Gilman, "Sarı Duvar Kağıdı"nın katı gerçekçiliğinden ayrılarak, okuyucuları "Herland"da tamamı kadınlardan oluşan ütopik bir topluma büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyor. Bu roman, geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri kavramlarına meydan okuyor ve erkek egemen bir dünyanın doğasında var olan önyargıları sorguluyor. Gilman, bu kadın ütopyasını keşfeden erkek kaşiflerin gözünden, kadınların bağımsız olarak geliştiği bir topluma dair ikna edici bir vizyon sunuyor.