170 sayfa okuduktan sonra tüm fikirlerim değişti. Güzel başlamıştı oysa ki... Sex satar mantığı ile hareket etmiş olduğu o kadar açıktı ki madem yazdın bari düzgün yazsaydın. İlla böyle bir şey yazacaksan ki bence çok gereksizdi türün ağa babasının kitabını tekrar okuyarak kurgulasaydi keşke. Fakat şahsi fikrim bu tür boyunu aşar.
Tanrıların dünyasını okuyacağımı düşünürken Persephone'nin 50 tonunu okudum. Hades ve Persephone'nin BDSM fantezileri ile izleyiciler önünde birlikte olmaları ve itaatkâr-dominant ilişkilerini yaşamaları, yaşarken bir yandan da Zeus'u da unutmayalım ara ara ona da dönelim şeklinde ilerlemesinden oluşmuş. Her türü kolaylıkla okuyan biri olarak bizde basılmamış tonla kitap var gidip onları okurdum çünkü bu açıdan da vasattı.
Günümüzde geçen, fantastik bir kurguya sahip olmayan bir kitap ışıltılı tanrılar. Ve adı ile kurgu da kesinlikle örtüşmüyor. Tanrılar bildiğimiz tanrılar değil, aristokrasi usulü babadan ve anneden çocuklarına geçen bir ünvan aslında. Tanrılar seçilmiş kişilerden oluşan on üçler diye geçen, şehri aralarında bölüşen bir kartel gibiydi ki bu açıdan oldukça hoşuma gitmişti. Fakat sonrasında yön değiştirmesi hatta sapması bütün düşüncelerimi yerle yeksan etti.
Merak kediyi öldürür diyerek okuyanlar olur, benim gibi içeriğini bilmeden alanlar olur ama bilerek okumak her zaman en iyisi.