Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Yeni Bulgar devletinin başkenti olarak seçilmesinin ardından geçen otuz beş yıl içinde, bu şehir tümüyle değişmişti. Görkemli kamu binaları, bir tiyatro, bir opera ve bahçeli lüks villalar inşa edilmişti. Eski büyük caminin ya­kınına ülkenin kurtuluşu ya da çarın ordularınca 1878'de yaratılı­şını kutlamak için yeni bir katedral yapılmıştı. Sofya, daracık so­kakları, ahşap evleriyle tipik bir Osmanlı taşra kentinin, iki yanı ağaçlarla süslü geniş bulvarları olan hoş bir Avrupa kentine dönü­şebileceğinin örneğini oluşturuyordu. Osmanlı devletinin büyükelçi­si Fethi (Okyar) için bu deneyim acıklıydı. Anılarında "Elçi olarak gittiğim bu ülke, daha elli yıl önce bizim sınırlarımız içinde bir vilayetimizdi. . .Fakat bu didinmelerimiz, hiç şüphesiz kendi kaderlerine bıraktığımız milyonlarca vatandaşımızın felaketli hayat şartlarının devası değildi: Çok değil, beş yıl öncesini bilen bizler için olanlar yü­rekler acısıydı," diye yazmıştı. Daha önce Paris'te askeri ataşe ola­rak görev yapan Fethi'nin Sofya'nın etkisinde kaldığı söylenemez. Ama Mustafa Kemal için bu kentte geçirdiği bir yıl, Avrupa ortamın­da yaşadığı en uzun süreydi. Ve Sofya onda yalnızca üzüntü değil, taklit etme arzusu da uyandırmıştı. Anlatılan bir öyküye göre, bir gece operaya gittiğinde bütün sanatçıların Bulgar olup olmadıklan­nı sormuş ve olumlu bir yanıt alınca "Baş artistler Bulgar; orkestra ve şef Bulgar. Balkan Savaşını neden kaybettiğimizi şimdi anladım," diye duygularını açıklamıştı.
Sayfa 128Kitabı okudu
·
36 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.