Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

528 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Öyle ya, mensubu olduğum dinin mukaddes kitabını yorumlamak hele de bu eserin müellifinin Allah (cc) olduğunu bilmek bile ürpertiyor insanı. Ara ara, Kur’an meali okurdum. Ama bir meali baştan sona ilk defa okudum. Kur’an tektir ama sanki bizlerin onu yorumlaması, ondan istifade etmesi, onu anlaması çok farklı. Çünkü ben bu meali mesela on sene önce okusam çok daha farklı gözle bakabilirdim. Oysa ki içinde bulunduğum ruh hali bende en fazla adalet, hesap günü ve hak konusunda merak uyandırdı. Nitekim, yapmış olduğum alıntılara baktığımda hemen hepsinin adalet ve haksızlıkla ilgili olduğunu görüyorum. Çünkü ben son birkaç yıldır dünyadaki en önemli konunun "adalet" olduğuna inanıyorum. İmandan hatta ibadetten bile önemli zira adil olmayanın pek çok şeyinin tartışılması gerektiği kanısındayım. Ruh halim pek iyi değil. Yıllardır inandığım, değer verdiğim, uğruna ömrümü tükettiğim pek çok şeyin fos çıktığına şahit oluyorum. Hatta bazen şöyle diyorum; Müslümanların şerrinden Allah’a sığınırım. Elbette dinim olan İslam’la hiçbir meselem yok ama Müslümanların bir kısmı ile ciddi bir meselem var. Dinin siyasallaştırılması, insanların dini duygularının istismar edilmesi, ideolojiler, cemaatler, tarikatlar, muhafazakarlar, sahte kahramanlar, riyakarlar, hayaller, tarih algısı ve daha bir çok şey… Hepsinin koca bir balona döndüğü fikrindeyim. Dine en büyük zararı, dinin mensuplarının verdiğine şahidim. İnsanların dinden soğuması konusunda, onları doğru bulup bulmamak bir yana, onları anlayabildiğimi düşünüyorum. Ben ki Umre'ye gitmiş ama inanılmaz, bir şey sırf bu Umre ziyaretinin de etkisiyle tarifsiz sıkıntılar yaşamış bir adamım. Peki, Kur’an bu konularda neler söylüyordu? Sorun, İslam’da mı insanda mıydı? Bu gözle de okudum meali. Elbette bilmediğim birçok şeyi öğrendim. Bu arada özellikle son bir aydır kafam çok karışıktı. Adına vesvese denilebilecek olan ciddi bir buhranın içindeydim –ki halen daha atabilmiş değilim. Travmatik yıllar geçiriyorum. İşte tam da bu esnada mesela şöyle bir ayet çıktı karşıma; “Rabbin seni terk etmedi ve darılmadı. Ve ahiret (bundan sonraki hayat), mutlaka senin için, evvelkinden (dünya hayatından) daha hayırlıdır. Ve mutlaka Rabbin yakında sana verecek (ihsan edecek), böylece sen razı olacaksın. Duha 3-4-5” Bu ayet benim için çok kritikti. Ama daha kritik olanı ise sanırım şu idi, zira tam da bana sesleniyordu Cenab-ı Hak; “İnsanlar içinde kimi de vardır; Allah'a iman ettik der, sonra da Allah uğrunda bir eziyet edildi mi, insanların eliyle olan bu sınamayı Allah'ın azâbı gibi tutar. Celâlim hakkı için rabbından bir yardım gelirse “cidden biz sizinle beraber idik” diyeceklerinde şüphe yoktur, Yoksa Allah bütün insanların içlerindekini en iyi bilecek değil mi? Ankebut / 10” İnsanlara zulmedenler, adaletten şaşanlar ve bunlara ortak olanlara, “.... Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, ancak Allah'a ibadet edin. ( Cin – 18 )” ve “Allah adaletli davrananları sever. (Hucurat – 9)” diyen Kur’an, bütün hakkı yenmişlere ise şunu diyordu; “Yoksa o kötülükleri yapıp duran kimseler, kendilerini o iman edip salih ameller yapan kimseler gibi yapacağız, hayat ve memâtlarını müsavi kılacağız mı sandılar? Ne fena hükmediyorlar! (Casiye – 21)1 ve devam ediyor “Gerçek şu ki, zalimler kurtuluşa ermez. (Kasas - 37)” Bunları okudukça ahiret gününe daha bir iman ettim. Amentüde iman ettiğimiz Ahiret günü vardı, olmak zorundaydı. Eğer ben birine bir haksızlık yapmışsam bana, ama birleri bana haksızlık yapıyorsa, onlara bu hesap sorulmalıydı. Zaten Enbiya – 47’de, “Biz ise kıyamet günü için terazilere adaleti koruz da hiç bir nefis, zerrece adaletsizliğe uğratılmaz, bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa onu getirir koruz, hesap görücü olarak da biz yeteriz.1 buyurmuş Cenab-ı Allah. Ben bir dönem duadan ümidi kesmiştim. Duanın bir işe yaramadığını düşünür olmuştum. Ancak şunu okudum İbrahim Suresi’nde. “39- Şüphesiz ki Rabbım duayı işitiyor. ... 42 - Sakın zalimlerin yaptıklarından Allah'ı habersiz sanma! Ancak Allah, onların cezalarını, gözlerin dışa fırlayacağı güne erteler.” Çok şükür dedim içimden. Çünkü, ey kul hakkı yiyenler, aptal aptal kararlar verip talimat üzerine insanların hayatlarını karartanlar, Allah sizin yaptıklarınızdan haberdar; çok şükür benim yaptıklarımdan ya da yapmadıklarımdan da haberdar! Hele, Bakara 153 ve 155’te tamamen kendime pay biçtim. Yaradan buyurmuş ki, “Ey o bütün iman edenler sabr-ü salât ile yardım isteyin, şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir. .... Çaresiz sizleri biraz korku, biraz açlık, biraz maldan, candan ve hasılattan eksiklik ile imtihan edeceğiz, müjdele o sabırlıları.” İman ettim, ediyorum, edeceğim. Varsın, iyi ki varsın Allah’ım, çünkü senden başka güvenip, dayanabileceğimiz kimse yok. Kuran-ı Kerim Hz. Muhammed'e Allah tarafından insanlığa gönderilmiş son ilahi kitaptır. Kuran vahiy yoluyla Cebrail tarafından peygamberimize yirmi üç senede nazil olmuştur. Bunun en önemli nedeni ayetlerin hazmedilerek, sindirilerek uygulanmasını sağlamaktadır. Tedrici bir yöntemle aşama aşama insanlığa helmiş, Hz. Peygamber de nasıl uygulandığını kendi hayatında göstermiştir. Peygamberimizin vefatından sonra Hz. Ebu Bekir zamanında ayetler bir komisyon tarafından titizlikle incelenerek kitap haline getirilmiştir. Hz. Osman zamanına kadar tek Mushaf olarak bulunan Kuran, İslam Ülkelerinin sınırları giderek genişlediği ve başka toplumdan insanların da Müslüman olmalarından dolayı çoğaltılarak bu ülkelere gönderilmiştir. Kuran-ı Kerim, yüz on dört sureden oluşmaktadır. Hangi suretin nereye geleceğini Cebrail tarafından peygamberimize bildirmiştir….
Kuran-ı Kerim Türkçe Meali
Kuran-ı Kerim Türkçe MealiElmalılı Muhammed Hamdi Yazır · Altın Post Yayıncılık · 20125bin okunma
·
3 artı 1'leme
·
301 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.