Baba kelimesi tamamlanmayan bir kelimedir. Bazen “Ba” deriz ve kalırız. Âşıklar Bayramı kitabı ise geçmişin bir gece vakti ansızın kapıyı çalması sonucu başlayan bir hikâye. Hatta kitapta şöyle başlıyor: “Babam, tamı tamamına yirmi beş yıl sonra, bir elinde yıllanmış üç telli bağlaması, diğer elinde ahşap bavulu, kapımın önünde diz çökmüş, gece vakti aniden ortaya çıkmış mahcup bir konuk veya geçip giden zamandan borcunu mahsup etmeye gelmiş eski bir alacaklı gibi öylece beni bekliyordu.”
Baba-oğul temalı bu kitapta geçmişin hesaplaşmasına tanık olacağız. Kızgınlık, kırgınlık, yalnızlık, suçluluk duygularının harmanlandığı bu kitapta birbirinden yine de kopamayan baba-oğul ilişkisine şahit olacağız. Hem et tırnaktan ayrılır mı hiç…
Bu roman aslında bir yol hikâyesi… Yol ne kadar uzarsa hesaplaşmada o kadar uzuyor. Diyarbakır’dan başlayan yolculuk Kars’ta son buluyor. Yolculuk esnasında bir de hatıralar üzerine yapılan yolculuk var.
Kitabın ayrıca filminin de çekildiğini öğrendim fakat izleyicilerin yaptığı yorumlarda kitabın verdiği etkiden uzak olduğundan bahsediliyordu.
Film konusunda yorum yapamıyorum ama okumak isteyenler için muhteşem bir kitap olduğunu, yazarın hikâyeyi anlatırken kullandığı betimlemeleri, cümlelerin birbiri ile bağlantısı, anlam yüklü olması, okurken zihninizde olayların canlanması sizi etkileyecektir.
Keyifli okumalar dilerim…