Gönderi

Bu elle tutulamayan, bu korkunç aşkın sorumluluğunu bütün acılarıyla yüklenen biri olacağım yerde, sözgelişi odandaki, o her zaman seni görebilen, güzelliğini seyredebilen mutlu bir ayna, bir dolap olsam ne iyi olurdu: Gün boyunca izlerdim seni, koltuktaki oturuşunu, mektup yazışını, kalem tutan o güzel elini, dalıp giden yüzünü, uykuya dalışını...Denizin dibindeki avuç içi kadar bir yer okyanusun baskısına nasıl dayanıyorsa, sen de öyle dayanıyorsun Milena. Yaşam rezillik aslında, bunca çirkinlik içinde insanlara dayanabileceğimi ummazdım bugüne kadar, utanç duyardım, ama sen, bir şey öğrettin bana, dayanılmayacak gibi olan yaşam değilmiş. Seni sevip sevmediğimi soruyorsun durmadan, çok güç bunun karşılığını vermek. Mektupla hiç verilemez. Eğer bu yakınlarda yüz yüze gelirsek “soluğum kesilmezse ” söylerim ama bu konuda ettigin her söz etime batan kızgın bir şiş sanki, yakıyor, geçmiyor acısı gün geçtikçe daha da yakıyor.
Milenaya Mektuplar
Milenaya Mektuplar
·
127 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.