KÖMÜR KARASI HAYATLAR
Fransız edebiyatının kült kitaplarından olan Germinal aslında kelime kökü itibariyle Latince’de “tohum, tomurcuk” anlamına gelen ‘germen’ kelimesinden türemiştir. Aslında buradan yola çıkarak kitabın ana konusu da açığa çıkıyor. Kentsoylulara başkaldıracak olan işçi sınıfının fikirsel tohumları yavaş yavaş ekiliyor emekçinin yüreğine.
Kitap aslında sanayi buhranının Fransa’da farklı sınıflar üzerindeki etkilerini gözler önüne seriyor. Yazarın uzun ve detaylı betimlemeleri ilk 200 sayfada okura mekanları, karakterleri tanımada eşlik ediyor. İlk kez okuyacaklara kitabın bu bölümünde karakterleri ve mekanları not almalarını öneririm. Karakter kadrosu oldukça geniş tutulmuş, bundan kaynaklı kimin kim olduğunu ya da karakterlerin birbirleri ile nasıl bir bağı olduğunu takip edemeyebilirsiniz. Mekansal açıdan da olaylar tek bir mekanda geçmiyor, birden fazla kömür işletmesi, birden fazla mahalle, birden fazla semt ismiyle karşılaşıyor olacaksınız.
Eserde aslında kömür işçilerinin gerek çalıştıkları işletmelerdeki zor şartlara, maddi imkansızlıklara, işçilerin -yazarın söylemiyle- kentsoylu sınıf tarafından yenilen haklarına ve buna istinaden neredeyse açlık sınırının daha da altında idame eden yaşamlarına vurgu yapılmış. İşçinin aslında bunların farkında oluşu fakat çaresiz durumda olduğu için karşı çıkamayışı “İşsizliğin kasıp kavurduğu şu koca ülkede nereye gidebilir, ne yapabilirdi ki?”(syf. 12) şeklindeki cümleleriyle adeta okuyucuya hissettirilmiş. Fakat “Yakında her şey değişecekti, çünkü işçi artık düşünmeye başlamıştı.”(syf. 173) Düzeni değiştirmek için gerekli olan umut filizleri işçinin içinde yeşermeye başlamıştı. Bu dava uğruna açlıktan ölmeyi dahi göze alarak halkın adeta tek yürek oluşu yazar tarafından dramatik bir şekilde gözler önüne serilmiş. Bu açıdan bakıldığında oldukça politik bir kitap. Öyle ki kitabın yine politik ve distopik eserleriyle bilinen 
George Orwell ‘ ın 
Bir İdam adlı öykü kitabındaki aynı adı taşıyan öyküsünü anımsatmaması mümkün değil.
Fakat elbette tamamen politik bir kitap dersek Zola’nın hakkını yemiş oluruz. Çünkü kendinizi adeta bir olay cümbüşü içerisinde buluyorsunuz. Yaşanan politik olayların yanı sıra yazar toplumsal çatışmalar, aile faciları, ikili ilişkiler, aldatma-aldatılma, cinsellik, cinayet konularına da oldukça fazla değinmiş. 200’üncü sayfadan sonra kitap oldukça akıcı ilerliyor. Art arda yaşanan olaylar karşısında hayrete düşerek ve devamını merak ederek okuduğum bir kitap oldu.
·
54 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.