bir rutine sahip olacağı düşünüldüğünde, akıcı bir roman ortaya çıkarmanın başka türlü olması beklenemezdi de. Kitapta esprili bir dil olduğu doğru. Amerikan edebiyatından alıştığımız bu tarzın geçmişte çok parlak örnekleri var. Örneğin John Fante gündelik dil ve argoyu edebiyata çok güzel uyarlayan çok başarılı bir yazar. Günümüzde Chuck Palahniuk'un da güzel örnekler ortaya koyduğunu düşünüyorum. Fakat bu kitapta güldüğüm, hatta gülümsediğim tek bir espri dahi olmadı. Belki ana dilinden okusaydım İngilizce söz oyunlarına gülerdim (varsalar eğer) ama ben abes bir küfür, tabu yıkmaya çalışan ama onun yerine hassasiyetlerin gözünü oyan gereksiz bir argo gördüm. Daha çok fazla şey not almıştım fakat yazmaya üşendim. Yorumumu burada bitiriyorum. Kötü bir polisiye, kötü bir bilim kurgu eseri. Lakin akıcı mı? Evet akıcı bir eser. 06.05.2018
Artemis
ArtemisAndy Weir · İthaki Yayınları · 20182,290 okunma
37 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.