Yağmur dalgın bir efkar giyinir Ekim'de.Kumrular sokağında çekilmiş bir diş gibi kalırım; çekilmiş bir diş gibi, Diyarbakır'dan ... Ağrırım, bağırırım, aldırmaz: i lle de gökkuşağı giyinir gökyüzü her Ekim'de ... Uzağım, sağ elim yok. Unuttum elimi Diyarbakır'ın teninde; gözlerimi unuttum ... Yüreğim gökkuşağı giyinmiyor hiç bir mevsimde ... Kumrular sokağında efkarın adıyla bir akşamüstü: Gövdesine tutunur dal, dala tutunur serçe; telaşlıdır, o da kendince. Sonra aşklarda kül, camlarda perde; usulca harlanır sevişmeler de ... Kumrular sokağında andlara hep bol geldim, küfürlere dar. Dönüp baktım, ne göreyim yağmalamış gençliğimi yargıçlar! Desene Sivas'ın kırık sazıyım, kendimin ayazıyım, kalbimde ölü çocuklar. .. Tufanlar ardımda ve buruşuk anılar; nedense hiç uslanmamış bozgunlar..