Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

400 syf.
8/10 puan verdi
Mavi bir gecede parlayıp siyah bir gecede sönen umutların anlatısı...
Mai ve siyah bir Servet-i Fünun dönemi yazarı olan ünlü
Halid Ziya Uşaklıgil
Halid Ziya Uşaklıgil
tarafından kaleme alınmış bir eserdir. Kitaba geçmeden önce biraz Servet-i Fünun döneminden bahsedeceğim ki kitap daha iyi anlaşılsın... Servet-i Fünuncular 1891 yılında yayımlanmaya başlayan Servet-i Fünun dergisi etrafında toplanmış bir topluluktur. Bu dergi, 1896 yılında derginin başına Tevfik Fikret'in geçmesiyle edebiyle yönüyle ağır basan bir dergi olmuş ve Fransız yazarlardan etkilenmiş çeşitli yazarların yazılarını işlediği bir edebi dergi olarak kendine hayat bulmuştur. İlk Servet-i Fünuncuların önemli isimlerinden biri olan
Halid Ziya Uşaklıgil
Halid Ziya Uşaklıgil
da edebiyatımıza batılı anlamda ilk romanları kazandırmış olan yazarımızdır. Halit Ziya'nın tarzıyla ilgili belirgin bir nokta vardır: Realizmden etkilenmiştir ve eserlerini de gerçekçi perspektiften yazar. Edebi dili kullanmaktan kaçınmaz ve tabiri caizse ağdalı bir dille yazar romanlarını. Ayrıca roman karakteri olarak seçtiği kişiler sıradan halktan kişiler değil; aydın, okumayı seven kesimdendir. Yine yazarın bir diğer belirgin özelliği hikayelerinin aksine romanlarında hep İstanbul'u mekan olarak seçmesidir.
Mai ve Siyah
Mai ve Siyah
edebiyatımızda Batı roman tekniklerine uygun ilk modern roman olma özelliğiyle karşımıza çıkar ve yukarıda bahsettiğimiz bütün klasik Halit Ziya roman özelliklerini taşır. Romana geçecek olursak... Romanda baş kahramanımız Ahmet Cemil isminde biridir. Orta halli bir aileden gelmekte olan Ahmet Cemil, okulda gördüğü derslerden sonra edebiyatla yakından ilgilenmeye başlar. Tam bu sıralarda babasını kaybeder. Bunun üzerine ailesinin bakımını üstlenir ve dergilerde çeviriler yaparak para kazanmaya çalışır. Ancak çeviriden gelen parayı almanın uzun sürdüğünü ve kitapçıların parayı vermemek için binbir numara yaptığını fark eder. Bundan ötürü kendine yeni bir kazanç kapısı arar ve özel dersler vermeye başlar. Ahmet Cemil'in üç büyük hayali vardır: Birincisi şöhretli bir şair olmak, ikincisi aşık olmak, üçüncüsü ise matbaa sahibi olmaktır. Ahmet Cemil'in bu hayallerinde de Batının etkisi görülür. Sözgelimi hayalini kurduğu bu şiirin biçim, konu seçimi, ritim, ölçü kullanımı ve imgelerinin Batı şiiri baz alınarak kullanılması gerektiğini düşünür. Sonuç itibariyla da bu özelliği barındırır Ahmet Cemil'in şiiri. İşte Ahmet Cemil bu çok istediği eserini ortaya çıkarmak için bütün gayretiyle çalışır. Çünkü Ahmet Cemil kendisini çeviriler yaparken değil; bir şeyler üretirken mutlu görüyordur. Ancak eserini bir gün Hüseyin Nazmi'nin evinde arkadaşlarına okur ve hayallerine dair bütün umutları yok olur. Çünkü arkadaşları tarafından eserine yönelik olarak kötü yazılar yazılır. Bunun yanı sıra kardeşinin evlendiği kişi, Ahmet Cemil'in eniştesi ahlaksız bir adam çıkar ve kız kardeşine şiddet uygular, kız kardeşinin mutsuz bir şekilde ve hastalıklı olarak ölmesine neden olur ve Ahmet Cemil'le de kız kardeşi sağken hiç anlaşamaz. Tüm bunlar yetmezmiş gibi Ahmet Cemil'in sevdiği kız, Lamia bir subayla nişanlanır. Bu olayı Hüseyin Nazmi şu şekilde haber verir: "Senin küçük Lamia' yı veriyoruz..." Ahmet Cemil'in kulaklarına bir şey tıkandı, Hüseyin Nazmi' nin sesini bir uğultu içinde duydu. Gözleri bulandı, durduğu yerde vücudu sallanıyor zannetti. Veriyoruz, ne demek? Bu kelimenin başka bir anlamı olup olmayacağını düşünüyordu. Nefesi tıkanarak sordu: "Ne demek?..." Tüm bu olaylardan sonra Ahmet Cemil, büyük ümitlerinin gebesi olan şiirlerini ateşe atıp yakar ve annesiyle birlikte, siyah bir gecede İstanbul’dan uzaklaşarak Yemen'e yeni görevine doğru yola çıkar. Böylece romanın başında Tepebaşı'nda yıldızlı mavi bir gecede kurulan hayaller, İstanbul'da yıldızsız simsiyah bir gecede son bulmuş olur.
Halid Ziya Uşaklıgil
Halid Ziya Uşaklıgil
bu durumu romanın sonunda şu sözlerle bizlere sunar: ''Gözlerinin önünde o mai gece ile bu siyah gece tekabül etti: Mai ve siyah. Ah! Biçare hırpalanmış, ezilmiş hayat!.. Mai bir gece ile siyah bir gece arasında geçen şu nasipsiz, bahtsız ömür!.. Bir bârân-ı elmas altında inkişaf ederek şimdi bir bârân-ı dürr-i diyahın altında gömülen o emel çiçekleri!..'' İşte romanın sonu başta da belirttiğim Halit Ziya'nın o realist kişiliğini oldukça ortaya koyan bir sondur. Son olarak... Kitabın okunması tavsiye ederim.
Mai ve Siyah
Mai ve SiyahHalid Ziya Uşaklıgil · Özgür Yayınları · 201826,6bin okunma
·
1 artı 1'leme
·
143 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.