Çaresizliğine, korkunç yalnızlığına, insanların acımasızlığına, Tanrı’nın zulmüne, Tanrı’nın yokluğuna ağladı.
“Bütün bunları neden yaptın? Beni buraya ne diye getirdin? Bana ne diye böyle korkunç işkence yapıyorsun, neden, neden?” Cevap beklemeyerek, zaten cevabın olmadığı, olamayacağı için ağladı. Acı tekrar yükselse de Ivan Ilyiç kıpırdamadı, bağırmadı da. Kendi kendine, ‘Haydi devam et, yak canımı! Peki ama ne için? Ben sana ne yaptım ki? Söyle ne yaptım?’