Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Hiçbir yerde, hiçbir şey kolaY kazanılmamış..
Minna Canth, Fince yazan ilk kadın yazar, gazeteci olarak tanınır, ayrıca Fin realizminin en önemli temsilcilerindendir. Bir tüccar (nalbur dükkânı sahibi) ve yedi çocuğun da annesi olan bu kadının, o günlerin tutucu ortamında yazar olarak büyük bir saygınlığa erişmesi, benzerine az rastlanan bir durumdur. Minna Canth Rusya'da yaşadı, henüz Finlandiya diye bir ülke yokken, Marx, Darwin, Tolstoy, Rimbaud, Ibsen ile aynı dönemde, Rusya'daki devrim patlamasının tam öncesinde.. İlginç özel hayatının dışında, tarihteki bu özel dönemin de sesi oldu: Minna Canth'ın Salakari kitabını yazdığı dönemde, Rus İmparatorluğu'nun özerk bir bölgesi olan Finlandiya'da Rus kültürü benimsenmişti, ama bir yandan da bağımsızlık hareketleri alevlenmişti. Rusya'da başlamış işçi hareketlerinin ve devrim hazırlıklarının sanatta ve edebiyatta realizme dönüşmesi kolayca anlaşabilen bir fenomendir. Dünya zaten radikal bir biçimde ikiye bölünmüştür veya tam bölünmek üzeredir: sosyalizm ile kapitalizm. Finlandiya da bu iki idealizmin ortasında bulunmaktadır; aynı zamanda kendi, ufak, pek az insan tarafından konuşulan dilini hayatta tutma çabası içindedir. Finlilerin veya Finlandiya'nın milli kimliği oluşurken, kadın hakları, ana dil veya yerel sermayeyi savunma gibi konular ön plana çıkmaktadır. İsveç egemenliği altındaki farklı dönemlerde, Fin dilinin dini ayinler dışında kullanılması yasaktı. Finlandiya'nın bağımsızlığını kazandığı 1917 yılına kadar Fince resmi dil statüsünü kazanamamıştır; bir imparatorluğun periferisinde hiçbir zaman kültürel ağırlığını koyamamıştır ama bağımsız devlet hayali çoktan oluşmuştur ve o dönemdeki edebiyata, özellikle de Fin realizmine yansımaktadır. Aslında bir Fin realizminden değil de, Batı realizminin konularını içselleştiren ulusal bir hareketten bahsedilebilir. Fin ulus devletinin temel yapı taşı her zaman Fince olmuştur. İşte Minna Canth da inatla en iyi bildiği dilde, Fince yazma hakkını dile getirmiş, yedi çocuk dünyaya getirip büyütmüş, kocası öldükten sonra anlaşmalı bir evlilik yaparak bir nalbur dükkânı açmıştır; kadınlara yasak kulüplere kendisini kabul ettirmiş, o dönemin tutucu milliyetçiliğini sorgulamıştır. * Riitta Cankoçak (Sayfa: 5-6)
·
35 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.