Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

1/10 puan verdi
---Öncelikle belirtmek isterim ki kitabın henüz 35. sayfasındayım---- Fakat bu kitap beni o kadar sinirlendirdi ki resmen bunun için bilgisayarı açıp siteye girdim ve bu incelemeyi yazmak istedim. Kitap 443 sayfa, bu yüzden evet belki önyargılı bir inceleme olacak bu fakat hiç sanmıyorum. Umarım yanılırım. Kitabı almak yaklaşık bir senedir aklımdaydı. Dolayısıyla nihayet aldığımda çok büyük beklentilere sahiptim. Kitap, Matrixvari bir şekilde ''uyuyan'' insanın ''uyanışını'' anlatıyor. Bir çeşit içsel aydınlanma. Karakterimiz, kapitalist sistemin çarklarının arasında sıkışmış, gündelik hayatın sıradanlığı ve meşgalesiyle yoğrulmuş bir durumda. Bir gün uyurken Dreamer adı verilen bir varlıkla karşılaşıyor. İşte içsel aydınlanma da bu şekilde başlamış oluyor. Dreamer karaktere hayata, oluşa ve yaşadıklarımıza dair öğretileri anlatıyor. Buraya kadar her şey güzel. Siz de benim gibi ezoterizm, uzak doğu felsefesi, ''bildungsroman'' gibi kavramlara aşinaysanız ve seviyorsanız heyecanlanıyorsunuz tabii. Gel gelelim böyle güzel bir konu resmen harcanmış. Hatta çok yanlış anlaşılmış. Bir de gizemli bir kitap gibi görünsün diye yazılan bazı cümleler kitabı sadece komik yapmış. Mesela durmadan yazar şöyle diyor: Dreamer fısıltıyla yaklaştı, Dreamer dehşet verici gür sesiyle şöyle dedi, Dreamer beni böyle korkuttu, Dreamer beni şöyle ürküttü, offf bana öyle şeyler söyledi ki resmen kanım dondu irkildim, Dreamer gizemli bi ifadeyle şunu dedi. Yani arkadaş ne Dreamermış kimmiş bu ya. Yani şey gibi, böyle simsiyah giyinip simsiyah deri ceket de giyinip eline kitap alıp ben çok gizemliyim havası veren insanlar gibi bu kitap. Ama içi boş. Sadece bolca makyaj yapılmış. --(spoiler)-- Misal; karakter Dreamer'la ilk kez rüyasında tanışıyor. Ama insan mı yoksa başka tür bir varlık mı ? Ya da belki karakterin bilinçaltı, kötü bir dönemden geçtiği sırada kendi iç benliğinde bir kurtarıcı yarattı ve aslında Dreamer kendisiydi, yani kendisinin kurtarıcısı. Neyse. Daha sonra kişi rüyasından uyanıyor ve çok sarsılmış oluyor. Dreamer'la yeniden iletişime geçebilmek için izler arıyor rüyasını yazıyor. Sonra s.30'da birdenbire yazar ''Hala bana ne olduğunun yanıtını bulmaya ve anlamaya çalışıyordum. (...) adından başka hakkında hiçbir şey bilmediğim bu şehre, onunla buluşmaya gelmiştim. Onun mesajını aldığımda, yola çıkmadan uzun süre duraksamıştım(...)'' diyerek hopp karakterle Dreamer arasında buluşma ayarlamış oluyor! Yani bu Dreamer kim, rüyasında gördüğü varlık nasıl karakterimize işaret verdi , ne zaman verdi nerde verdi ne yazdı ne yaptı. Hiçbiri yok! Karakter nasıl Dreamer'ı buldu, onu bulmak için hangi yollardan geçti nasıl bir araştırma yaptı?? Daha sonra da s.33 te karakter kafeye oturuyor Dreamer çat diye arkasından fısıltıyla geliyor. Güya gizem yapacaklar. Sonra da hiçbi şey olmamış gibi Dreamer oturup adama ''Çölde yolculuk yapmanın ilk kuralı, beraberinde az şey taşımaktır'' diyerek lafa giriyor. Adam da hiçbi şey olmamış sanki her şey normalmiş gibi cevaplar veriyor. Yani şu 35 sayfada olan olaylar nitelik bakımından çok ağır, sindirilmesi gereken şeyler. Fakat yazar her şeyi oldu bittiye getirmiş. Mesela diğer sayfalara da baktığım da doğru düzgün olay örgüsü yok hep Dreamer gizemli gizemli fısıltıyla bu böyledir şu şöyledir atıyorum tanrı sensin sen sadece düşle düş her şeydir senin karın kanser oldu ve öldü çünkü buna sen sebep oldun falan diyor. Yani bildiğiniz ders anlatır gibi bütün o sindirilmesi gereken öğretileri çat çat sıralıyor. Halbuki bildungsromanlarda bence olması gereken her şeyi sindire sindire anlatmaktır. ''SÜREÇ'' iyi anlatılmalıdır. Sonuç önemli değildir. Çünkü sonuca odaklanıp süreci es geçmek, o sonuca hiç ulaşamamamıza neden olur. Çünkü sürecin kendisi zaten amaç ve sonuçtur. Bu kitap resmen para avcısı popüler kültür askerlerinin youtube'dan ya da ordan burdan hızlandırılmış bilmem ne eğitimleri vermesi gibi bi şey. ------ Bir diğer mesele Dreamer gibi yüksek ruhsal mertebeye erişmiş, alim, bilgin varlık neden bu karakteri kurtarmayı seçti? Şimdi şöyle bir durum var ki ezoterik inançlarda ancak hak eden o yolda yürüyebilir. Bu yol dediğimiz kavram da aslında simya ile açıklanabilir. Simya, değersiz metallerin altına dönüştürülmesi sanatıdır. Fakat işin iç yüzünde uyanmamış insan = değersiz metal, uyanmış insana =altına dönüşmeye çalışır. Simya ilmi ile uğraşan hermetik topluluklar, kolay kolay aralarına birilerini almaz. Hiçbir usta da çırağına ''şunu yap bunu et'' diye açık açık ne yapacağını ne edeceğini söylemez. Öğrenci veya çırak her ne derseniz, yolunu kendisi bulmaya çalışır. Ama önce bu kişide bir ışık görülmesi gerekir. Ya da bunun arayışında olan bir kişinin olması gerekir. Bakınız Titus Burkchardt - Simya Sembolizm ve Dünya görüşü kitabı s. 35 ''Son olarak Orta Çağın bütün simya ilmini Summa'sında özetleyen Geber şöyle beyan eder; ' Bu sanat sadece muğlak kelimelerle açıklanmamalıdır,ancak herkesin anlayabileceği derecede açık bir şekilde de izah edilmemelidir. Ben bu yüzden onu öyle bir tarzda öğretiyorum ki vasat zihinlere oldukça muğlak gelse bile bilge kişiye hiçbir şey gizli kalmaz; aptal ve cahiller ise bundan hiçbir şey anlamazlar' (...) Simyacı yazarların genellikle sadece layık olmayan birinin tehlikeli bir gücü elde etmesine engel olmak için simyanın sırrını koruduklarını ima etmeleri doğrudur. (...)'' Fakat kitaptaki karakter yönetici olan, bununla gurur duyan, dünyevi kimlik ve statülere önem veren, gergin, karısı kanser hastası olunca onu terkeden, bu taraklarda hiç bezi olmayan yüzeysel bir insan. Hani en ufak bir arayışta olma emaresi bile yok. Neden Dreamer bu kişiyi eğitmeyi seçiyor ki? Beni bir diğer sinirlendiren ve bu kanıya varmama neden olan olay ise şu: Kitabın arkasında yazarın oluşturmuş olduğu bir eğitim programından bahsediliyor. FLW Eğitim Programı. Açılımı ise Future Leaders For the World. Kitabın içindekiler kısmının başlıklarından bir bölümü ise şöyle: ''en büyük ekonomik gerçek'', '' önce kral ol, krallık arkasından gelecektir'' ''Banka''. FLW Eğitim programı diye aratınca yazarın kendi internet sitesinde ise şunlar yazıyor: ''Future Leaders for the World programı, öğrencilerin kendilerini tanımalarına, içsel yolculuklarına çıkmalarına ve yaşam amaçlarını keşfetmelerine yardımcı olmak için özel olarak tasarlanmıştır. Bunlar gerçek liderliğin ilk koşullarıdır. Bunu başarabilmek için entelektüel niteliklerin ve pratik yeteneklerin geliştirilmesinin de ötesinde FLW sıradan okulların yapmadığı bir şeyi yapmayı hedefler: öğrencileri korkudan ve olumsuz düşüncelerden vazgeçmeye ve kendilerine koydukları limitleri aşmaya yöneltmek. Program geleceğin liderlerine daha yüksekleri hedeflemeyi, batıl inançlarından ve ön yargılarından kurtulmayı, kendileriyle ilgili iyi hissetme duygularını beslemeyi, ve başkalarının yargılamalarından etkilenmeden özgür düşünebilmeyi öğretmeyi hedeflemektedir.'' Siz gerçekten her şeyi çok yanlış anlamışsınız ya. İncelemem burada son buluyor, sadece 35 sayfa okumuş olduğumun bilincindeyim bu nedenle önyargılı yaklaşmış olabilirim. Yaklaşımım ilerde değişirse, incelememi güncelleyeceğim.
Tanrılar Okulu
Tanrılar OkuluStefano D'Anna · Sinedie Yayınları · 20114,217 okunma
·
136 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.