Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

_Diyalektik Eristik Kıyas üzerine umumi fikirler: _Eristik Kıyasların birincisine yine Kıyas diyelim fakat öbürüne sadece Kıyas değil, Eristik Kıyas adını verelim. Çünkü o, gerçekte netice çıkarmadığı halde, ancak görünüşte netice çıkarır. _Kıyas, doğru ve ilk olan öncüllerden veya kendilerinden edindiğimiz bilginin, kendisinin de kaynağı ilk ve doğru olan öncüllerde bulunan öncüllerden hareket ettiği zaman, bu bir ispat'tır. Olası öncüllerden netice çıkaran kıyas ise diyalektik'tir. _Kıyasların konuları, meseleler olduğu halde, diyalektik deliller gerçekte, önermelerden gelir. _Yakınlıklarını başka şeylerden değil, kendi kendilerinden çıkaran şeyler doğru ve ilk’tirler; çünkü, ilmin ilkeleri için niçin’lerini araştırmak gerekmez; bu ilkelerin her biri kendiliklerinden yakinî olmalıdır. _Yanlış şekiller çizen kıyas, ne doğru ne de olası öncüllerden başlayarak netice çıkarır. Doğru olmayan önermelerden başlayarak kıyasını yapar. Gerçekte o, ya olduğundan başka türlü yarım daireler çizmekle veya çizilmeleri icabetmediği şekilde bazı çizgileri çizmekle, paralojizmasını vücuda getirir. O, bizim tarifimiz içine girmez çünkü ne bütün insanların, ne çoğunun, ne hakimlerin ve bunlar arasında da ne hepsinin, ne en ünlülerinin önermeleri kabul etmez. _Bu kitabın gayesi, olası öncülerden hareket ederek, ortaya atılan her mesele üzerinde bir delil serdetme imkânını verecek bir metot bulmaktan ve bir delil ileri sürdüğümüz zaman kendimizin buna zıt olacak bir şey söylemekliğimizi menetmekten ibarettir. *_Sözler_ _Bazı meseleler vardır ki biz bunları bir başka şeyi bilecek tarzda bilmeyi arzu ederiz. _Bir tez, hatrı sayılır bir filozof tarafından ortaya çıkarılan ve umumi sanıya zıt bir hükümdür. Söz gelimi, Herakleitos’a göre her şeyin hareket olduğu gibi. Rasgele biri tarafından söylenmiş sanılara zıt olan sanılarla uğraşmak bir ahmaklık olacaktır. _Hiçbir şey, aynı nesneyi kâh ak, kâh ak-olmayan olmaktan alakoymaz. Tercihe lâyık olan güzel mi yoksa faydalı mıdır? Ve en hoş olan, fazilete göre hayat mı yoksa zevklenmeye göre hayat mıdır? Ve aşağı yukarı aynı tarzda beyan edilebilen her başka mesele için böyledir. _İnsan, hayvandır. (İnsan, hayvan oğlu hayvandır.) Tartışmada hayvanın, insanın ve öküzün bir cins olduğunu göstermiş olmakla her ikisinin de aynı cinse girdiğini göstermiş olacağız. Halbuki hayvanın, birinin cins olduğunu, öbürünün cinsi olmadığını gösterirsek, bu nesnelerin aynı cins içinde olmadıklarını göstermiş oluruz. _Bazen kendi kendine itiraz etmek de lâzımdır, çünkü cevap veren kimseler tarafsız olarak delil gösterir gibi görünenlere karşı güven duyarlar. _Ne kadar faydalı olursa olsun, bir delil üzerinde ısrar etmemek gerekir, çünkü ısrar, hasmın muhalefetini kuvvetlendirir. _Delili sürüncemede bırakmak ye bir takım yanlış geometri şekilleri çizenler gibi araya münakaşa için faydası olmayan bir takım şeyler sokmak iyidir, çünkü, teferruatın çokluğu hatanın nerede bulunduğunu iyice görmekten alıkoyar. _Olası_ _Gerçekte olası görünen her şey olası değildir çünkü olası denilen hiçbir şey, ilk bakışta, muhakkak bir yanlışlık karakteri arz etmez. Bütün insanların veya onların pek çoğunun veya hakimlerin ve bunlar arasında da hepsinin veya çoğunun veya en hatırı sayılanların ve en ünlülerinin sanıları olası’dır. Olası görünmekle beraber, gerçekte olası olmayan sanılardan hareket eden kıyas, bir de, olası sanılardan veya olası görünen sanılardan başka netice çıkaran kıyas Eristik’tir'tir. Nitekim eristik delillerin ilkeleri için durum budur. Bu delillerde yanlışlığın tabiatı derhal kendini belli eder. ___ _Diyalektiğin Faydası_ _Diyalektik kıyas, 3 tarzda faydalıdır: Egzersiz olarak, günlük karşılaşmalarda ve felsefi ilimler için. _1- Egzersiz olarak faydalı olması, kendiliğinden belli. Bu metoda sahip olmamız ileri sürülen konuda bizi daha çok delil serdetmeye muktedir kılacaktır. _2-Günlük karşılaşmalarda da faydalıdır çünkü bir kere halk adamının kanaatlerini sayıp gözden geçirdikten sonra, ona yabancı olan sanılar alanında değil, onun kendi öz sanıları alanında onunla karşılaşabileceğiz ve onun bize pek temelli görünmeyecek olan bütün delilleri bir yana atacağız. _3- Nihayet, felsefî ilimlerin incelenmesine gelince, meselelerde her iki yönde deliller sağlamak imkânı bize her bir halde hakikat ve yanlışı daha kolayca keşfettirecektir. _Bir başka faydası da her bir ilmin ilk ilkeleri hakkındadır. İlkeler, bütün geri kalanın ilk unsurlarıdır. Adı geçen ilme has olan birtakım ilkeler üzerine dayanarak onlar üzerinde istidlal yapmak imkânsızdır. Yalnız onlardan her birine taallûk eden olası sanılar vasıtasiyledir ki bunları gerekli bir şekilde açıklamak lâzımdır. _Diyalektik istidlalin unsurları üzerine umumi bilgiler_ _Mesele ile önerme arasındaki fark bilhassa cümlenin biçimine dayanır. Söz gelimi, yürüyen hayvan - iki ayaklı insanın tarifidir, değil mi? Veya, hayvan, insanın cinsidir, değil mi? denilirse bir önerme elde olunur. Buna karşılık, yürüyen hayvan - iki ayaklı insanın tarifi mi, yoksa değil mi? denilirse bu bir meseledir. Bütün öbür ilk bilgiler için bu aynıdır. Bundan tabii olarak meselelerin ve önermelerin eşit sayıda oldukları sonucu çıkar. Çünkü her önermeden, sadece cümlenin biçimi değiştirmek suretiyle bir mesele vücuda getirilebilir. _Meselelerin ve önermelerin ilk bilgilerden hareket ettiklerini söylemek istiyoruz. Elde edilen unsurların sayısının dört olduğunu gösterir: tarif, hassa, cins, ilinti. _Tarif, hassa, cins, ilinti (Diyalektik unsurların hususi incelenmesi)_ _Tarif, nesnenin mahiyetini ifade eden bir sözdür. Onu ister terimin yerini tutan bir sözün, ister sözün yerini tutan bir sözün şekline sokmak kabildir. Gerçekte, biz tartışmada iki şeyin aynı veya ayrı olduklarını ortaya koyabilirsek, aynı tarzda tarifler için de bol bol deliller bulmaya muktedir olacağız. Böylece nesnelerin özdeş olmadıklarını gösterdik mi, tarifi yok etmiş olacağız. Tarifi teşkil etmek için iki nesnenin özdeşliğini ispat etmek yetmez, halbuki tarifi yok etmek için bu özdeşliğin bulunmadığını ispat etmek yeter. Tariflerde, bilhassa bir özdeşlik veya bir ayrılık meselesi ile meşgul olunur. _Hassa(Özgü), nesnenin mahiyetini ifade etmekle beraber, yalnız bu nesneye ait olan ve onunla karşılanabilendir. Söz gelimi gramer öğrenmeye müstait olmak, insanın bir hususiyetidir çünkü A insan ise, gramer öğrenmeğe muktedirdir ve gramer öğrenmeğe muktedir ise insandır. Gerçekte, bir başka nesneye ait olabilecek şeye asla hassa denmez. _Cins, çok ve nevi yönünden kendi aralarında farklı nesnelere öz yönünden yüklenen şeydir. İnsan misalinde, onun ne olduğu sorulursa, uygun olan cevap, onun bir hayvan olduğudur._Bir nesne bir başkasıyla aynı cinse mi girer yoksa ayrı bir cinse mi? sorusu da cinse taallûk eden bir sorudur çünkü böyle bir soru cinsle aynı bir araştırma düzenine girer. Tartışmada hayvanın, insanın ve öküzün bir cins olduğunu göstermiş olmakla her ikisinin de aynı cinse girdiğini göstermiş olacağız. Halbuki hayvanın, birinin cins olduğunu, öbürünün cinsi olmadığını gösterirsek, bu nesnelerin aynı cins içinde olmadıklarını göstermiş oluruz. _İlinti, bütün bunlardan hiçbiri yani ne tarif, ne hassa, ne cins olmayıp nesneye ait olan şeydir veya hangisi olursa olsun, bir tek ve aynı şeye ait olabilen veya ait olamayan şeydir. Hiçbir şey, aynı nesneyi kâh ak, kâh ak-olmayan olmaktan alakoymaz. Nesnelerin ne tarzda husule gelirlerse gelsinler, bunların ilintiden ileri geldiği söylenir. Söz gelimi, şu sorular için durum budur: Tercihe lâyık olan güzel mi yoksa faydalı mıdır? Ve en hoş olan, fazilete göre hayat mı yoksa zevklenmeye göre hayat mıdır? Ve aşağı yukarı aynı tarzda beyan edilebilen her başka mesele için böyledir. Çünkü bu cinsten bütün hallerde istenilen şey, sözü edilen yüklem iki terimden hangisine daha çok uygun bulunuyor’dur. Kendiliğinden apaçıktır ki, hiç bir şey ilintiyi zamana ait veya görelik bir hassa olmaktan alakoymaz. _Tarif içinde gösterilen cinsin gerçekte cins olmadığını veya tarifte zikredilen unsurlardan birinin tarif edilene ait olmadığını gösterdikten sonra (Bu, ilinti için de göz önünde tutulabilir), tarifin kendini yok etmiş olacağız. _Önermeler ve sorular, birer birer incelenecek olursa, görülecektir ki onlardan her biri kâh bir nesnenin tarifinden kâh hassadan, kâh cins, kâh ilintiden gelir. Ne bir tarif, ne bir hassa, ne bir cins olmamakla beraber nesneye ait olan şeye ilinti adını verdik. _Özdeşlik çeşitleri_ _Özdeşin, ilk bakışta, üç nev’e ayrıldığı düşünülebilir: Mûtat olarak(Alışılmış), özdeşlik’ten kâh sayı yönünden, kâh nev’i yönünden, kâh cins yönünden bir özdeşlik anlarız. Bir insan bir insana, bir at bir ata özdeştir çünkü aynı nev'e giren bu tabiattaki nesnelere nev’i yönünden özdeştir denilir. Aynı cinse giren nesneler cins yönünden özdeştir. Bir at ile bir insan gibi. Özdeş olduğu söylenen nesnelerle aynı sınıf içinde yer almak zorundadır çünkü bu kabîl nesnelerin hepsi, öyle anlaşılıyor ki, aynı ailedendir ve birbirlerine çok yakındırlar. _Kategoryaların sayısı 10’dur: Öz, nicelik, nitelik, görelik, nerelik, zaman, durum, sahip olma, fiil ve infialdir. İlinti, cins, hassa ve tarif daima bu kategoryalardan birinin içinde olacaktır çünkü bu dört kavram tarafındân teşkil edilen bütün önermeler ya özü ya niteliği ya niceliği ya da öbür kategoryalardan birini ifade ederler. Nesnenin ne olduğunu ifade ederken kâh cevher, kâh nitelik, kâh öbür kategoryalardan biri ifade olunur. _İnsanın önünde bulunanın bir insan veya bir hayvan olduğu söylenir ve bir cevher ifade olunur; fakat bir beyaz renk karşısında bulunduğu zaman, onun ne olduğu söylenir ve bir nitelik ifade olunur. _Diyalektik önermeler_ _Diyalektik önerme, kâh her kimse, kâh çokluk için, kâh hakimlerce, bunlar arasından da, ister hepsince, ister çoğu için, ister en hatırı sayılırları için, olası bir sormadır; esasen bu sorma paradoksal olmamak zorundadır. _Gerçekte, dostlarına iyilik etmek gerektiği olası bir sanı ise, onlara kötülük etmemek gerektiği de yine olası bir sanıdır. Dostlarına kötülük yapmak gerektiği önermesi umuni sanıya zıttır ve onlara kötülük etmemek gerektiği önermesi ise bu zıt önermeyi çeler. Dostlarına iyilik yapmak gerekiyorsa düşmanlarına iyilik yapmamak gerekir. Zıt kanaat, düşmanlarına iyilik yapmak gerektiği olduğuna göre, bu da umumi sanılara zıt sanıları çeler. ___ _Diyalektik aletler - Önermeler_ _3 türlü önerme ve mesele vardır: 1- Ahlâkî önermeler, 2- Fizikî önermeler, 3- Mantıkî önermeler. Aralarında anlaşmazlık varsa, ana babalara mı, yoksa kanunlara mı itaat etmelidirler? Bu gibi önermeler, ahlâkî önermelerdir. Zıtların ilmi bir ve aynı mıdır, değil midir? Mantıkî önermedir. Âlem öncesiz - sonrasız mıdır, değil midir? Fizikî önermelerdendir. _Çok sayıda istidlaller(çıkarım) temin edecek âletlerin sayısı 4’tür: _1- Önermelerin elde edilmesi. _2- Bir bölümcül ifadenin kaç mânada alındığını ayırdetme gücü. _3- Ayrımların keşfedilmesi. _4- Özdeşliğin tahkiki. _Bu son üç âlet de, bir mânada, önermedir. Söz gelimi, seçilmesi gereken, kâh güzel, kâh hoşa giden, kâh faydalı olabilir; duyum kaybolduktan sonra, tekrar bulunabilmesi bakımından ilimden farklıdır. Halbuki ilim tekrar ele geçirilemez. Nihayet sıhhatli sıhhate nazaran neyse, iyi olan da iyiliğe nazaran odur. Bu önermelerden birincisi aynı bir terimin mâna değişikliğinden; İkincisi nesnelerin farklarından; üçüncüsü benzerliklerinden çıkarılmıştır. _Sadece olası olan sanıları değil, aynı zamanda onlara benzeyenleri de önermeler olarak seçimimize sokmak faydalıdır; söz gelimi, zıtların duyumu bir ve aynıdır ve görme, içimizden gelen bir yayımdan değil, herhangi bir şeyin (içimize giren) algısından ibarettir, nitekim diğer duyumlar için de böyledir. _Doğru görünen bütün önermeler, ilke olarak; herkes tarafından kabul edilen bir tez olarak alınmalıdır; çünkü önermeler, kaidenin hangi istisnayı arz edeceğini aynı zamanda fark etmeyen hasımlar tarafından konulmuştur. Aynı zamanda kenarına her bir filozofun kanaatini kaydetmek de gerekecektir çünkü umumi olarak tanınmış bir otoritenin tasdikine rıza ve muvafakat gösterilebilir. _Yalnız tümevarımın verdiği alışkanlık vasıtasiyle daha yukarda verilen misallerin ışığında tahkik ederek onların her birini tanımağa tesebbüş etmelidir. Felsefede, bu şeyleri hakikate göre incelemelidir. Fakat diyalektikte sanıya bağlanmak yeter. Bütün önermeler en büyük umumilikleri içinde alınmalıdır ve bir tanesinden birçok önermeler çıkarmalıdır. Söz gelimi, ilmin, karşılar için, bir ve aynı olduğu; bundan sonra, zıtlar için ve göreliler için de aynı olduğu ortaya konulur. _Homonim(Eşsesli) terimler_ _Ses hakkında açık veya koyu olduğu söylenir, renk hakkında da aynı şeyler söylenir. Bu şeyler için isimlerde ayrım yoktur. Onlarda doğrudan doğruya beliren bir nevi ayrımıdır. Tıpkı bunun gibi lezzet ve katilarda sert(tiz) ve yumuşak için bu aynıdır çünkü burada da, ne kök terimlerin kendileri için, ne de zıtlar için, isimler arasında bir ayrım yoktur. Çünkü tizin her iki mânasına zıt olan şeye yumuşak denir. _Nevi, hiçbir şeyin ayrımı olmadığından aynı isim altında bulunan mânalardan birinin bir nevi, öbürünün bir ayrım olup olmadığını incelemek gerekir. Söz gelimi, “açık” gibi. “Açık” cisme tatbik olunduğu zaman rengin bir nev’idir, bir sese tatbik olunduğu zaman ise bir sesin açık olduğundan ötürü bir sesten ayrıldığına göre, bir ayrımdır. _Terimin mânalarından birinin mutlak olarak hiçbir zıttı olmadığı halde, öbürünün bir zıttı olup olmadığını araştırmak gerekir. Söz gelimi, içme zevkinin zıttı susamak ıstırabıdır. Halbuki diyagonalin kenarla ölçülemezliğini görmek zevkinin hiçbir zıttı yoktur. _Birçok mânaları varsa, onun karşısı da birçok mânalarda alınacaktır. Söz gelimi, görmemek birçok mânalarda anlaşılır. Biri görmek gücüne sahip olmamaktır; öbürü görme fiilini yapmamaktır. Fakat görmemek birçok mânada alınırsa, bundan gerekli olarak görmek'in de birçok mânada alındığı sonucu çıkar, çünkü görmemek’in her bir mânasına birer karşı bulunacaktır _Terimin kendilerine taallûk ettiği kategorya cinslerini de göz önünde tutmak, ve bunların bütün hallerde aynı olup olmadıklarını görmek gerekir. Aynı değillerse, terimin homonim olduğu apaçıktır. Söz gelimi, iyilik, gıda hususunda zevkin âmilidir, tıpta ise sıhhatin âmilidir. Halbuki ruha tatbik edildiği zaman, mutedil, cesur ve âdil gibi herhangi bir niteliği haiz olmak mânasına gelir. İnsana tatbik olunursa yine böyledir. Bazan iyiliğin kategoryası zamandır. Söz gelimi, münasip zamanda vâki olan iyilik gibi; iyilik bir homonim terimdir. Cisme tatbik olunduğu zaman bir renk olan, sese tatbik olunduğu zaman işitilmesi kolay olan açık hakkında da bu böyledir. _Cinsler birbirine bağlı iseler, tariflerin ayrı olması için hiçbir zaruret yoktur. Böylece hayvan, karganın cinsidir, kuş da böyle. O halde, karga bir kuştur dediğimiz zaman onun herhangi bir hayvan nev’i olduğunu da söylüyoruz, öyle ki iki cinsin ikisi de onun hakkında tasdik edilmiştir. Tıpkı bunun gibi, karga, kanadlı - iki ayaklı bir hayvandır, dediğimiz zaman onun bir kuş olduğunu söylüyoruz. Bu halde de, iki cinsin ikisi de, tarifleri gibi karga hakkında tasdik edilmiştir. Bir nesneye bir makine adını verdiğimiz zaman ne ona bir hayvan diyebiliriz; ne de ona bir hayvan dediğimiz zaman bir makine diyebiliriz. 60… _Diyalektik Pratik Sorgu Kaideleri_ _Bazen kendi kendine itiraz etmek de lâzımdır, çünkü cevap veren kimseler tarafsız olarak delil gösterir gibi görünenlere karşı güven duyarlar. İleri sürülen şeyin umumi olarak kabul edilen bir önerme olduğunu ilâve etmek de faydalıdır, çünkü cevap veren kimseler, kendilerinde tamamiyle hazır bir itiraz olmadığı zaman mûtat kanaatleri sarsmaktan çekinirler; ve aynı zamanda kendileri de bu cinsten deliller kullandıklarından, onları sarsmaktan sakınırlar. - Üstelik, ne kadar faydalı olursa olsun, bir delil üzerinde ısrar etmemek gerekir, çünkü ısrar, hasmın muhalefetini kuvvetlendirir. - Bundan başka, teklifini sanki basit bir mukayese gibi öne sürmek gerekir, çünkü başka bir şey için teklif edilen ve kendisi için faydalı olmayan şey, daha kolaylıkla kabul edilir. _Kabulü bizce gerekli olan önermeyi bile beyan etmemek gerekir, fakat ilki kendisinin zarurî neticesi olan bir önermeyi beyan etmelidir. Hasım, neticesinin ne olacağını fark etmediğinden bu önermeyi daha kolayca kabul eder; sonuncu kabul edilmişse, öbürü de kabul edilmiştir. - Bundan başka, bilhassa kabul olunmasını görmek arzu edilen şeyi en son istemelidir, çünkü cevap veren kimseler sual soranların çoğu, ilkin en çok ehemmiyet verdikleri nesnelerin sözünü ettiklerinden, hassaten ilk sualleri reddetmeğe meyyaldirler. Buna karşılık, bazı hasımlarla ilkin ileri sürülmesi gereken bu türlü önermelerdir, çünkü inatçı insanlar kendilerine ilkin arzolunanı en çok kolaylıkla kabul ederler (meğerki bundan çıkacak netice, aşikâr olarak gözlerine çarpmasın) halbuki onlar sonunda daha çetin ve müşkülpesent görünürler. _Delili sürüncemede bırakmak ye bir takım yanlış geometri şekilleri çizenler gibi araya münakaşa için faydası olmayan bir takım şeyler sokmak iyidir, çünkü, teferruatın çokluğu hatanın nerede bulunduğunu iyice görmekten alıkoyar. Yine bu sebepledir ki bazen sual soran kimseler kendiliklerinden arzolunsalar kabul edilmeyecek olan şeylerin bu karanlık içinde ileri sürdüklerinin farkında olmazlar. _Nasıl zıtların ilmi veya cehaleti aynı ise, zıtların duyumunun da aynı olduğunu, veya bunun aksine olarak, duyum aynı olduğundan ilmin de öyle olduğunu kabul ettirmekten ibarettir. Bu delil, ona tamamıyla özdeş olmamakla beraber, tümevarıma benzer. _Gerekli öncüllerden, istidlâli gerçekleştirmeğe yarayanlar kastolunur. Bunlar dışında kabul edilenler 4 türlüdür: Kâh tümevarım yoluyla, bütüncül öncülü kabul ettirmeğe, ya delili genişletmeğe, ya neticeyi gizli tutmaya, ya delili aydınlatmaya yararlar. Onların dışında, alınacak hiçbir başka öncül yoktur. _İstidlâlin, vasıtalarıyla gerçekleştiği gerekli öncüller doğrudan doğruya teklif edilmemelidirler, fakat mümkün olduğu kadar onlardan en uzak olan önermelerden hareket etmelidir. Söz gelimi, hasma zıtların ilminin bir ve aynı olduğu kabul ettirilmek istenirse, ondan bunun zıtlar hakkında değil, karşılar hakkında kabul etmesi istenecektir. Bu son önerme kabul edilirse, zıtlar, karşılar olduğundan, zıtların ilminin de bir ve aynı olduğu neticesi çıkarılacaktır; kabul edilmişse bölümcül zıtlar üzerine dayanarak, tümevarım yardımıyla sözü edilen önermeyi kabul ettirmelidir. _Neticenin gizli tutulması, başlangıçta konulan meselenin delilinin, vasıtalariyle elde edilmesi gereken öncülleri, uzun kıyaslarla koyarak yapılır. _Umumi bir tarzda, sorguda gizli tutmadan faydalanmak istenildiği zaman, sorgu delilin bütününe taallûk ettiği ve netice bir kere konulduğu halde muhatabın hâlâ bunun niçinini araştırmakla meşgul olacağı tarzda sorgu sorulmalıdır. Gerçekte, sade son neticeyi beyan etmekle, onun elde edilme tarzı karanlıkta bırakılır; çünkü cevap veren kimse önceki kıyasların teferruatıyla ona açılmadığından ve neticeyi veren kıyasın da mümkün olduğu kadar az tafsilâtlı olduğundan, daha önceden bunun hangi önermelerden çıktığını görmemiştir, çünkü biz onun, kendilerinden teşkil edildiği önermeleri değil, sadece bu önermelerin kendilerinin çıkarılmış oldukları önermeleri koyduk. _İmkân ölçüsünde, bütüncül öncülün kabulünü sözü edilen terimlerin kendilerine değil, onlarla aynı sırada olanlara taallûk eden tariflerle sağlamak da lâzımdır, çünkü cevap verenler bütüncül önermeyi kabul etmediklerini sanarak, tarif bir aynı sıradaki terime taallûk ettiği zaman, kendiliklerinden hataya düşerler. Söz gelimi, öfkeli adam’ın kendisine yapılan hakaret sebebiyle intikamı arzu ettiğini kabul ettirmek icap etse; ve öfke’nin bir hakaret izharının sebep olduğu bir intikam arzusu olduğu kendine kabul ettirilirse, durum bu olur, çünkü bu sonuncu önerme bir kere kabul edildi mi, bizim kabul ettirmek istediğimiz şeyi bütüncül olarak elde edeceğimiz açıktır. Buna karşılık, sözü edilen terimlerin kedilerine taallûk eden öncüller beyan olunursa, cevap verenin, terimin kendisinin itirazına daha çok tutamak arzettiğinden onları kabulden çekindiği çok defa vaki olur. Söz gelimi, öfkeli adam'ın intikamı arzu ettiğini kabul etmez, çünkü kendilerinden intikam almak arzu etmeksizin, yine de ana ve babalarımıza öfkeleniriz. Şüphe yok, itiraz muteber değildir, çünkü bazı kimseler için onlarda basit bir üzüntüye sebep olmak ve onları nâdim ve perişan ettirmek yeter bir intikamdır. Bununla beraber hasma önermeyi reddetmesi için güya bir sebep verir gibi bir hali de yok değil. Bunun aksine olarak, öfke tarif olunduğu halde, bir itiraz bulmak o kadar kolay değildir. _Bundan başka, önermeyi, kendi için değil, bir başka şey için ifade ve tertipleniyormuş gibi ifade ve tertiplemek gerekir. Çünkü cevap verenler teze yarayabilecek her şeye karşı uyanıktırlar. Mutlak olarak konuşulursa, kabul ettirmek istediğimiz ileri sürülen önerme midir, yoksa onun karşısı mıdır, bilmek hususu mümkün olduğu kadar karanlık tutulmalıdır, çünkü muhakemeye yarayan şey belirsiz kalırsa, cevap verenler, kendilerinin düşündükleri şeyi söylemeye daha müsaittirler. _Başta teklif edilen nesneleri kabul ettikten sonra, neticenin konulan önermeleri vaaz etmediğini ileri sürerek sonuna doğru birtakım boş ve saçma sözler ortaya atarlar. Fakat karakterlerinden emin olarak ve başlarına sıkıcı bir şeyin gelmeyeceğini düşünerek kolayca rıza ve muvafakat gösterirler. _Gizli tutma metodu, demek, bizim sözünü ettiğimiz kaidelere başvururlar. Düşüncenin süslenmesi için, tümevarım ile ve aynı cinse ait kavramların taksimi ile başlanır. Tümevarımın tabiatı nedir, bunu görmek kolaydır. _Taksime gelince, bu söz gelimi, filân ilmin, ister daha büyük doğruluğu sebebiyle, ister konusu daha yüksek olduğundan ötürü, bir başka ilimden daha iyi olduğunu veya ilimlerin bir kısmının teoretik, bir kısmının pratik, bir kısmının da poetik olduklarını söylemekten ibarettir. 390 __ _Önsöz_ _Topikler’in konusu, olası bilginin aleti olarak alınan diyalektiğin incelenmesidir. Argümantasyon burada Birinci ve ikinci Analitikler'de incelenen ilmî ispattan çok farklıdır. Gereklinin yerini olası, ilmin yerini sanı alır. _Tartışma, hakikatin kendini aramaya ve keşfetmeğe değil, ancak bir hasmı açıkça kuvvetsiz düşürmeğe, itirafa mecbur etmeğe çalışır. _Topik kitapları muhtemel olarak en eskileridir ve doğrudan doğruya Kategoryalar’dan sonra gelmeleri lâzımdır. _Topikler, Aristo'nun bir gençlik eseri gibi alınabilir. Sonradan gözden geçirildikleri belli olan bazı kısımlar müstesna, terkip ve yazılması kusurludur, yazarın tecrübesizliğini hissettiriyor gibidir. _Eski şerhcilerin birçoğunun kanaati hilâfına, olasının mantığı gereklinin mantığının mütemmimi delildir. İlmî hakikatin erişilemiyeceği bir alana tevafuk eden ikinci bir mantık da değildir. O, daha çok, ispat ve ilim teorisine hazırlık mahiyetinde bir nevi egzersiz olarak görünmektedir. __ _Paralojizm: Yanılım. Felsefede, akıl süzgecinden geçirirken bilmeyerek düşülen yanılgıya verilen ad. Sağır duymaz uydurur. _İstidlâl - Çıkarım: Zihnin daha önce bilinen bir veya bilinmeyen bir önermeyi sonuçlandırma, açığa çıkarma işlemidir. _Umumi: Genel. _İlinti: Bağlantı, kuruntu _Hassa: Özgü _Haiz: Olan.Bir niteliği taşıyan _Nispet etmek: Eşit saymak _Nispet: İlgi, oran _Müşahede: Gözlem _Özdeş: Benzer _Mülâhaza: Düşünce _Mûtat: Alışılmış _Müşkülpesent: Güç beğenen, güçbeğenir, titiz _Homonim: Eşsesli _Sinonim: Eşanlamlı _Takabül: Karşıt _Diagonal: Köşegen _Enfleksiyon: Organizmada hastalığa yol açan bir mikrobun yerel ya da genel olarak yayılması, bulaşma _Vâki olmak _Haiz olmak: Bir niteliği taşımak. _İktibas etmek: Alıntılamak _Gizli tutma metodu _Poetik pratik teorik __
·
227 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.