Geleneksel aile yapısını tasvir eden yazar hikayeye dayak yiyen bir çocuğun öyküsü ile başlıyor. Bu çocuk annesinden aslında oyun oynamak istediği çocuğun annesi ile kendi annesinin ilişkisi kötü olduğu için dayak yiyor. Bu ilişkinin kötü olmasının sebebi ise annesi Hatice hanımın kendi hayatındaki mutsuzluğu… Eşi ile ilişkilerindeki mutsuzluk. Somurtkan eşinin içindeki kenara atılmış çocuk, ve bu çocuğun mutsuzluğunun tüm aileye olan yansımaları… Aslında tüm tepkilerimiz içimizdeki çocuğun yansımaları. Kendi içsel kodlarımızla gösterdiğimiz şiddet davranışları aslında elde etmek isteyip de edemediklerimize yönelik bir tepki belki de… Bu tepkiyi verirken de en çok bizden daha güçsüz olandan çıkarıyoruz hıncımızı… Eş, karı koca, anne çocuk ilişkilerini farklı örüntülerle birlikte inceleyen bu kitap aslında klasik Türk aile yaşantısındaki yetişmiş çocukların öykülerini anlatıyor. Aslında yaşı büyük olsa da içindeki çocuğu büyütememiş olan tüm bu yetişkinler başka mutsuz çocuklar yetiştiriyor ve somurtkan bir toplum ortaya çıkıyor. Kendi yaşamının kontrolü elinde olmayan, mutsuz, otoriter, edilgen, sinirli insanlarla dolu bir toplum… Tıpkı Savaşçı kitabında olduğu gibi bu kitapta da bir bilgin var ve bir de ondan öğrenmek isteyen kişiler. Olaylar bu kişilerin diyalogları etrafında şekilleniyor. Keyifle okudum, unuttuğum, görmezden geldiğim hatalarımı yeniden fark ettim. Defalarca yeniden ve yeniden okunması gereken bir kitap.

Mış Gibi YetişkinlerDoğan Cüceloğlu · Remzi Kitabevi · 20212,379 okunma

·

23 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Kitabinaslibu